56
arkadaşlar, neyine şaşırıyorsunuz?
ülkenin yönetici konumundaki zümre nerdeyse 20 yıldır iktidarı tek bir strateji ile elinde tutuyor: populizm.
günümüzde, kendi çıkarlarını görmezden gelip bir topluluğun çıkarları için kendini paralayan insan kalmadı. itiraf edelim ki sözlükte bile azıcık yetenek/beceri sahibi her yazara* galatasaray başkanlığı şansı verilse önce " bi dakika ben nasıl geçineceğim' diye düşünürüz. bu artık beynimizin işleyiş tarzının bir parçası olmuş durumda.
aslında uzun hikayeye girmeden şöyle özetleyeyim :
bir grup özel yetenekleri kısıtlı," ne iş olsa yaparım abi. " insanları kendi çıkarları uğruna bir şey """ yapamayacakları """ için, yaşam tarzı kendilerine en çok benzeyen """ yapabilecek""" olana biat ederken,
bir diğer grup kendi yeteneklerini kendi çıkarları uğruna kullanma peşinde.
bugün, ülkemizde galatasaray lisesi etiketine sahip insanları denklemden çıkardığımızda belki de ülkenin sahip olduğu elit/özel yetenek sahibi kesiminin %60-70ini göz ardı etmiş oluruz.
şimdi, çok derin felsefesi olan bir soru soracağım : türk halkı bu yönetici profiline maruz mu kalıyor, yoksa türk halkı bu yönetici profilini hak mı ediyor?
bu sorunun cevabı söz konusu başlıktaki sonuç ve bir çok diğer siyasi seçimin sonuçlarında saklı.
imam osurursa, cemaat sıçar. çok haklı bir atasözü.
bir toplumun aydın kesimi, liderlik önderlik etmesi gereken kesim dahi kendi değerli organının oturduğu koltuğu en önceliğine alıyorken geri kalanından ne bekleyebiliriz ki?
her hafta hakemdi, akbildi aklımızı sürekli çok önemli ve çok doğal (!) bi şeylerle dolu. ama bu sırada noldu?
12 yaşındaki bir kız öldürüldü, şüpheli kişi akp ilçe başkanı tarafından korunup yetmezmiş gibi kızın babası gözaltına alındı.
hakkaride teröristler eş zamanlı karakol baskınlarında bulundu.
dolar an itibariyle 5.76
şimdi verdiğim örnekler kendi türlerinden birer tane. her bir olayın binlerce kopyası yaşanıyor.
13 yaşında bir kıza tecavüz eden imamın korunması, terör propaganda ve saldırıları, doların yanı sıra euro isviçre kronu avusturya doları, hatta ve hatta zimbabve doları dahi değer kazanması gibi birbirinden fantastik olaylar yaşıyoruz.
dünya hiç iyi bir yere gitmiyor, türkiye ise bu yolun en önünde koşanlarından....
şimdi lütfen şapkanızı önünüze alın ve bir düşünün.
gerçekten galatasaray'da mali açıdan son 20 yılın en başarılı yönetiminin, tarihte uefadan ilk ve şu an için tek olarak ikinci anlaşma almayı sağlayan yönetimin ibra edilmemesi bu ülkede, dünyada en çok şaşırdığınız şey mi?
benim değil maalesef.
canları sağolsun.
biz taraftar olarak malız üç beş yıl daha bekleriz avrupada maç kazanmak için.
biz taraftar olarak malız yine bi drogba'ya bi sneijder'r kanarız arkada tarıklar ontiverolar dönerken....
canım ülkemin yöneticilerinin kıymetli organları sağolsun, biz çekeriz..
neleri neleri çekmedik.
dünyanın en pahalı benzinini kullanırken yaşadığımız döviz kuru ardından kur farkını benzin fiyatına yansıtmaya cesaret edemeyen bakanlarımızın yüzsüzce asla fırsat kaçırmadan avrupanın en ucuz benzinini kullanıyoruz açıklamasını dinledik ve biliyor musunuz? bu bakanın partisi hala belediyelerin %70den fazlasını alacak ya öyle ya böyle.
biz bunu hakediyoruz üzgünüm. liselilere kısmadan önce kendimize dönüp bi bakalım bu adamlara bu cesareti nereden verdik biz?
korkağız, benciliz. kendi çıkarlarımız herkesin üstünde.
aksi örnek elbette vardır, ama dediğim gibi istisnalar kaideyi bozmaz...
