6206
sanırım en uygun başlık burası olacak. galatasaray sk twitter hesabının mustafa kapı hakkında yaptığı şu açıklamadan sonra iki başlığa da gidip geldim.
--- alıntı ---
son 3 yılı yatılı olmak üzere 2014 yılından bu yana galatasaray futbol akademisi bünyesinde, yetişmesi için emek ve değer verilen mustafa kapı, sözleşme uzatılması için kendisine sunulan tüm yapıcı önerileri red ettiğinden, kadro dışı bırakılmıştır.
kamuoyuna saygıyla duyurulur.
https://twitter.com/...342409085071360?s=21
--- alıntı ---
öncelikle söyleyeyim. açıklamayı yeni gördüm ve inanamadım. ne yalan söyleyeyim hayal kırıklığına uğradım ve kırık hayal konu hakkında yazılanların geneline bakıldığında derinleşti. gelelim bu inanamayış halinin birçok tarafı ve yönü var. diğer başlıklara değil de, bu başlığa yazıyor olmamın sebebi de bu zaten. galatasaray sk twitter, daha önce yazdığım gibi bir bot hesaptır ve yine daha önce belirttiğim gibi bu iletişimsizlikten dolayı kendileri hakkında "gerekli işlemlerin başlatılması"na dair bir paylaşıma ihtiyaç var. buraya daha sonra geleceğim. diğer yandan mustafa kapı ile ilgilenmiyorum. umarım futbol yaşamında başarılı olur.
başa dönüyorum: bu nasıl bir açıklamadır?
bu açıklamanın kaynağı galatasaray'da çalıştığının farkında mıdır? yoksa sadece haybeden "galatasaray'ın büyüklüğü çok acayip bir büyüklüktür" diyenlerden midir? bu nasıl bir iletişimsizliktir? sorarım size? bu nasıl bir aymazlıktır? sözgelimi microsoft, burs verip yetiştirdiği bir elemanı hakkında "çok emek verdik ama bizle çalışmak istemedi (!)" diye açıklama yapsın. yapar mı? cazibe yitimini ayyuka çıkarır mı? bu riske girer mi? işte galatasaray diyor ki emek verdiğimiz bir futbolcu adayımız bizimle devam etmek istemiyor. üstelik diyorsun ki "biz her türlü adımı attık ama istemiyor." anladık be, galatasaray'ımız istenmeyebiliyor. sen de zaten daha dünden razıymışsın bunu duyurmaya.
yahu koskoca galatasaray, milyonlara ulaştığı bir sosyal medya hesabı üzerinden ağlıyor, kimileri de buna çanak tutuyor. kimse kusura bakmasın bunun adı ağlaklıktır. üstelik bazıları yaşananları paylaşmış deyip şeffaflığa gönderme yapıyor, bazıları ise benzer durumdaki diğer akademi futbolcularına bir gözdağı olduğunu savunuyor. -nereden tutacağımı şaşırdım yemin ediyorum.-
yukarıda söyledim böyle şeffaflık olmaz bir kere. bu iletişimsizliğe kim sebebiyet verdiyse oracıkta yolunuzu ayırın. ya galatasaray'ı tanımıyor ya da iş bilmez. bu galatasaray yönetim kurulundan herhangi birinin düşüncesi ve ifadesi olsa bile o iletişim departmanının uyarması gerekir, bu açıklamanın yapılmamasına dair. üslubun ve içeriğin değişmesi yönünde telkinde bulunması gerekir. hiçbir yoksa hakkında işlemi başlatırsın. diğer yandan iş işten geçmişken bu yönetimin hatası olsa bile yine işlem başlatılır. bunu daha önce yazdım. kapitalizm ne yapacaksın ):
bir de gözdağı meselesi var. evet! gözdağı. koskoca galatasaray, daha 18'ini doldurmamış bir çocuğu milyonluk taraftarının önüne atarak diğer akademi futbolcularına ve ailelerine ve menecerlerine gözdağı veriyor-muş. ve bunu savunan insanlar var. yani linci. onlara kalırsa pek iyi yapıyor galatasaray'ımız, elindeki linç tehditini kullanarak.
