98
artık eskisi kadar pek gündeme gelmeyen boykot çağrısı.
buna karşı bu çağrının gayet doğru olduğunu ve onu uygulamaya çalışan galatasaraylıların da çok doğru hareket ettiğini düşünüyorum. ülke sınırları içindeki en önemli tarihsel rakibimizin başkanı bize açıkça düşmanca yaklaşırken, sadece kendi kişisel servetini değil mensubu olduğu ailenin şirketlerini bir taraftan rakibimizi güçlendirmek ve diğer taraftan bize zarar vermek için kullanırken, bu aile şirketlerinden gelen nüfuzu sayesinde federasyon ve mhk başkanları ile toplantılar yapıp hem ceza alması gereken kulübünü kurtarıp hem hakemlerin kendilerini kayırmasını hiç çekinmeden taleplerde bulunurken, yani kısaca rakibimizin yasal ve gayri-yasal güçlerinin temelinde bu ailenin şirketleri varken bunu bilen bir galatasaraylının gidip de bile bile o şirketlerin ürün ve hizmetlerini kullanmasının doğru olmadığına inanıyorum.
elbette ki geçmişten gelen elimizdeki mevcut ürünlerini veya hizmetlerini bırakamayız. okuduğumuz üniversiteden, evdeki çalışan bulaşık makinemizden vazgeçmek bize zarar verir, boykot ettiklerimize değil. ama yeni bir buzdolabı alırken, arabamıza benzin satın alırken, sigortamızı yenilerken birazcık zahmet çekmeyi göze alarak bu şirketlere eşdeğer ürün ve hizmetler sunan ve galatasarayımıza karşı düşmanca tavır takınmayan şirketlerden satın aldığımızda cüzi de olsa bizim paramız bize düşmanlık yapanları destekleyenlere gitmemiş olur diye düşünüyorum.
böyle bir bireysel boykot yapmanın takımımızın maçlarını izlememeyi gerektirdiği düşüncesine katılmıyorum. yayıncı kuruluşla reklam veren şirketler arasındaki ilişki zaten kurulmuş olan bir ilişki ve bir galatasaray taraftarının maç izlememesi ile yayıncı kuruluşun o şirketlerden aldığı reklam ücreti değişmeyecek. tıpkı evdeki çalışan bulaşık makinesinden vazgeçme örneğinde olduğu gibi taraftar sadece kendine zarar vermiş olacak.
sonuç olarak bireysel düzeyde boykot uygulamak zahmetli bir şeydir ama bu zahmeti göze alanlar bir kitle haline dönüşürse o durumda boykotun nesnesi olan kişi veya kurumlar hareketlerine çekidüzen vermek zorunda kalırlar diye düşünüyorum.
sürçü lisan ettiysem affola.
buna karşı bu çağrının gayet doğru olduğunu ve onu uygulamaya çalışan galatasaraylıların da çok doğru hareket ettiğini düşünüyorum. ülke sınırları içindeki en önemli tarihsel rakibimizin başkanı bize açıkça düşmanca yaklaşırken, sadece kendi kişisel servetini değil mensubu olduğu ailenin şirketlerini bir taraftan rakibimizi güçlendirmek ve diğer taraftan bize zarar vermek için kullanırken, bu aile şirketlerinden gelen nüfuzu sayesinde federasyon ve mhk başkanları ile toplantılar yapıp hem ceza alması gereken kulübünü kurtarıp hem hakemlerin kendilerini kayırmasını hiç çekinmeden taleplerde bulunurken, yani kısaca rakibimizin yasal ve gayri-yasal güçlerinin temelinde bu ailenin şirketleri varken bunu bilen bir galatasaraylının gidip de bile bile o şirketlerin ürün ve hizmetlerini kullanmasının doğru olmadığına inanıyorum.
elbette ki geçmişten gelen elimizdeki mevcut ürünlerini veya hizmetlerini bırakamayız. okuduğumuz üniversiteden, evdeki çalışan bulaşık makinemizden vazgeçmek bize zarar verir, boykot ettiklerimize değil. ama yeni bir buzdolabı alırken, arabamıza benzin satın alırken, sigortamızı yenilerken birazcık zahmet çekmeyi göze alarak bu şirketlere eşdeğer ürün ve hizmetler sunan ve galatasarayımıza karşı düşmanca tavır takınmayan şirketlerden satın aldığımızda cüzi de olsa bizim paramız bize düşmanlık yapanları destekleyenlere gitmemiş olur diye düşünüyorum.
böyle bir bireysel boykot yapmanın takımımızın maçlarını izlememeyi gerektirdiği düşüncesine katılmıyorum. yayıncı kuruluşla reklam veren şirketler arasındaki ilişki zaten kurulmuş olan bir ilişki ve bir galatasaray taraftarının maç izlememesi ile yayıncı kuruluşun o şirketlerden aldığı reklam ücreti değişmeyecek. tıpkı evdeki çalışan bulaşık makinesinden vazgeçme örneğinde olduğu gibi taraftar sadece kendine zarar vermiş olacak.
sonuç olarak bireysel düzeyde boykot uygulamak zahmetli bir şeydir ama bu zahmeti göze alanlar bir kitle haline dönüşürse o durumda boykotun nesnesi olan kişi veya kurumlar hareketlerine çekidüzen vermek zorunda kalırlar diye düşünüyorum.
sürçü lisan ettiysem affola.