19
iyi sonuçlar gelince övülen, görece başarısız sonuçlar sonrası ince ince giydirilen koç. 1972 doğumlu ve 1995'ten beri antrenörlük yapıyor. 23 yaşında başlamış adam bu işe... 2008'den beri vakıfbank kadın voleybol takımı'nı çalıştırıyor. 12. sezonunu geçirirken geride 3 dünya kulüpler şampiyonası şampiyonluğu, 4 cev şampiyonlar ligi şampiyonluğu, son 7 sezonda olmak üzere 5 türkiye ligi şampiyonluğu, 3 türkiye kupası şampiyonluğu bıraktı. bunun yanında bir dünya kupası ikinciliği, iki şampiyonlar ligi ikinciliği, üç dünya kupası üçüncülüğü ve iki şampiyonlar ligi üçüncülüğü var.
tabi en tarihi başarı ise 23 ekim 2012 ile 22 ocak 2014 arasındaki 73 maçlık galibiyet serisi. guines rekorlar kitabına giren bu seri sonucunda lig-kupa-süper kupa-şampiyonlar ligi-dünya kupası ile tulum çıkardılar. 2014'te ise türkiye'yi yine domine ederken şampiyonlar ligi'nde ikinci olup dünya şampiyonasına gidemediler.
göreve geldiği tarihte ezeli rekabette eczacıbaşı 15-6 üstündü, şu an durum 16-11'e gelmiş durumda. ilk üç sezon fenerbahçe'nin sarı melekler dönemine denk gelse de sonrasında müthiş bir performansla üçleme yapmayı başardı. hatta araya fenerbahçe'nin bir şekilde girdiği iki sezon hariç 7 senede 5 şampiyonluk çıkarmayı bildi. aslında ortalama bir türk takımı daha ilk sezonunda ligi lider bitirip playoff ilk turunda 8. sıradaki galatasaray'a elenmesi sonrası kovardı kendisini. ancak sabırla, doğru yatırım ve istikrarla bir sistem yakalamanın mümkün olduğunun yaşayan örneklerinden biri...
2016 olimpiyat oyunlarına katılma hakkı kazanamayan ferhat akbaş'ın sözleşmesi yenilenmeyerek 2017 yılı başında kadın milli takımı da kendisine emanet edildi. iki yıllık sürecin sonunda kıta elemelerinden tokyo bileti almayı başardı milli takım ile. yakın takip etmediğim bir branş ve istatistik bulmak da çok zor. ancak göz ucuyla görebildiğim kadarıyla 2003'te avrupa şampiyonası ile zirveye çıkan filenin sultanları sonrası 3. jenerasyon sanırım şu an oynayan takım. kulüpler ve lig bazında zirveye çıksa da kadın voleybolu, 2012 sonrası ikinci kez üstelik 1-2 oyuncu hariç tamamen farklı bir jenerasyonla kazanılan katılım hakkı bu açıdan çok önemliydi.
kendisinin katkısını aslında biraz da buralarda ele almak lazım. zaten yurt genelinde gezip gençlere voleybolu götürmek temalı çalışmaları malum. eşinin adıyla hizmet veren bir de spor okulları var zaten. bunun da yannda hemen her açıklamasıyla ki buna en heyecanlı/coşkulu olduğu, en atıp tutabileceği zamanlarda bile spor ve insan sevgisine dair bir dokunuş yapmayı biliyor. bu toprakların insanlarının spor algısının bir tık üzerinde bir karakter. hem sporu, hem insanları, hem de hayatı seviyor adam...
insan futbolumuzu, içinde çalkalandığımız, çalkalanmaktan kendimizi alıkoyamadığımız iğrençlikleri gördükçe daha bir sarılıyor böyle insanlara. hepimiz fatih terim olmayı hedefliyoruz ama belki de daha güzeli giovanni guidetti olabilmektir. doğru ya da yanlış demiyorum ama daha güzeli budur belki. futbol antrenörü olup böyle kalabilir miydiniz, kalsaydınız da iş yapabilir miydiniz o da ayrı bir konu. ama böyle güzel hikayelere/karakterlere ayıla bayıla bakıp yine diğerlerine düşmek de bizim toplumsal dilemmamız olsun...
tabi en tarihi başarı ise 23 ekim 2012 ile 22 ocak 2014 arasındaki 73 maçlık galibiyet serisi. guines rekorlar kitabına giren bu seri sonucunda lig-kupa-süper kupa-şampiyonlar ligi-dünya kupası ile tulum çıkardılar. 2014'te ise türkiye'yi yine domine ederken şampiyonlar ligi'nde ikinci olup dünya şampiyonasına gidemediler.
göreve geldiği tarihte ezeli rekabette eczacıbaşı 15-6 üstündü, şu an durum 16-11'e gelmiş durumda. ilk üç sezon fenerbahçe'nin sarı melekler dönemine denk gelse de sonrasında müthiş bir performansla üçleme yapmayı başardı. hatta araya fenerbahçe'nin bir şekilde girdiği iki sezon hariç 7 senede 5 şampiyonluk çıkarmayı bildi. aslında ortalama bir türk takımı daha ilk sezonunda ligi lider bitirip playoff ilk turunda 8. sıradaki galatasaray'a elenmesi sonrası kovardı kendisini. ancak sabırla, doğru yatırım ve istikrarla bir sistem yakalamanın mümkün olduğunun yaşayan örneklerinden biri...
2016 olimpiyat oyunlarına katılma hakkı kazanamayan ferhat akbaş'ın sözleşmesi yenilenmeyerek 2017 yılı başında kadın milli takımı da kendisine emanet edildi. iki yıllık sürecin sonunda kıta elemelerinden tokyo bileti almayı başardı milli takım ile. yakın takip etmediğim bir branş ve istatistik bulmak da çok zor. ancak göz ucuyla görebildiğim kadarıyla 2003'te avrupa şampiyonası ile zirveye çıkan filenin sultanları sonrası 3. jenerasyon sanırım şu an oynayan takım. kulüpler ve lig bazında zirveye çıksa da kadın voleybolu, 2012 sonrası ikinci kez üstelik 1-2 oyuncu hariç tamamen farklı bir jenerasyonla kazanılan katılım hakkı bu açıdan çok önemliydi.
kendisinin katkısını aslında biraz da buralarda ele almak lazım. zaten yurt genelinde gezip gençlere voleybolu götürmek temalı çalışmaları malum. eşinin adıyla hizmet veren bir de spor okulları var zaten. bunun da yannda hemen her açıklamasıyla ki buna en heyecanlı/coşkulu olduğu, en atıp tutabileceği zamanlarda bile spor ve insan sevgisine dair bir dokunuş yapmayı biliyor. bu toprakların insanlarının spor algısının bir tık üzerinde bir karakter. hem sporu, hem insanları, hem de hayatı seviyor adam...
insan futbolumuzu, içinde çalkalandığımız, çalkalanmaktan kendimizi alıkoyamadığımız iğrençlikleri gördükçe daha bir sarılıyor böyle insanlara. hepimiz fatih terim olmayı hedefliyoruz ama belki de daha güzeli giovanni guidetti olabilmektir. doğru ya da yanlış demiyorum ama daha güzeli budur belki. futbol antrenörü olup böyle kalabilir miydiniz, kalsaydınız da iş yapabilir miydiniz o da ayrı bir konu. ama böyle güzel hikayelere/karakterlere ayıla bayıla bakıp yine diğerlerine düşmek de bizim toplumsal dilemmamız olsun...