sorması ayıp. siz ana baba olsanız, çocuğunuzu şöyle bir tutum içinde bulunan bir akademiye, sözde eğitimci bir kuruma gönderir misiniz? "dönüp gösterecek sürekli bak bir mustafa kapı vardı, ne oldu ona? nasıl da attık taraftarın önüne..." hani gözdağı vererek iyi ettiğini savunan var ya, siz görderir misiniz çocuğunuzu adı galatasaray olsun olmasın böyle bir kuruma? yahu bu memleketin yetişmiş bireyleri bir bir kaçıyor ülkeden. kimse nedenini sorgulamıyor da, hesap soruyor: "ekmeğini yediği ülkeye nasıl sırtlarını dönerler?" bir de yaftalama var pekala, klasik, "hain".
sen daha fazla 'mustafa kapı'lar, yani galatasaray ile sözleşme yenilemek istemeyen akademi futbolcuları olmasın diye uğraşacağına... galiba uğraşıyormuşsun... daha doğrusu bu yönde yapıcı çalışmalar yapacağına, çözümü taraftarın önüne atmak eylemini gerçekleştirerek ön almaya çalışıyorsan geçmiş olsun. o kurumda fundemental bir sorun var demektir.
mesele bunlar olmamalıydı. mesele mustafa kapı olmamalıydı. olmamalı. mesele aslında, neden bu kadar çok sözleşme uzatmak hakkında sorun yaşıyoruz, bu olmalı. buna çözüm bunmak olmalı. cazibe merkezi olmak olmalı. galatasaray bir futbolcunun ardından değil, futbolcu galatasaray ardından koşmalı. yeni ve genç 'adem büyük'ler aramalı. daha doğrusu yetiştirmeli. o ortamı hazırlamalı. çünkü adem büyük de 30'unu geçtikten sonra o kafa yapısına ulaşabilmiş. açıklamalarından anlıyoruz. niçin bu kadar geç kaldı? yeni adem büyükler geç kalmasın diye o ortamı sağlamalı.
bir serentiye demir istif etmişler. serentinin damı akıyor. demirler paslanmış. pasını göstermesin diye sürekli zımparalıyoruz. oysa yukarıdan su damlıyor. eline de zımpara almışsın, pasını alacağım diye yüzeyini yıpratıyorsun. mevzuyu daha da derinleştiriyorsun.
neyse. hakikaten üzüldüm. birçok konuda. ama hangi memlekette yaşadığımı bir kez daha hayretle farkına vardırdığı için teşekkür ediyorum.
not: herhalde o üzüntüyle paylaşım yapılırken bir de yazım yanlışı yapılmış. "red et" değil, "reddet" olacak o. biz de yapıyoruz yani, klavye sürtmesi falandır.
--- alıntı ---
son 3 yılı yatılı olmak üzere 2014 yılından bu yana galatasaray futbol akademisi bünyesinde, yetişmesi için emek ve değer verilen mustafa kapı, sözleşme uzatılması için kendisine sunulan tüm yapıcı önerileri red ettiğinden, kadro dışı bırakılmıştır.
kamuoyuna saygıyla duyurulur.
https://twitter.com/...342409085071360?s=21
--- alıntı ---
öncelikle söyleyeyim. açıklamayı yeni gördüm ve inanamadım. ne yalan söyleyeyim hayal kırıklığına uğradım ve kırık hayal konu hakkında yazılanların geneline bakıldığında derinleşti. gelelim bu inanamayış halinin birçok tarafı ve yönü var. diğer başlıklara değil de, bu başlığa yazıyor olmamın sebebi de bu zaten. galatasaray sk twitter, daha önce yazdığım gibi bir bot hesaptır ve yine daha önce belirttiğim gibi bu iletişimsizlikten dolayı kendileri hakkında "gerekli işlemlerin başlatılması"na dair bir paylaşıma ihtiyaç var. buraya daha sonra geleceğim. diğer yandan mustafa kapı ile ilgilenmiyorum. umarım futbol yaşamında başarılı olur.
başa dönüyorum: bu nasıl bir açıklamadır?
bu açıklamanın kaynağı galatasaray'da çalıştığının farkında mıdır? yoksa sadece haybeden "galatasaray'ın büyüklüğü çok acayip bir büyüklüktür" diyenlerden midir? bu nasıl bir iletişimsizliktir? sorarım size? bu nasıl bir aymazlıktır? sözgelimi microsoft, burs verip yetiştirdiği bir elemanı hakkında "çok emek verdik ama bizle çalışmak istemedi (!)" diye açıklama yapsın. yapar mı? cazibe yitimini ayyuka çıkarır mı? bu riske girer mi? işte galatasaray diyor ki emek verdiğimiz bir futbolcu adayımız bizimle devam etmek istemiyor. üstelik diyorsun ki "biz her türlü adımı attık ama istemiyor." anladık be, galatasaray'ımız istenmeyebiliyor. sen de zaten daha dünden razıymışsın bunu duyurmaya.
