2317
hakkında yazılan dede gibi, üstat gibi sevimli tabirlere son derece şaşırdığım yazar. dediği şeyler, yaptığı ithamlar yenilir yutulur gibi değil. galatasaray başkanı ile teknik direktörü önceden sözleşmiş de arda üzerinden kendilerine avantaj sağlayacak şeyler yapmışmış, arda özür dilemiş hocadan, daha ne yapsınmış, mustafa cengiz sadece koltuğunu düşünüyormuş...
öncelikle arda yaptığı şeyler yüzünden adalet önünde cezasını almadı, vicdanlar bu açıdan rahatsız. bir sürü çirkinlikler yaptı, burada saymaya gerek yok, herkes biliyor. 100 yılda bir gelen adam (!), hocanın elini öpünce, boğazına yapıştığı gazeteci, sarkıntılık yaptığı kadın, formasına çirkin şeyler söyleyen taraftar affediyor mu? madem çok samimi, basın toplantısı yapsın, yaptığı her şey için, kırdığı bozduğu herkes için tek tek özür dilesin, hatalıyım bir daha yapmayacağım desin. yine de formsuzluğu sebebiyle asla gelmesin ama belki o zaman düşünürüz affetmeyi falan.
mustafa cengiz ise bizim başkanımız diye demiyorum, her zaman sevgi saygı mesajları veren, kırıp dökmeyen, kibar bir beyefendi. ne zamandır görmediğimiz tarzda bir yönetici. üstelik başarılı da. fatih terimle bir olup komplo kurmakla suçlamak da ne biliyim en kibar tabirle; hiç iyi niyetli değil.
hıncal uluç'un fatih terim'i hiç sevmediğini zaten biliyoruz da tam başkanla arasında sular durulmuşken, konu kapanmışken tekrar açması ve bu kadar saçmalaması, nefret söylemleri... neyse...
yaşlı diye mi hoş görülüyor bilmiyorum ama ben çok çirkin buldum bu yazıyı. hiç de sevimli gelmedi. madem bıraktı galatasaray'ı, bu kadar nefret ediyor, bir daha ağzına almasın lütfen, gitsin öteye başka takımlardan bahsetsin, ister şerefli üçüncülerin takımını ister uzay takımını tutsun. adam bildiğin kötülük yapanlar zincirine eklenmiş, burada ise dede, totem, üstat...
bir takım, idarecisine, teknik kadrosuna, futbolcusuna göre tutulmaz. en sevmediğim insanları düşündüm, kim gelse galatasaray'ı bırakırım diye. öyle bir şey yok, düşünce bile çok komik geldi hatta... galatasaray'ı isimler üzerinden seven veya sevmeyen kim varsa lütfen kenar(ıy)a alalım onları :)
öncelikle arda yaptığı şeyler yüzünden adalet önünde cezasını almadı, vicdanlar bu açıdan rahatsız. bir sürü çirkinlikler yaptı, burada saymaya gerek yok, herkes biliyor. 100 yılda bir gelen adam (!), hocanın elini öpünce, boğazına yapıştığı gazeteci, sarkıntılık yaptığı kadın, formasına çirkin şeyler söyleyen taraftar affediyor mu? madem çok samimi, basın toplantısı yapsın, yaptığı her şey için, kırdığı bozduğu herkes için tek tek özür dilesin, hatalıyım bir daha yapmayacağım desin. yine de formsuzluğu sebebiyle asla gelmesin ama belki o zaman düşünürüz affetmeyi falan.
mustafa cengiz ise bizim başkanımız diye demiyorum, her zaman sevgi saygı mesajları veren, kırıp dökmeyen, kibar bir beyefendi. ne zamandır görmediğimiz tarzda bir yönetici. üstelik başarılı da. fatih terimle bir olup komplo kurmakla suçlamak da ne biliyim en kibar tabirle; hiç iyi niyetli değil.
hıncal uluç'un fatih terim'i hiç sevmediğini zaten biliyoruz da tam başkanla arasında sular durulmuşken, konu kapanmışken tekrar açması ve bu kadar saçmalaması, nefret söylemleri... neyse...
yaşlı diye mi hoş görülüyor bilmiyorum ama ben çok çirkin buldum bu yazıyı. hiç de sevimli gelmedi. madem bıraktı galatasaray'ı, bu kadar nefret ediyor, bir daha ağzına almasın lütfen, gitsin öteye başka takımlardan bahsetsin, ister şerefli üçüncülerin takımını ister uzay takımını tutsun. adam bildiğin kötülük yapanlar zincirine eklenmiş, burada ise dede, totem, üstat...
bir takım, idarecisine, teknik kadrosuna, futbolcusuna göre tutulmaz. en sevmediğim insanları düşündüm, kim gelse galatasaray'ı bırakırım diye. öyle bir şey yok, düşünce bile çok komik geldi hatta... galatasaray'ı isimler üzerinden seven veya sevmeyen kim varsa lütfen kenar(ıy)a alalım onları :)