• 214
    muhtemelen bu sezon için galatasaray basketboluyla alakalı yazacağım/yazdığım son entry bu. içimdeki irini akıtayım da rahatlayayım.

    sevgili başkanımız geçtiğimiz günlerde konuk olduğu bein sports yayınında şöyle bir şey söyledi: "basketbolun gelirleri yetmiyor. real madrid başkanı florentino perez'e de sordum, o da futboldan alıp basketbola aktardıklarını söyledi. real madrid 1 milyar euro kazanıyor ve 30-40 milyon euro basketbola aktarmaları onları etkilemiyor. biz bunu yapamayız. basketbola 35-40 milyon euro bütçe ayıramayız.". mustafa cengiz zeki bir adam. söylediği şey teoride doğru; ancak amatör şubeleri de takip eden galatasaray taraftarının bu şubelerle alakalı gerçek beklentilerinin de bilincinde. dolayısıyla beklentinin basketbola her sezon 35-40 milyon euro bütçe ayrılması olmadığının da farkında. apaçık ajitasyon yapıyor. niye? çünkü basketbolu son derece kötü idare ettiklerinden, gerekenleri yap(a)madıklarından adı gibi emin. bu yüzden de demagoji sosuyla şenlendirdiği duygu sömürüsü menüsünü masaya servis etmekten çekinmiyor. taraftarı kandırıyor.

    peki taraftar aslında ne istiyor?

    1. oyunculara ve şube çalışanlarına ödemelerin zamanında yapılması; liseci sevici tayfaya malzeme verilmesin diye birçok insan sesini çıkarmıyor, bahsetmiyor fakat dönem dönem geciken maaş ödemelerini, kıyısından dönülen idmana çıkmama kararlarını konuya hakim olan insanlar biliyor. sırf dursun aydın özbek ve şürekası birtakım şeylerden nemalanmasın diye ağzını açmıyor taraftarın bir kısmı olana bitene...

    2. standart bir bütçe; en can alıcı nokta bu çünkü en büyük goygoy bunun üzerinden dönüyor. bahsettiğim goygoy da şu; amatör şubeleri doğru dürüst takip etmeyen (tercih meselesi, hiçbir sakıncası yok), galatasaray'ı yalnızca futbol olarak gören bir kısım taraftarda tuhaf bir reaksiyon mekanizması oluşmuş durumda. amatör şubelerin a'sını veya basketbolun b'sini dillendirdiğiniz anda, "ya argadaş siz de tutturmuşsunuz sepettopu da sepettopu, borç çok görmüyon mu"ya benzer bir tepki alıyorsunuz. baştan aşağı cehalet kokan, içi son derece boş ve bir o kadar bayık bir söylem bu. neden? her şeyden önce, basketbolu takip eden galatasaray taraftarı şube ekonomisiyle alakalı birçok şeye hakim, o konuda içiniz rahat olsun canım kardeşlerim. asıl olana gelirsek; basketbolu takip eden galatasaray taraftarı da biliyor ki bu takım (erkek basketbol takımı) güçlü bir müessese ile birleşmediği sürece hiçbir zaman 2,5-3 milyon euro'ların üstünde bir bütçeye sahip ol(a)mayacak. hele hele mevcut kurlarla bu imkansız. hemen araya bir şey sıkıştırayım; diyoruz ya "fenerbahçe de ülker'in mirasına kondu, sonra da doğuş'la beko'ya yanladı ehiehi" diye, on numara iş yaptı adamlar zamanında. ayağa gelen fırsatı geri çevirmediler ve son 1,5 sezon hariç hem avrupa basketboluna hem de ülke basketboluna damga vurdular uzunca bir süre boyunca. ha maddi açıdan kantarın topuzunu kaçırdılar mı? kaçırdılar elbette. kulüplerin amiral gemisi olan futbolda düzenli olarak çuvallayınca sürekli basketbola sarıldılar, sürekli basketbola yapmamaları gereken miktarda yatırım yaptılar ve battılar... konuya dönersem; her sezon basketbola ayrılacak bir 15 milyon türk lirası (dolar ya da euro değil, lira) kadarlık bütçe kulübü batırmaz. sponsor katkısıyla bu miktar 20+'yı görürse misler gibi olur. yani neymiş? taraftar 35-40 milyon euro'luk bütçe falan istemiyormuş.