ülkenin yönetici konumundaki zümre nerdeyse 20 yıldır iktidarı tek bir strateji ile elinde tutuyor: populizm.
günümüzde, kendi çıkarlarını görmezden gelip bir topluluğun çıkarları için kendini paralayan insan kalmadı. itiraf edelim ki sözlükte bile azıcık yetenek/beceri sahibi her yazara* galatasaray başkanlığı şansı verilse önce " bi dakika ben nasıl geçineceğim' diye düşünürüz. bu artık beynimizin işleyiş tarzının bir parçası olmuş durumda.
aslında uzun hikayeye girmeden şöyle özetleyeyim :
bir grup özel yetenekleri kısıtlı," ne iş olsa yaparım abi. " insanları kendi çıkarları uğruna bir şey """ yapamayacakları """ için, yaşam tarzı kendilerine en çok benzeyen """ yapabilecek""" olana biat ederken,
bir diğer grup kendi yeteneklerini kendi çıkarları uğruna kullanma peşinde.
bugün, ülkemizde galatasaray lisesi etiketine sahip insanları denklemden çıkardığımızda belki de ülkenin sahip olduğu elit/özel yetenek sahibi kesiminin %60-70ini göz ardı etmiş oluruz.
şimdi, çok derin felsefesi olan bir soru soracağım : türk halkı bu yönetici profiline maruz mu kalıyor, yoksa türk halkı bu yönetici profilini hak mı ediyor?
bu sorunun cevabı söz konusu başlıktaki sonuç ve bir çok diğer siyasi seçimin sonuçlarında saklı.
imam osurursa, cemaat sıçar. çok haklı bir atasözü.
bir toplumun aydın kesimi, liderlik önderlik etmesi gereken kesim dahi kendi değerli organının oturduğu koltuğu en önceliğine alıyorken geri kalanından ne bekleyebiliriz ki?
her hafta hakemdi, akbildi aklımızı sürekli çok önemli ve çok doğal (!) bi şeylerle dolu. ama bu sırada noldu?
12 yaşındaki bir kız öldürüldü, şüpheli kişi akp ilçe başkanı tarafından korunup yetmezmiş gibi kızın babası gözaltına alındı.
hakkaride teröristler eş zamanlı karakol baskınlarında bulundu.
dolar an itibariyle 5.76
şimdi verdiğim örnekler kendi türlerinden birer tane. her bir olayın binlerce kopyası yaşanıyor.
13 yaşında bir kıza tecavüz eden imamın korunması, terör propaganda ve saldırıları, doların yanı sıra euro isviçre kronu avusturya doları, hatta ve hatta zimbabve doları dahi değer kazanması gibi birbirinden fantastik olaylar yaşıyoruz.
dünya hiç iyi bir yere gitmiyor, türkiye ise bu yolun en önünde koşanlarından....
şimdi lütfen şapkanızı önünüze alın ve bir düşünün.
gerçekten galatasaray'da mali açıdan son 20 yılın en başarılı yönetiminin, tarihte uefadan ilk ve şu an için tek olarak ikinci anlaşma almayı sağlayan yönetimin ibra edilmemesi bu ülkede, dünyada en çok şaşırdığınız şey mi?
benim değil maalesef.
canları sağolsun.
biz taraftar olarak malız üç beş yıl daha bekleriz avrupada maç kazanmak için.
biz taraftar olarak malız yine bi drogba'ya bi sneijder'r kanarız arkada tarıklar ontiverolar dönerken....
canım ülkemin yöneticilerinin kıymetli organları sağolsun, biz çekeriz..
neleri neleri çekmedik.
dünyanın en pahalı benzinini kullanırken yaşadığımız döviz kuru ardından kur farkını benzin fiyatına yansıtmaya cesaret edemeyen bakanlarımızın yüzsüzce asla fırsat kaçırmadan avrupanın en ucuz benzinini kullanıyoruz açıklamasını dinledik ve biliyor musunuz? bu bakanın partisi hala belediyelerin %70den fazlasını alacak ya öyle ya böyle.
biz bunu hakediyoruz üzgünüm. liselilere kısmadan önce kendimize dönüp bi bakalım bu adamlara bu cesareti nereden verdik biz?
korkağız, benciliz. kendi çıkarlarımız herkesin üstünde.
aksi örnek elbette vardır, ama dediğim gibi istisnalar kaideyi bozmaz...