yahu koskoca galatasaray, milyonlara ulaştığı bir sosyal medya hesabı üzerinden ağlıyor, kimileri de buna çanak tutuyor. kimse kusura bakmasın bunun adı ağlaklıktır. üstelik bazıları yaşananları paylaşmış deyip şeffaflığa gönderme yapıyor, bazıları ise benzer durumdaki diğer akademi futbolcularına bir gözdağı olduğunu savunuyor. -nereden tutacağımı şaşırdım yemin ediyorum.-
yukarıda söyledim böyle şeffaflık olmaz bir kere. bu iletişimsizliğe kim sebebiyet verdiyse oracıkta yolunuzu ayırın. ya galatasaray'ı tanımıyor ya da iş bilmez. bu galatasaray yönetim kurulundan herhangi birinin düşüncesi ve ifadesi olsa bile o iletişim departmanının uyarması gerekir, bu açıklamanın yapılmamasına dair. üslubun ve içeriğin değişmesi yönünde telkinde bulunması gerekir. hiçbir yoksa hakkında işlemi başlatırsın. diğer yandan iş işten geçmişken bu yönetimin hatası olsa bile yine işlem başlatılır. bunu daha önce yazdım. kapitalizm ne yapacaksın ):
bir de gözdağı meselesi var. evet! gözdağı. koskoca galatasaray, daha 18'ini doldurmamış bir çocuğu milyonluk taraftarının önüne atarak diğer akademi futbolcularına ve ailelerine ve menecerlerine gözdağı veriyor-muş. ve bunu savunan insanlar var. yani linci. onlara kalırsa pek iyi yapıyor galatasaray'ımız, elindeki linç tehditini kullanarak.
sorması ayıp. siz ana baba olsanız, çocuğunuzu şöyle bir tutum içinde bulunan bir akademiye, sözde eğitimci bir kuruma gönderir misiniz? "dönüp gösterecek sürekli bak bir mustafa kapı vardı, ne oldu ona? nasıl da attık taraftarın önüne..." hani gözdağı vererek iyi ettiğini savunan var ya, siz görderir misiniz çocuğunuzu adı galatasaray olsun olmasın böyle bir kuruma? yahu bu memleketin yetişmiş bireyleri bir bir kaçıyor ülkeden. kimse nedenini sorgulamıyor da, hesap soruyor: "ekmeğini yediği ülkeye nasıl sırtlarını dönerler?" bir de yaftalama var pekala, klasik, "hain".
sen daha fazla 'mustafa kapı'lar, yani galatasaray ile sözleşme yenilemek istemeyen akademi futbolcuları olmasın diye uğraşacağına... galiba uğraşıyormuşsun... daha doğrusu bu yönde yapıcı çalışmalar yapacağına, çözümü taraftarın önüne atmak eylemini gerçekleştirerek ön almaya çalışıyorsan geçmiş olsun. o kurumda fundemental bir sorun var demektir.
mesele bunlar olmamalıydı. mesele mustafa kapı olmamalıydı. olmamalı. mesele aslında, neden bu kadar çok sözleşme uzatmak hakkında sorun yaşıyoruz, bu olmalı. buna çözüm bunmak olmalı. cazibe merkezi olmak olmalı. galatasaray bir futbolcunun ardından değil, futbolcu galatasaray ardından koşmalı. yeni ve genç 'adem büyük'ler aramalı. daha doğrusu yetiştirmeli. o ortamı hazırlamalı. çünkü adem büyük de 30'unu geçtikten sonra o kafa yapısına ulaşabilmiş. açıklamalarından anlıyoruz. niçin bu kadar geç kaldı? yeni adem büyükler geç kalmasın diye o ortamı sağlamalı.
bir serentiye demir istif etmişler. serentinin damı akıyor. demirler paslanmış. pasını göstermesin diye sürekli zımparalıyoruz. oysa yukarıdan su damlıyor. eline de zımpara almışsın, pasını alacağım diye yüzeyini yıpratıyorsun. mevzuyu daha da derinleştiriyorsun.
neyse. hakikaten üzüldüm. birçok konuda. ama hangi memlekette yaşadığımı bir kez daha hayretle farkına vardırdığı için teşekkür ediyorum.
not: herhalde o üzüntüyle paylaşım yapılırken bir de yazım yanlışı yapılmış. "red et" değil, "reddet" olacak o. biz de yapıyoruz yani, klavye sürtmesi falandır.