5700
taraftarın zaman zaman derin galatasaray, liseci zihniyet, statüko ve benzeri şekillerde dile getirip şikayet ettiği mevhum ve yapı aslında öyle batıni değil son derece zahiridir. sadece ikbal kaygısıyla camia içindeki konformistler bunu taraftarla paylaşmaz yahut bizatihi bu yapının mensubudurlar. taraftarın sneijder vs belhanda bile derken aslında kastettiği budur. şimdi size bu mücadelenin kısa tarihi hakkında bilgi verip aslında galatasaray'da tam olarak nelerin döndüğünü bilgi ve belgeleriyle aktarmaya çalışacağım:
galatasaray spor kulübü kurulduğundan beri liseyle problemlidir; galatasaray cemiyeti bir dernektir peki bunun onursal başkanı kimdir, ilk kurucusu?
abdurrahman şeref...kimdir bu ali sami yen'in ayağını kırdırtan galatasaray lisesi müdürü...galatasararay tarihinde daima liseliler spor kulübünü kapatmak istemiştir. buna atatürk'ü de ikna edip başkanımız yusuf ziya'yı kandırdıkları ateş-güneş olayında çok yaklaştılar...ama ali sami yen sayesinde başaramadılar sonrasında şöyle bir yazılı olmayan teamül-konsensüs oluştu; galatasaray ideolojik olarak gül baba'nın yolunda kalacak ama kontrol üyeler üzerinden cemiyette kalacaktı. 1990'lara kadar sorun olmadan ilerlendi ne var ki can kıraç cumhurbaşkanı olmayı düşündüğü sıralarda françois mitterandı ikna ederek fransız-türk devleti arasında ahitname imzalayarak kurdurduğu eğitim vakfıyla ve hediye ettiği ilkokul ve açtığı galatasaray üniversitesiyle birlikte galatasaray topluluğuna hukuken dahil oldular...bu ilk başta hoş bir durumdu böylece lisenin cemiyetin bizans oyunları yerine tüm bileşenlerin bir arada olacağı galatasaray topluluğu fikri oldukça iyi ve adil bir fikirdi ne var ki durumun böyle olmadığını zaman bize gösterdi.
zira önce faruk sürenin ayağı kaydırıldı sonrasında bir süpriz oldu ve cem vakfı başkanı izzettin doğan seçilemedi çünkü cem uzan ortaya çıktı vekili ateş ünal erzen çok güclü girdiği seçimde mecburen kerhen de olsa mehmet cansun desteklendi...tam bu sıralarda can kıraç değil ama inan kıraç sizleri çok ilgilendiren bir hamle yaptı zira 1954'ten itibaren üye olma hakkı olmasına rağmen galatasarayla 2000 yılına kadar bir ilgisi olmayan eski şirket çalışanları olan ünal aysal 2001'de üye yapıldı ki 2011'de başkan olabilsin. bu arada özhan canaydın başkan olarak desteklendi ve sonun başlangıcı başlamış oldu...
amaç özhan canaydın'ın galatasaray'a gem vurması ve tüzüğü değiştirmesiydi. ne var ki özhan canaydın şahsi işlerinden dolayı iflas edince adnan polat kendine yer buldu yeni yönetiminde. adnan polat kurnazlık yapıp inan kıraç ile görüştü yeni tüzüğü ben yaparım yol verin dedi inan kıraç da cin gibi olduğundan güvenmedi mehmet helvacıyı yanına alman şartıyla dediler. böylece adnan polat başkan oldu ancak adnan polat anadolu çocuğudur şark kurnazıdır evet tüzüğü değiştirdi ama halka da açtı bunun karşısında inan kıraç tek bir şartla kabul edeceğini söyledi galatasaray eğitim vakfına üniversite üzerinden kontenjan...
yani galatasaray tarihindeki liseli-alaylı hizibine 3. bir hizip olarak üniversite eklendi. adnan polat bundan sonra ateşle oynadı durumu galatasaraylılar derneği olmak üzere belli başlı lise çıkışlı derneklere açtı son tahlilde mevcut tüzük çıktı ancak üniversitelilere özel bir kontenjan verilmedi. kıraçlar bunun acısını çıkarmak için 2011'de ünal aysalın 10 yılını doldurmasını bekledi arada şirket birleşmesi için gerekli işlemleri yapması gibi telkinlerde bulundular ünal aysala...ünal aysal da bir iş adamı olduğunu her ne kadar kıraç ailesinin veli nimeti olmasına rağmen ancak temettü geliri elde ederse yapabileceğini şart koştu. kıraçlar ilk defa o zaman ünal aysaldan soğudu ama başka bir silahları olmadığı için tamam dediler ve liselilerle polatın arasını açmaya devam ettiler. erdoğan bayraktarın saçma sapan konuşması istenilen fırsatı doğurdu ve mehmet karlı gibi menfaatçi isimlere gslaag üzerinden temas eden kıraçlar chp'de yöneticilik sözü vererek kongrede adnan polat'ı sürpriz bir şekilde ibra ettirmediler lakin mahkemeden dönmesin diye mali açıdan ibra ettiler çünkü dört dörtlük yönetilmişti mali olarak böylece bu darbe girişimiyle ünal aysalın önü açıldı zira 10 yıllık başkan olma süresi dolmuştu.
