336
galatasarayımızın 2018-2019 sezonundaki 2. yenilgisini aldığı ve liderliği -şimdilik- bıraktığı müsabaka.
dün akşam maç kadrolarını görünce "ya batarız, ya çıkarız" demiştim. ne yazık ki sonuç batak oldu. bence futbolculardan öte ilk eleştiriyi hocamız, canımız, ciğerimiz fatih hoca'ya getirmek gerekiyor. rakip kim olursa olsun, eğer galatasaray'ın herhangi bir anadolu ekibi ile maçı varsa, rakip takım kapanır. kapanan ve kontratak futbolu oynaması neredeyse kesin olan bir takıma karşı forvette henry onyekuru ile başlamak bence yanlıştı. fatih hoca benden tabi ki daha iyi biliyordur, muhtemelen de gezici ve hızlı ayaklara sahip bir ileri uçla başlayarak akhisar'a karşı erken bir gol bulmayı amaçlamıştır ama ne yazık ki durum böyle olmadı.
emre akbaba kesinlikle çok iyi bir galatasaraylı ve iyi niyetinden şüphem yok fakat fizik olarak gerçekten yetersiz. alanyaspor'da çok daha rahat ve sert olmayan maçlar oynadı ama artık galatasaray'da; ve her rakip bizi önce sertlikle durdurmaya çalışıyor. dün de açık bir şekilde görüldü ki emre'nin fizik olarak kendisini daha fazla geliştirmesi lazım. emre için artı olarak ise neredeyse topun olduğu her yerde bir şekilde pozisyonun içindeydi ama mağlubiyette benim için en dikkat çekici isim oldu.
ikinci olarak ise garry rodriguese parantez açmak istiyorum. gerçekten bizim takımın mvp'si şu an için ama bu her şeyi en iyi yaptığını göstermiyor. penaltı olduğunda yanımdaki arkadaşıma "kim atacak ki?" diye sordum ve sorum havada kaldı. penaltı gerçekten farklı bir şey. nice yiğitler bu uğurda telef oldu (bkz: roberto baggio). topun başına fernando geçebilir, mariano geçebilir hatta ve hatta badou bile geçebilir ki osmanlıspor'un penaltıcısıydı kendisi. ama rodrigues son tercihlerden biri olurdu ve topu eline aldığı anda "gitti penaltı" dedim. ne yazık ki beni yalancı çıkarmadı.
sinan gümüş için de bir kaç sözüm var. sinan bu takımda iş yapar mı yapar ama ilk 11'de değil, hamle oyuncusu olarak. özellikle 60. dakikadan sonra girdiği her maçta bir şekilde iş yaptı çünkü geçen süre boyunca karşısında oynadığı oyuncular yoruluyordu. ama ilk 11 başladığı maçlarda hep sırıtıyor. hareketleri kısıtlı, fizik olarak yetersiz ve kendini tekrarlıyor. topu alınca sinan'ın ne yapacağını karşısındaki oyuncu ikinci karşılaşmada anlıyor. mesela rodrigues her defasında farklı bir şey deniyor ve başarılı oluyor. bana kalırsa fatih hoca'nın maç sonundaki demeçlerine kastettiği isim sinan ama tabi hayırlısı.
son olarak ozan muhammed kabak umarım bu çizgisini hiç bozmaz ve devamlı kendini geliştirir. senin gibi karakterlere bu takımda her zaman yer var.
biz galatasaray'ız ne ilk yenilgimiz ne de son. bizim hedeflerimiz çok daha büyük. önemli olan bu maçtaki hatalarımızdan ders çıkarıp önümüze bakmak ve en güçlü şekilde geri dönmek.
dün akşam maç kadrolarını görünce "ya batarız, ya çıkarız" demiştim. ne yazık ki sonuç batak oldu. bence futbolculardan öte ilk eleştiriyi hocamız, canımız, ciğerimiz fatih hoca'ya getirmek gerekiyor. rakip kim olursa olsun, eğer galatasaray'ın herhangi bir anadolu ekibi ile maçı varsa, rakip takım kapanır. kapanan ve kontratak futbolu oynaması neredeyse kesin olan bir takıma karşı forvette henry onyekuru ile başlamak bence yanlıştı. fatih hoca benden tabi ki daha iyi biliyordur, muhtemelen de gezici ve hızlı ayaklara sahip bir ileri uçla başlayarak akhisar'a karşı erken bir gol bulmayı amaçlamıştır ama ne yazık ki durum böyle olmadı.
emre akbaba kesinlikle çok iyi bir galatasaraylı ve iyi niyetinden şüphem yok fakat fizik olarak gerçekten yetersiz. alanyaspor'da çok daha rahat ve sert olmayan maçlar oynadı ama artık galatasaray'da; ve her rakip bizi önce sertlikle durdurmaya çalışıyor. dün de açık bir şekilde görüldü ki emre'nin fizik olarak kendisini daha fazla geliştirmesi lazım. emre için artı olarak ise neredeyse topun olduğu her yerde bir şekilde pozisyonun içindeydi ama mağlubiyette benim için en dikkat çekici isim oldu.
ikinci olarak ise garry rodriguese parantez açmak istiyorum. gerçekten bizim takımın mvp'si şu an için ama bu her şeyi en iyi yaptığını göstermiyor. penaltı olduğunda yanımdaki arkadaşıma "kim atacak ki?" diye sordum ve sorum havada kaldı. penaltı gerçekten farklı bir şey. nice yiğitler bu uğurda telef oldu (bkz: roberto baggio). topun başına fernando geçebilir, mariano geçebilir hatta ve hatta badou bile geçebilir ki osmanlıspor'un penaltıcısıydı kendisi. ama rodrigues son tercihlerden biri olurdu ve topu eline aldığı anda "gitti penaltı" dedim. ne yazık ki beni yalancı çıkarmadı.
sinan gümüş için de bir kaç sözüm var. sinan bu takımda iş yapar mı yapar ama ilk 11'de değil, hamle oyuncusu olarak. özellikle 60. dakikadan sonra girdiği her maçta bir şekilde iş yaptı çünkü geçen süre boyunca karşısında oynadığı oyuncular yoruluyordu. ama ilk 11 başladığı maçlarda hep sırıtıyor. hareketleri kısıtlı, fizik olarak yetersiz ve kendini tekrarlıyor. topu alınca sinan'ın ne yapacağını karşısındaki oyuncu ikinci karşılaşmada anlıyor. mesela rodrigues her defasında farklı bir şey deniyor ve başarılı oluyor. bana kalırsa fatih hoca'nın maç sonundaki demeçlerine kastettiği isim sinan ama tabi hayırlısı.
son olarak ozan muhammed kabak umarım bu çizgisini hiç bozmaz ve devamlı kendini geliştirir. senin gibi karakterlere bu takımda her zaman yer var.
biz galatasaray'ız ne ilk yenilgimiz ne de son. bizim hedeflerimiz çok daha büyük. önemli olan bu maçtaki hatalarımızdan ders çıkarıp önümüze bakmak ve en güçlü şekilde geri dönmek.