    3. doğru zamanda doğru hamleler ve doğru yöneticilik; benim bu entry'i yazma sebebim bu aslında, diğer bir deyişle bu sezon bir daha galatasaray basketboluyla alakalı herhangi bir şey yazmayacak olmamın nedeni de. john roberson transferi yapıldı dün. oyuncu 16 şubat'tan sonra takımımıza dahil olacakmış.

    https://gss.gs/Mwi.jpg

    takımınızın böyle bir hamleye olan ihtiyacı yaklaşık 2,5 aydır var. diyelim para sıkıntısı yaşandı ve bu yüzden gecikildi (ki bizim sorunumuz biraz da bu oldu), eyvallah. anadolu efes ve fenerbahçe beko gibi iki ağır favorinin olduğu lokal ligde şampiyonluk hedefi çok ütopik bir hedef, dolayısıyla esas odak noktası eurocup-türkiye kupası ikilisi. şimdi siz öyle bir zamanda öyle bir oyuncuya gidiyorsunuz ki, bu oyuncu ne eurocup'ta oynayabilecek (%90+ elendik zaten), ne de türkiye kupası serüveninde forma giyebilecek. o halde soruyorum, biz bu transferi neden yaptık? hemen cevaplayayım, taraftarı aptal yerine koyup sözüm ona susturmak için. biz embesiliz, biz kafasızız ya, anlamıyoruz tabii. roberson transferi, galatasaray yöneticilerinin galatasaray taraftarını salak yerine koyma hamlesinden başka bir şey değildir. doğru yöneticilik de tam olarak böyle zamanlarda devreye girer, ortaya çıkar. doğru yöneticilik neydi peki? faydalanamayacağımız oyuncuya para gömmemekti, bunu taraftara izah etmekti, mert olmaktı, gerekirse özür dilemekti. hiçbirini yapmadılar elbette.

    müthiş ayar olduğum bir kitle var, iyi arkadaşlarımdan bazıları da bu kitlenin içinde. bu kitle, "yea basketbol ne amuğagoyim ya" kitlesi. yahu ne var bunda? bir insan basketbolu, voleybolu, yüzmeyi vs. futboldan daha çok benimseyemez mi, önemseyemez mi usta? bunda ne gibi bir tuhaflık var anasını satayım? niye öcü muamelesi yapılıyor güzelim salon sporlarına? ooof dağların anası fadime of!

    açık konuşayım, "galatasaray yalnızca futboldan ibaret olacak, amatör şubelerin tamamı kapanacak" dense üzülmem hatta bir noktada desteklerim. bakın bunu bir basketbolsever olarak ifade ediyorum. böyle düşünmemin sebebi tamamen galatasaray armasının bu atıllığı, bu niteliksizliği hak etmediğine inanmamdan ötürüdür. aynı zamanda bu benim için bir eksiklik de yaratmaz. efes pilsen altyapısı sayesinde daldım ben basketbola, anadolu efes'in maçlarını açarım, bakarım keyfime. şu cümlemden sonra "sen de nasıl galatasaraylısın arkadaş" diyen(ler) olabilir, ziyanı yok, alıştım. söz konusu futbol olduğunda 365 gün boyunca kavgaya varım mücadelem el verdiğince çünkü o zaman galatasaray taraftarının tamamı gerek lisecilere, gerek siyasete, gerekse de türkiye futbol federasyonu'na karşı hep bir ağızdan bağırıyor; ancak böyle olunca iş kendi kendine debelenmekten ileri gitmiyor, gidemiyor maalesef. bu yazdıklarım sadece erkek basketboluyla ilgili bir de, erkek basketbolundan daha kötü bir biçimde adam yerine konmayan, iplenmeyen, sallanmayan şubelerimiz mevcut. yazık...

    mustafa cengiz başta olmak üzere galatasaray yönetimine gecikmiş ödemelerden kaynaklı birçok transfer yasağı dosyasını kapattıkları için teşekkür ederim. 1 yıl kadar önce galatasaray yönetiminin "galatasaray basketbolunu a.ş. yapalım" teklifini reddeden genel kurula da sonsuz nefretlerimi sunuyorum. alın şubenizi başınıza çalın. yediniz yediniz de doymadınız hala lan, yazıklar olsun.
App Store'dan indirin Google Play'den alın