ünal aysal ile inan kıraç'ın arasının açılması ise ünal aysal'ın kurdurduğu gayrimenkul aş üzerinden galatasaray gayrimenkullerini ada dahil kendi üzerinden çinlilere satarak komisyon alması futbol takımını da gs global adı altında redbull gibi yurt dışına kaçırmaya çalışmasıyla bozuldu. amacı 45-50 adet futbolcuyu galatasaraya alıp bunların hajrovic-ontiveiro gibi çöplerini bize bırakıp sneijder-drogba gibilerini belçika gs'ye transfer ettirmekti. prandelliye bu fikrini açmıştı ki kendisi sonra bunu itiraf da etti inan kıraç da bunu televizyonda açıkladı zaten. ne garip ki kamuya açık olmasına rağmen tüm bu bilgiler medyada yer almadığından kuvvetle muhtemel yine ismailenver ne saçmalıyor diye okuyorsunuz bu satırları :) kumpas büyük zira ve bu kadar açık hiç yazmak istemiyordum ama taraftar hep aldatılıyor ve kimse çıkıp da iki kelam etmiyor...
neyse ünal aysalın bu ihanetine karşın inan kıraç adadaki divanda cemiyetle anlaşıp ünal aysal'a sürpriz bir darbe yaptılar...o divan kameralara kaplıydı ünal aysal çocuk gibi ağlayıp camekanlı salondan havuza doğru kaçtı motoruna binip ayrıldı (bilenler bilir eski halini adanın). böylece her ne kadar rektör olsa da liseli olan ve üniversiteyle de arası iyi olan aynı şekilde büyük bir ceza avukatı olarak halkını da tanıyan seven alaylılarla arası iyi olan duygun yarsuvat 2 saat içerisinde ortak aday yapıldı. kısa gerçek ve saklı tarihimiz bu ilgilenenlere...biz tevfik fikret ve talebeleri arnavut ali sami, kürt celal ibrahim ve türk emin bülend'in yanında mı saf tutacağız taraftar olarak yoksa önce mutlakiyetçi, sonra meşrutiyetçi ve en sonunda da cumhuriyetçi olan konformist abdurrahman şeref'in mi??? karar sizin, hürmetler....
galatasaray spor kulübü kurulduğundan beri liseyle problemlidir; galatasaray cemiyeti bir dernektir peki bunun onursal başkanı kimdir, ilk kurucusu?
abdurrahman şeref...kimdir bu ali sami yen'in ayağını kırdırtan galatasaray lisesi müdürü...galatasararay tarihinde daima liseliler spor kulübünü kapatmak istemiştir. buna atatürk'ü de ikna edip başkanımız yusuf ziya'yı kandırdıkları ateş-güneş olayında çok yaklaştılar...ama ali sami yen sayesinde başaramadılar sonrasında şöyle bir yazılı olmayan teamül-konsensüs oluştu; galatasaray ideolojik olarak gül baba'nın yolunda kalacak ama kontrol üyeler üzerinden cemiyette kalacaktı. 1990'lara kadar sorun olmadan ilerlendi ne var ki can kıraç cumhurbaşkanı olmayı düşündüğü sıralarda françois mitterandı ikna ederek fransız-türk devleti arasında ahitname imzalayarak kurdurduğu eğitim vakfıyla ve hediye ettiği ilkokul ve açtığı galatasaray üniversitesiyle birlikte galatasaray topluluğuna hukuken dahil oldular...bu ilk başta hoş bir durumdu böylece lisenin cemiyetin bizans oyunları yerine tüm bileşenlerin bir arada olacağı galatasaray topluluğu fikri oldukça iyi ve adil bir fikirdi ne var ki durumun böyle olmadığını zaman bize gösterdi.
zira önce faruk sürenin ayağı kaydırıldı sonrasında bir süpriz oldu ve cem vakfı başkanı izzettin doğan seçilemedi çünkü cem uzan ortaya çıktı vekili ateş ünal erzen çok güclü girdiği seçimde mecburen kerhen de olsa mehmet cansun desteklendi...tam bu sıralarda can kıraç değil ama inan kıraç sizleri çok ilgilendiren bir hamle yaptı zira 1954'ten itibaren üye olma hakkı olmasına rağmen galatasarayla 2000 yılına kadar bir ilgisi olmayan eski şirket çalışanları olan ünal aysal 2001'de üye yapıldı ki 2011'de başkan olabilsin. bu arada özhan canaydın başkan olarak desteklendi ve sonun başlangıcı başlamış oldu...
