3810
gevşek futbolcu. ne yazık ki tanımlamak için aklıma başka bir kelime gelmiyor.
sadece karakteri değil oyun stili de gevşek. sahada ki duruşunu, elinde bira şişesiyle dalgasına halı saha maçı yapan göbekli adamlara benzetiyorum. gerçi bu görüntüye sebep biraz da, bize gelmeden önceki cezalı olduğu dönemdi. ancak bu formsuzluğunu atmak için çaba sarf ettiğini de görmedik.
sözlükte de artık klişe haline gelmiş bir mevzu var. adama top taşıyamadık nasıl gol atsın deniliyor. kısmen katılıyorum, hem geçen sene hem de bu sene dominant bir hücum takımı göremedik. ancak kendisini de, yaptığımız seyrek ataklarda çok hareketli göremedik. rakip defansı sırtına aldığını, ön ya da arka direğe ani koşu yapıp orta yapacak adama hedef gösterdiğini, koşu yoluna ısrarla top istediğini filan hatırlamıyorum ben. stabil bir golcü tipi olarak bitiriciliğinin üst düzey olduğu izlenimini de vermedi. zaman zaman orta sahaya veya kanatlara gelip alan açtığı doğru ama bu konuda, örneğin bir emmanuel adebayor kadar takımın hücum zenginliğini artıramadığını söyleyebiliriz. adamın en başarılı olduğu, maçlarda en çok çaba sarf ettiği konu penaltı kazanmak. o konuda harcadığı çabayı ben de takdir ediyorum.
kasımpaşa'daki futbol ortamı kendisini ve mahmoud hassan trezeguetyi parlatmaya müsaitti. nitekim ikisi de başarılı oldular orada. trezequet adaya transferinin önünü açacak bir performans gösterdi. diagne de ligin gol rekorunu kırdı. ancak diagne'nin tüm kariyeri içerisinde yalnızca kasımpaşa'da gösterebildiği bu bir senelik performans, galatsaray'da oynayabilmek için için bence yeterli değil. üstelik bizim için bu kadar büyük bir maliyetle. mustafa cengiz yönetiminin şu ana kadar ki en büyük yanlışı diagne transferidir.
bu saatten sonra, umarım yanılırım, diagne'nin sahada faydalı olacağını sanmıyorum. kendisini makul bir ücrete satabilirsek, ki 4-5 milyon euro bile kendisi için iyidir, en büyük faydayı sağlamış oluruz. öyle 10 milyon üstü rakamların hayal olduğunu düşünüyorum.
sadece karakteri değil oyun stili de gevşek. sahada ki duruşunu, elinde bira şişesiyle dalgasına halı saha maçı yapan göbekli adamlara benzetiyorum. gerçi bu görüntüye sebep biraz da, bize gelmeden önceki cezalı olduğu dönemdi. ancak bu formsuzluğunu atmak için çaba sarf ettiğini de görmedik.
sözlükte de artık klişe haline gelmiş bir mevzu var. adama top taşıyamadık nasıl gol atsın deniliyor. kısmen katılıyorum, hem geçen sene hem de bu sene dominant bir hücum takımı göremedik. ancak kendisini de, yaptığımız seyrek ataklarda çok hareketli göremedik. rakip defansı sırtına aldığını, ön ya da arka direğe ani koşu yapıp orta yapacak adama hedef gösterdiğini, koşu yoluna ısrarla top istediğini filan hatırlamıyorum ben. stabil bir golcü tipi olarak bitiriciliğinin üst düzey olduğu izlenimini de vermedi. zaman zaman orta sahaya veya kanatlara gelip alan açtığı doğru ama bu konuda, örneğin bir emmanuel adebayor kadar takımın hücum zenginliğini artıramadığını söyleyebiliriz. adamın en başarılı olduğu, maçlarda en çok çaba sarf ettiği konu penaltı kazanmak. o konuda harcadığı çabayı ben de takdir ediyorum.
kasımpaşa'daki futbol ortamı kendisini ve mahmoud hassan trezeguetyi parlatmaya müsaitti. nitekim ikisi de başarılı oldular orada. trezequet adaya transferinin önünü açacak bir performans gösterdi. diagne de ligin gol rekorunu kırdı. ancak diagne'nin tüm kariyeri içerisinde yalnızca kasımpaşa'da gösterebildiği bu bir senelik performans, galatsaray'da oynayabilmek için için bence yeterli değil. üstelik bizim için bu kadar büyük bir maliyetle. mustafa cengiz yönetiminin şu ana kadar ki en büyük yanlışı diagne transferidir.
bu saatten sonra, umarım yanılırım, diagne'nin sahada faydalı olacağını sanmıyorum. kendisini makul bir ücrete satabilirsek, ki 4-5 milyon euro bile kendisi için iyidir, en büyük faydayı sağlamış oluruz. öyle 10 milyon üstü rakamların hayal olduğunu düşünüyorum.