• 18
    en özel kısımları japon gazetecilerin sorusu üzerine hocanın nagatomo'ya övgüleri ve japon halkının gururunu okşaması oldu. cümlelerine de galatasaray markasının büyüklüğü ile başladı. yani toplantının en global anlarında hoca hem galatasaray markasına vurgu yaptı, hem de japon'ların gururunu okşayarak daha büyük ilişkilerin önünü açtı. bu akılcı bir stratejidir ve geri dönüşü inşallah çok büyük olacaktır. yöneticilik ve liderlik arasındaki fark budur. konuşmak ve etkili konuşmak arasındaki fark da budur. insanları, kitleleri, toplumları etkilemek bir sanattır.

    hatırlarsınız, mancini ve prandelli dönemlerinde daha çok rakibe saygı vurgusu olurdu. bu tip lider tavırları sergilenmezdi. galatasaray'ı doğru temsil yoktu. basın toplantılarını izlerken bazen yerin dibine giriyordum. zaten bir maçtan sonra muslera rakibe gereğinden fazla saygı duyduk diyerek aslında nazikçe isyan etmişti. aynı muslera'nın dün gözlerinin içi gülüyordu. "burada olduğu için söylemiyorum, hocamıza çok güveniyoruz" dedi. çünkü hoca ile ve hocasız şampiyonlar ligi'ni yaşadı.

    sonuç olarak bizi doğru ve gururla temsil eden bir hocanın basın toplantısıydı. 2 kere bir noktanın altını çizdi. `"ben galatasaray'lıyım"` dedi. işte ben bu temsil yeteneğini özledim. şirketlerin dışarıya açılan pencereleridir doğru temsil.
App Store'dan indirin Google Play'den alın