287
murat ulusan’ın komik sünnet macerasını okuyunca gülümsedim ve bir iki cümle etmem gerektiğini düşündüm.
üç yıl önce, bu sünnet olayı nedir diye biraz araştırma yaptım. dini bir tarafı var mı, neden sadece iki dine mensup insanlar sünnet yaptırıyor diye merak ettim. öncelikle şunu söyleyeyim murat ulusan’ın sünnetten korkması gayet normal ve korkmayan hiçbir çocuk da yoktur. bendeniz de iki yaşında sünnet olmuştum ve o yaşımda hatırlayabildiğim tek olaydır. beş yaşıma kadar hatırlayabildiğim iki olay var. birisi iki yaşındaki sünnetim diğeri beş yaşımdaki babaannemin ölümü. bu iki olay dışında tamamen boşluktan ibaret beş yıl. bunların her ikisi de acı veren olaylar ve sünnet sırasında arkadaşlarımın nasıl kaçmaya çalıştığı da dün gibi aklımda.
sünnet yahudilerin adeti zannedilir ve oradan da müslümanlara geçtiği genel kabul görür. aslı öyle değildir. sünnet aslında mısır kaynaklıdır. yahudilere de 400 yıllık mısır yaşamlarında geçmiştir. işin ilginç yanı ise sünnetin dinle hiçbir ilgisinin bulunmaması. evet bunu özel sohbetlerinde anlattığımda birçok arkadaşım “yok artık” diye hayret nidaları serdediyor. eminim bu yazıyı okuyanlar da aynı sözcüğü sessizce mırıldanacaktır.:)
mısır’dan başka medeniyetlerde de var olduğu, hatta sümerlerden mısır’a geçtiğine ilişkin iddialar da var ama bence işin en doğrusu şu olmalı; az ya da çok ortadoğu medeniyetlerinin hepsinde vardır. ilk nerede başladı sorusunun cevabını aramak ta beyhude bir iştir.
şimdi gelelim sünnetin çıkış nedenine. evet sayın seyirciler sıkı durun, sünnetin çıkış nedenini açıklıyorum. sünnet, ortadoğu ülkelerinde, aşırı sıcaklar nedeniyle sarkan ve uzayan penis ve vajina derilerinden kurtulmak için icat edilmiştir. “yok artık” diyenleri duyar gibiyim ama işin gerçeği bu. kuzey ülkelerinde olmayışının tek nedeni de soğuk iklimde böyle bir sorunun olmaması.
aşırı sıcaklar ve diğer çevresel faktörler nedeniyle deriler sarkmakta ve insanlarda sağlık ve cinsel sorunlara neden olmaktadır. bundan kurtulmanın yolu ise bu sarkan derilerin kesilip atılmasıdır. bu sarkmalar sadece erkeklerde değil kadınlarda da olduğundan sünnet olayı kadınlara da uygulanırmış ve şu anda bile uygulanmaktadır. hatta bir değil bazen ikinci sünnet de gerekebiliyor. yahudiler sünnetin çok acı verdiğini tesbit edince buna karşı bir çare düşünmüşler ve çocuğu en geç yedinci gününde sünnet etmeye karar vermişler. çünkü ilerleyen yaşlarda murat ulusan ve diğer tüm çocuklarda olduğu gibi kabuslara yol açtığı görülmüş. çocuk daha hiçbir şey anlamadan bu işi bitirmek en iyi çare diye düşünmüşler. bugün bile yahudiler hala 7. günde çocuklarını sünnet ettirirler.
müslümanlara geçiş süreci de tamamen yahudi kaynaklıdır. bilindiği gibi, mekke’deki kureyş kabilesi bir yahudi kabilesidir ve m.ö. 2500 yıllarında mekke’ye yerleşmişler. yine medine’de yerleşik olan beni kureyza kabilesi ile aynı kabiledendir. (aradaki fark sadece aralarındaki 450 km’lik coğrafi uzaklıktan kaynaklı şive farkıdır) arabistan'daki yahudiler ile mısır’daki yahudiler arasında sürekli iletişim vardı ve ticaret kervanları vasıtasıyla sağlanıyordu. dolayısıyla sünnet olayı mısır’daki yahudilerden arabistan’daki yahudilere bu yolla sirayet etmiş olmalı. uzatmayalım hz. muhammed’in de kureyş kabilesinden olduğu, kureyş kabilesinin mekke’ye yerleşmiş ve hz. ismail’i korumaları altına almış yahudi kabilesi olduğu düşünülürse, (hz. muhammed’in ibrahim milletindenim demesinin nedeni de budur) müslümanların sünnet olmalarının, (hatta kadınlarının kara çarşaf giymelerinin) temelinde yahudilerle olan akrabalıklarının olduğu çok açıktır.
nereden girdik, nereleri dolaştık. demem o ki, sünnet sadece yahudi ve müslümanlara özgü bir adet olmadığı gibi dinlerle de hiçbir ilgisi yoktur. tamamen sağlık ihtiyacı kaynaklıdır ama din mensuplarınca dini kural haline getirilmiştir. günümüzde de bütün çocukların kabusu olmaya devam etmektedir. kanaatimce sağlık sorunu olmaması halinde sünnet olayından vaz geçilmesi en doğrusudur. kuzey ülkelerinde derilerin sarkıp uzaması ve sağlık sorunları oluşturması söz konusu değildir. dolayısıyla çocukların küçük yaşta kabus görmesini engellemenin tek yolu bin yıllardır süren bu örften vazgeçmektir. hatta sünnetin gençlerde bazı cinsel sorunlar oluşturduğu da belirtilmekte ve buna ilişkin makaleler yayımlanmaktadır. yani aklın ve bilimin yolunu takip etmek en çıkar yol diye düşünüyorum.
