45
(bkz: depremi unutma, unutturma)
17 ağustos gölcük ve 12 kasım düzce depremi'ne düzce'de tanık olmuştum. 98' yılının başında ev arayışındaydık. düzce'nin karaca mahallesi'nde ev arıyorduk. karanfil sokak adında bir çıkmaz sokağı çok sevmiş babam, henüz çocuk olan benim ve birkaç ay sonra doğacak kardeşimin rahat rahat oynayabileceğini, dışarıda dolaşabileceğini düşünmüş. birkaç ev bulmuş, birinin kirası konusunda ev sahibiyle anlaşamamış, sonrasında da aynı zamanda üst komşumuz olan ishak amca'nın dairelerinden birini tutmuş. ishak amca ve şehnaz yenge, annemi ve babamı hiç olmayan çocukları, beni ve kardeşimi de torunları gibi gördüler hep. iki dedesini ve babannesini hiç görmeyen benim için çok önemli insanlardı. ve düzce yıkıldı, önce 17'sinde ağustos'un, sonra 12'sinde kasım'ın...
20 yıl oldu, dün gibi hatıralarımda o gece duyduğum uğultu, çığlıklar. karşı apartmanda hemşire bir abla vardı. uefa kupası'nı kazandığımız akşam balkonda bağırıyordum rerere rarara gassaray gassaray cimbombom diye. babam içeri sokmaya çalışıyor beni, "oğlum silah atarlar, gel içerde bağır" ama yok sevda bu. karşı balkondan o hemşire abla yetişti babamın imdadına, "hadi içeri gir..." ikiletmedim onun sözünü. çok sonra öğrendim ki uyanamamış o gecenin sabahına. bir dizi apartman birbirinin üstüne yatınca göçük altında kalmış.
ağustos sonunda o apartmandan taşındık, eve ufak çatlaklar dışında bir şey olmamıştı ama korkmuştuk. mahalleyi terk edip bir köyde, bahçe seviyesinde bir eve taşındık. altımızda toprak, üstümüzde çatı olan bir eve. biz mahalleyi terk ederken babamın o ev sahibiyle anlaşamadığı için tutmadığı ev de veda ediyordu bize. 4 katlı apartmanın ilk iki katı yoktu, en üst katı ise neredeyse 30 derece eğilmiş, duvarları yok. içinde zar zor ayakta duran buzdolabı gözüküyor. o apartmandan kimse sağ çıkamamış. o apartmanın fotoğrafı ise hala babamın evinde. bazen yaşamak sadece bizim kararlarımıza bağlı olmuyor.
çok zor bir geceydi, daha kötü ne olabilir ki diyorduk. sadece üç ay beklememiz gerekiyormuş daha kötüsü için... karanfil sokakta hiç dışarı çıkıp oynamadım. bilmiyorum niye ama orada oturduğumuz kısa süre boyunca hep camdan izlemekle yetindim sokakta oynayan çocukları. kardeşim zaten bebekti oradan ayrıldığımızda. babamın hayal ettiği gibi olmadı hiçbir şey. bugün ailem hala düzce'de yaşıyor, kardeşim istanbul'da okuyor, bense ankara'dayim. korkmadığım bir gün bile olmadı şu son yirmi yıl boyunca. zor...
17 ağustos gölcük ve 12 kasım düzce depremi'ne düzce'de tanık olmuştum. 98' yılının başında ev arayışındaydık. düzce'nin karaca mahallesi'nde ev arıyorduk. karanfil sokak adında bir çıkmaz sokağı çok sevmiş babam, henüz çocuk olan benim ve birkaç ay sonra doğacak kardeşimin rahat rahat oynayabileceğini, dışarıda dolaşabileceğini düşünmüş. birkaç ev bulmuş, birinin kirası konusunda ev sahibiyle anlaşamamış, sonrasında da aynı zamanda üst komşumuz olan ishak amca'nın dairelerinden birini tutmuş. ishak amca ve şehnaz yenge, annemi ve babamı hiç olmayan çocukları, beni ve kardeşimi de torunları gibi gördüler hep. iki dedesini ve babannesini hiç görmeyen benim için çok önemli insanlardı. ve düzce yıkıldı, önce 17'sinde ağustos'un, sonra 12'sinde kasım'ın...
20 yıl oldu, dün gibi hatıralarımda o gece duyduğum uğultu, çığlıklar. karşı apartmanda hemşire bir abla vardı. uefa kupası'nı kazandığımız akşam balkonda bağırıyordum rerere rarara gassaray gassaray cimbombom diye. babam içeri sokmaya çalışıyor beni, "oğlum silah atarlar, gel içerde bağır" ama yok sevda bu. karşı balkondan o hemşire abla yetişti babamın imdadına, "hadi içeri gir..." ikiletmedim onun sözünü. çok sonra öğrendim ki uyanamamış o gecenin sabahına. bir dizi apartman birbirinin üstüne yatınca göçük altında kalmış.
ağustos sonunda o apartmandan taşındık, eve ufak çatlaklar dışında bir şey olmamıştı ama korkmuştuk. mahalleyi terk edip bir köyde, bahçe seviyesinde bir eve taşındık. altımızda toprak, üstümüzde çatı olan bir eve. biz mahalleyi terk ederken babamın o ev sahibiyle anlaşamadığı için tutmadığı ev de veda ediyordu bize. 4 katlı apartmanın ilk iki katı yoktu, en üst katı ise neredeyse 30 derece eğilmiş, duvarları yok. içinde zar zor ayakta duran buzdolabı gözüküyor. o apartmandan kimse sağ çıkamamış. o apartmanın fotoğrafı ise hala babamın evinde. bazen yaşamak sadece bizim kararlarımıza bağlı olmuyor.
çok zor bir geceydi, daha kötü ne olabilir ki diyorduk. sadece üç ay beklememiz gerekiyormuş daha kötüsü için... karanfil sokakta hiç dışarı çıkıp oynamadım. bilmiyorum niye ama orada oturduğumuz kısa süre boyunca hep camdan izlemekle yetindim sokakta oynayan çocukları. kardeşim zaten bebekti oradan ayrıldığımızda. babamın hayal ettiği gibi olmadı hiçbir şey. bugün ailem hala düzce'de yaşıyor, kardeşim istanbul'da okuyor, bense ankara'dayim. korkmadığım bir gün bile olmadı şu son yirmi yıl boyunca. zor...