45
en menfi tarafı ekseriyetinin kendini yöneticilerle, sporcularla, hocalarla ve profesyonellerle kıyaslamasıdır.
yani kendilerini galatasarayda görev almaya layık görüp bunun gerekçesi olarak da kendilerinden hallice konuşan, eğitim seviyesi benzer yahut aşağı, fenotipi kendilerinden daha çirkin olan, "karizmatik" olarak çok da albenili olmayan isimleri eleştirerek bilinç altında kendilerini o istedikleri mevki ve makamlara yaklaştırdığını sanarak acımasızca eleştirmektedirler.
yani nefsine yenik düşmesidir ezcümle en zayıf yönü galatasaray taraftarının... bunun örneklerini her gün sosyal medyada, internette görmekteyiz. yabancılardan "karizmatik" olanlar yahut popüler yerliler sadece kabul görüyor. fatih terim bile fazla anadolu tipli olduğu için bunca başarıya rağmen her fırsatta eleştiriliyor.
yoksa ali koç'un galatasaray taraftarınca desteklenmesini kim ne şekilde izah edebilir :) muğdat'a tipi benden kötü, ben de onun kadar koşarım üste para almam diyen kitle de ömer üründül'den daha iyi yorumculuk yaparım diyen kitle de aynı. lakin bu kitlenin çoğunluğu galatasaraylı malum galatasaray en başarılı ve popüler takım o yüzden bu ergen yahut ergen ruhlu kitlede bizde fazla...
halbuki galatasaraylılık cool olma, popüler olma, başarılı olmak üzerine kurulu değil... bilakis ahde vefa, pes etmemek, irade, nefis terbiyesi, azim, inanç, çaresizlik, imkansızlık ve sebatın sonunda gelen zaferdir. yani kupa ve ahde vefa'dan başka bir şey değildir galatasaraylılık mevhumu...
galatasaray'a fayda sağlamak için bordrolu çalışan olmanıza yahut sporcusu olmanıza gerek yok. en büyük örneklerden biri bu platform. iki tane galatasaraylı kardeş bu platformu 10 sene önce kurdu. bak bu sayede burada sağa sola laf atıyorsun. ne oldu bu iki galatasaraylı birader para mı kazandı? galatasaray üyesi mi oldu? galatasaray'dan ekmek mi yedi? bilakis zamanından, imkanından hatta parasından oldu adamlar... neden? çünkü amaç galatasaraya hizmet etmek kendi şahsi nefsine değil...
sen bir birey olarak hiç olmayı kabul et ve bunu ikrar et ki ruhun bunu idrak edebilsin. birey olarak milyonlarca sıradan galatasaraylıdan biri olmayı içine sindirebiliyorsan; bu gerçeği hazmedebiliyorsan sen gerçek galatasaraylısın. sen ölümlüsün ama galatasaray ölümsüz.
gerçek galatasaraylı para beklemez, onore edilmeyi beklemez, mevki makam beklemez hizmet edecekse eder... hiç bir yönetim senin galatasaray'a vereceğin maddi-manevi katkıyı geri çevirmez. yeter ki sen kulübe musallat olma... haa yapmıyor musun? canın sağolsun ama o zaman da sinoplunun dediği gibi gölge etme başka ihsan istemez... sen belki 10 senedir galatasaraylısın ama bu camia 550 senelik... yani sen bir hiçsin galatasaray her şey... bunu kabul edip sindirdiğinde işte o zaman gerçek galatasaraylısın. ben her zaman söylerim; ben bir hiçim galatasaray her şey... peki sen?
not: mekana, zamana ve imkana göre değişmez benim görüşüm; (bkz: galatasaray'ın demografik sorunu/@ismail enver)
yani kendilerini galatasarayda görev almaya layık görüp bunun gerekçesi olarak da kendilerinden hallice konuşan, eğitim seviyesi benzer yahut aşağı, fenotipi kendilerinden daha çirkin olan, "karizmatik" olarak çok da albenili olmayan isimleri eleştirerek bilinç altında kendilerini o istedikleri mevki ve makamlara yaklaştırdığını sanarak acımasızca eleştirmektedirler.
yani nefsine yenik düşmesidir ezcümle en zayıf yönü galatasaray taraftarının... bunun örneklerini her gün sosyal medyada, internette görmekteyiz. yabancılardan "karizmatik" olanlar yahut popüler yerliler sadece kabul görüyor. fatih terim bile fazla anadolu tipli olduğu için bunca başarıya rağmen her fırsatta eleştiriliyor.
yoksa ali koç'un galatasaray taraftarınca desteklenmesini kim ne şekilde izah edebilir :) muğdat'a tipi benden kötü, ben de onun kadar koşarım üste para almam diyen kitle de ömer üründül'den daha iyi yorumculuk yaparım diyen kitle de aynı. lakin bu kitlenin çoğunluğu galatasaraylı malum galatasaray en başarılı ve popüler takım o yüzden bu ergen yahut ergen ruhlu kitlede bizde fazla...
halbuki galatasaraylılık cool olma, popüler olma, başarılı olmak üzerine kurulu değil... bilakis ahde vefa, pes etmemek, irade, nefis terbiyesi, azim, inanç, çaresizlik, imkansızlık ve sebatın sonunda gelen zaferdir. yani kupa ve ahde vefa'dan başka bir şey değildir galatasaraylılık mevhumu...
galatasaray'a fayda sağlamak için bordrolu çalışan olmanıza yahut sporcusu olmanıza gerek yok. en büyük örneklerden biri bu platform. iki tane galatasaraylı kardeş bu platformu 10 sene önce kurdu. bak bu sayede burada sağa sola laf atıyorsun. ne oldu bu iki galatasaraylı birader para mı kazandı? galatasaray üyesi mi oldu? galatasaray'dan ekmek mi yedi? bilakis zamanından, imkanından hatta parasından oldu adamlar... neden? çünkü amaç galatasaraya hizmet etmek kendi şahsi nefsine değil...
sen bir birey olarak hiç olmayı kabul et ve bunu ikrar et ki ruhun bunu idrak edebilsin. birey olarak milyonlarca sıradan galatasaraylıdan biri olmayı içine sindirebiliyorsan; bu gerçeği hazmedebiliyorsan sen gerçek galatasaraylısın. sen ölümlüsün ama galatasaray ölümsüz.
gerçek galatasaraylı para beklemez, onore edilmeyi beklemez, mevki makam beklemez hizmet edecekse eder... hiç bir yönetim senin galatasaray'a vereceğin maddi-manevi katkıyı geri çevirmez. yeter ki sen kulübe musallat olma... haa yapmıyor musun? canın sağolsun ama o zaman da sinoplunun dediği gibi gölge etme başka ihsan istemez... sen belki 10 senedir galatasaraylısın ama bu camia 550 senelik... yani sen bir hiçsin galatasaray her şey... bunu kabul edip sindirdiğinde işte o zaman gerçek galatasaraylısın. ben her zaman söylerim; ben bir hiçim galatasaray her şey... peki sen?
not: mekana, zamana ve imkana göre değişmez benim görüşüm; (bkz: galatasaray'ın demografik sorunu/@ismail enver)