üç yıl önce, bu sünnet olayı nedir diye biraz araştırma yaptım. dini bir tarafı var mı, neden sadece iki dine mensup insanlar sünnet yaptırıyor diye merak ettim. öncelikle şunu söyleyeyim murat ulusan’ın sünnetten korkması gayet normal ve korkmayan hiçbir çocuk da yoktur. bendeniz de iki yaşında sünnet olmuştum ve o yaşımda hatırlayabildiğim tek olaydır. beş yaşıma kadar hatırlayabildiğim iki olay var. birisi iki yaşındaki sünnetim diğeri beş yaşımdaki babaannemin ölümü. bu iki olay dışında tamamen boşluktan ibaret beş yıl. bunların her ikisi de acı veren olaylar ve sünnet sırasında arkadaşlarımın nasıl kaçmaya çalıştığı da dün gibi aklımda.
sünnet yahudilerin adeti zannedilir ve oradan da müslümanlara geçtiği genel kabul görür. aslı öyle değildir. sünnet aslında mısır kaynaklıdır. yahudilere de 400 yıllık mısır yaşamlarında geçmiştir. işin ilginç yanı ise sünnetin dinle hiçbir ilgisinin bulunmaması. evet bunu özel sohbetlerinde anlattığımda birçok arkadaşım “yok artık” diye hayret nidaları serdediyor. eminim bu yazıyı okuyanlar da aynı sözcüğü sessizce mırıldanacaktır.:)
mısır’dan başka medeniyetlerde de var olduğu, hatta sümerlerden mısır’a geçtiğine ilişkin iddialar da var ama bence işin en doğrusu şu olmalı; az ya da çok ortadoğu medeniyetlerinin hepsinde vardır. ilk nerede başladı sorusunun cevabını aramak ta beyhude bir iştir.
şimdi gelelim sünnetin çıkış nedenine. evet sayın seyirciler sıkı durun, sünnetin çıkış nedenini açıklıyorum. sünnet, ortadoğu ülkelerinde, aşırı sıcaklar nedeniyle sarkan ve uzayan penis ve vajina derilerinden kurtulmak için icat edilmiştir. “yok artık” diyenleri duyar gibiyim ama işin gerçeği bu. kuzey ülkelerinde olmayışının tek nedeni de soğuk iklimde böyle bir sorunun olmaması.
aşırı sıcaklar ve diğer çevresel faktörler nedeniyle deriler sarkmakta ve insanlarda sağlık ve cinsel sorunlara neden olmaktadır. bundan kurtulmanın yolu ise bu sarkan derilerin kesilip atılmasıdır. bu sarkmalar sadece erkeklerde değil kadınlarda da olduğundan sünnet olayı kadınlara da uygulanırmış ve şu anda bile uygulanmaktadır. hatta bir değil bazen ikinci sünnet de gerekebiliyor. yahudiler sünnetin çok acı verdiğini tesbit edince buna karşı bir çare düşünmüşler ve çocuğu en geç yedinci gününde sünnet etmeye karar vermişler. çünkü ilerleyen yaşlarda murat ulusan ve diğer tüm çocuklarda olduğu gibi kabuslara yol açtığı görülmüş. çocuk daha hiçbir şey anlamadan bu işi bitirmek en iyi çare diye düşünmüşler. bugün bile yahudiler hala 7. günde çocuklarını sünnet ettirirler.
müslümanlara geçiş süreci de tamamen yahudi kaynaklıdır. bilindiği gibi, mekke’deki kureyş kabilesi bir yahudi kabilesidir ve m.ö. 2500 yıllarında mekke’ye yerleşmişler. yine medine’de yerleşik olan beni kureyza kabilesi ile aynı kabiledendir. (aradaki fark sadece aralarındaki 450 km’lik coğrafi uzaklıktan kaynaklı şive farkıdır) arabistan'daki yahudiler ile mısır’daki yahudiler arasında sürekli iletişim vardı ve ticaret kervanları vasıtasıyla sağlanıyordu. dolayısıyla sünnet olayı mısır’daki yahudilerden arabistan’daki yahudilere bu yolla sirayet etmiş olmalı. uzatmayalım hz. muhammed’in de kureyş kabilesinden olduğu, kureyş kabilesinin mekke’ye yerleşmiş ve hz. ismail’i korumaları altına almış yahudi kabilesi olduğu düşünülürse, (hz. muhammed’in ibrahim milletindenim demesinin nedeni de budur) müslümanların sünnet olmalarının, (hatta kadınlarının kara çarşaf giymelerinin) temelinde yahudilerle olan akrabalıklarının olduğu çok açıktır.
nereden girdik, nereleri dolaştık. demem o ki, sünnet sadece yahudi ve müslümanlara özgü bir adet olmadığı gibi dinlerle de hiçbir ilgisi yoktur. tamamen sağlık ihtiyacı kaynaklıdır ama din mensuplarınca dini kural haline getirilmiştir. günümüzde de bütün çocukların kabusu olmaya devam etmektedir. kanaatimce sağlık sorunu olmaması halinde sünnet olayından vaz geçilmesi en doğrusudur. kuzey ülkelerinde derilerin sarkıp uzaması ve sağlık sorunları oluşturması söz konusu değildir. dolayısıyla çocukların küçük yaşta kabus görmesini engellemenin tek yolu bin yıllardır süren bu örften vazgeçmektir. hatta sünnetin gençlerde bazı cinsel sorunlar oluşturduğu da belirtilmekte ve buna ilişkin makaleler yayımlanmaktadır. yani aklın ve bilimin yolunu takip etmek en çıkar yol diye düşünüyorum.