amaç özhan canaydın'ın galatasaray'a gem vurması ve tüzüğü değiştirmesiydi. ne var ki özhan canaydın şahsi işlerinden dolayı iflas edince adnan polat kendine yer buldu yeni yönetiminde. adnan polat kurnazlık yapıp inan kıraç ile görüştü yeni tüzüğü ben yaparım yol verin dedi inan kıraç da cin gibi olduğundan güvenmedi mehmet helvacıyı yanına alman şartıyla dediler. böylece adnan polat başkan oldu ancak adnan polat anadolu çocuğudur şark kurnazıdır evet tüzüğü değiştirdi ama halka da açtı bunun karşısında inan kıraç tek bir şartla kabul edeceğini söyledi galatasaray eğitim vakfına üniversite üzerinden kontenjan...
yani galatasaray tarihindeki liseli-alaylı hizibine 3. bir hizip olarak üniversite eklendi. adnan polat bundan sonra ateşle oynadı durumu galatasaraylılar derneği olmak üzere belli başlı lise çıkışlı derneklere açtı son tahlilde mevcut tüzük çıktı ancak üniversitelilere özel bir kontenjan verilmedi. kıraçlar bunun acısını çıkarmak için 2011'de ünal aysalın 10 yılını doldurmasını bekledi arada şirket birleşmesi için gerekli işlemleri yapması gibi telkinlerde bulundular ünal aysala...ünal aysal da bir iş adamı olduğunu her ne kadar kıraç ailesinin veli nimeti olmasına rağmen ancak temettü geliri elde ederse yapabileceğini şart koştu. kıraçlar ilk defa o zaman ünal aysaldan soğudu ama başka bir silahları olmadığı için tamam dediler ve liselilerle polatın arasını açmaya devam ettiler. erdoğan bayraktarın saçma sapan konuşması istenilen fırsatı doğurdu ve mehmet karlı gibi menfaatçi isimlere gslaag üzerinden temas eden kıraçlar chp'de yöneticilik sözü vererek kongrede adnan polat'ı sürpriz bir şekilde ibra ettirmediler lakin mahkemeden dönmesin diye mali açıdan ibra ettiler çünkü dört dörtlük yönetilmişti mali olarak böylece bu darbe girişimiyle ünal aysalın önü açıldı zira 10 yıllık başkan olma süresi dolmuştu.
ünal aysal ile inan kıraç'ın arasının açılması ise ünal aysal'ın kurdurduğu gayrimenkul aş üzerinden galatasaray gayrimenkullerini ada dahil kendi üzerinden çinlilere satarak komisyon alması futbol takımını da gs global adı altında redbull gibi yurt dışına kaçırmaya çalışmasıyla bozuldu. amacı 45-50 adet futbolcuyu galatasaraya alıp bunların hajrovic-ontiveiro gibi çöplerini bize bırakıp sneijder-drogba gibilerini belçika gs'ye transfer ettirmekti. prandelliye bu fikrini açmıştı ki kendisi sonra bunu itiraf da etti inan kıraç da bunu televizyonda açıkladı zaten. ne garip ki kamuya açık olmasına rağmen tüm bu bilgiler medyada yer almadığından kuvvetle muhtemel yine ismailenver ne saçmalıyor diye okuyorsunuz bu satırları :) kumpas büyük zira ve bu kadar açık hiç yazmak istemiyordum ama taraftar hep aldatılıyor ve kimse çıkıp da iki kelam etmiyor...
neyse ünal aysalın bu ihanetine karşın inan kıraç adadaki divanda cemiyetle anlaşıp ünal aysal'a sürpriz bir darbe yaptılar...o divan kameralara kaplıydı ünal aysal çocuk gibi ağlayıp camekanlı salondan havuza doğru kaçtı motoruna binip ayrıldı (bilenler bilir eski halini adanın). böylece her ne kadar rektör olsa da liseli olan ve üniversiteyle de arası iyi olan aynı şekilde büyük bir ceza avukatı olarak halkını da tanıyan seven alaylılarla arası iyi olan duygun yarsuvat 2 saat içerisinde ortak aday yapıldı. kısa gerçek ve saklı tarihimiz bu ilgilenenlere...biz tevfik fikret ve talebeleri arnavut ali sami, kürt celal ibrahim ve türk emin bülend'in yanında mı saf tutacağız taraftar olarak yoksa önce mutlakiyetçi, sonra meşrutiyetçi ve en sonunda da cumhuriyetçi olan konformist abdurrahman şeref'in mi??? karar sizin, hürmetler....