711
kötü bir teknik direktördür ve o da bunun farkındadır. galatasaray ona teknik direktörlük teklif ederken aslında ona en büyük kötülüğü yapıyordu o sıra; ama o bunun da farkındaydı.
büyük transferler, euro 2008'de namına nam katmış yerli oyuncular ve bol şatafat ile açılan sezonda önce şampiyonlar ligi'ne beklenmedik bir şekilde veda edilmiş; sonra lig şampiyonluğu ümitleri tükenmişti. taraftar şampiyon olmuş kadronun baros, kewell, de sanctis gibi eklemeler de almasında rağmen, gözünün hiç tutmadığı bu skibbe'ye emanet edilmesine hiç anlam verememişti ama yönetimin umrunda değildi.
sonra akılsız başın cezasını ayaklar çekti işte. doğru dürüst 2. olduğunu hatırlamadığım galatasaray'ım, yine geleneği bozmuyor; "ben ya 1. olurum, ya 5. , 6. olurum aga!" diyerek kocaelispor'a sahasında 5 gol yiyerek mağlup oluyordu. yanlış hatırlamıyorsam yine fenerin puan kaybettiği bir haftaydı o da. işte tam o esnada bir hedef şaşırtma gerekiyordu yönetim için. taraftarın her türlü protestosuna müstahaktı aslında yönetim, ama öfkeyi başka yöne kanallamak varken, neden sorumluluğu üzerlerine alacaklardı ki?
ilk yapılması gereken, taraftarın aklını almaktı. klasik bir hareketle kulübün efsane futbolcularından biriyle oturulacaktı masaya. hem bu neden zaten küs olunan bülent korkmaz olmasın; yönetim imaj kurtarma işine hazır başlamışken, büyük kaptan'la barışma işini de aradan çıkarıvermişti. bülent farkında değil miydi bu samimiyetsizliğin? sezon sonunda ligde alınacak gülünç sonuç sonrası, tarafatarların yönetimi unutup kendisine söveceğini bilmiyor muydu?
evet, onları da biliyordu. ama yakında sami yen'de galatasaray-fenerbahçe maçı vardı ve 2 sezon önce yaşananların acısı yeni kapanıyordu henüz. galatasaray'ın itibarı aynı manzarayı bir kez daha kaldıramazdı ve bülent, "kendi itibarından vazgeçti" !!!
bir kurban gerekiyordu; kaptan, gönüllü oldu...
büyük transferler, euro 2008'de namına nam katmış yerli oyuncular ve bol şatafat ile açılan sezonda önce şampiyonlar ligi'ne beklenmedik bir şekilde veda edilmiş; sonra lig şampiyonluğu ümitleri tükenmişti. taraftar şampiyon olmuş kadronun baros, kewell, de sanctis gibi eklemeler de almasında rağmen, gözünün hiç tutmadığı bu skibbe'ye emanet edilmesine hiç anlam verememişti ama yönetimin umrunda değildi.
sonra akılsız başın cezasını ayaklar çekti işte. doğru dürüst 2. olduğunu hatırlamadığım galatasaray'ım, yine geleneği bozmuyor; "ben ya 1. olurum, ya 5. , 6. olurum aga!" diyerek kocaelispor'a sahasında 5 gol yiyerek mağlup oluyordu. yanlış hatırlamıyorsam yine fenerin puan kaybettiği bir haftaydı o da. işte tam o esnada bir hedef şaşırtma gerekiyordu yönetim için. taraftarın her türlü protestosuna müstahaktı aslında yönetim, ama öfkeyi başka yöne kanallamak varken, neden sorumluluğu üzerlerine alacaklardı ki?
ilk yapılması gereken, taraftarın aklını almaktı. klasik bir hareketle kulübün efsane futbolcularından biriyle oturulacaktı masaya. hem bu neden zaten küs olunan bülent korkmaz olmasın; yönetim imaj kurtarma işine hazır başlamışken, büyük kaptan'la barışma işini de aradan çıkarıvermişti. bülent farkında değil miydi bu samimiyetsizliğin? sezon sonunda ligde alınacak gülünç sonuç sonrası, tarafatarların yönetimi unutup kendisine söveceğini bilmiyor muydu?
evet, onları da biliyordu. ama yakında sami yen'de galatasaray-fenerbahçe maçı vardı ve 2 sezon önce yaşananların acısı yeni kapanıyordu henüz. galatasaray'ın itibarı aynı manzarayı bir kez daha kaldıramazdı ve bülent, "kendi itibarından vazgeçti" !!!
bir kurban gerekiyordu; kaptan, gönüllü oldu...