42
teorik futbolun tanımlamalarından biri.
sanırım hepimiz, futbolun ilk zamanlarında, sahaya çıkan topçuların, 1'den 11'e kadar numaralı formalar giydiklerini ve genellikle bu numaraların futbolcuların rollerini belirlediğini biliyoruz.
9 numara santrforu betimlerken, 10 numara oyun kurucuyu, 11 numara ikinci forveti falan betimlerdi genellikle. sonradan bu numaraların betimledikleri roller değişti tabii. bir zaman 11 ve 7 numarayı kanat oyuncularına atfedildi. 6 numara ön libero, 8 numara merkez orta saha olarak görülmeye başlandı. gelgelelim 9 ile 10 numaralar güncele gelene kadar tanımlarından pek bir şey kaybetmedi. işimiz 10 numara değil.
9 numara, futbolda, en ileri uçtaki adamı işaret eder. farklı meziyetlerdeki farklı oyuncular bu numarayla anılabilir. bir ronaldo, ibrahimovic, koller, flo, suarez gibi adamlar farklı yetenekte olmalarına rağmen, aynı numaraya atfedilebilir. önemli olan 9 numaranın en uçtaki adam olmasıdır.
neyse uzattık.
sahte dokuz, yani false 9, belki de dünya futbolundaki en karışık ve en zor görevlendirmelerden biridir. bir bakıma, özelleştirilmiş, oyun kurucu veya 10 numara ya da orta saha oyuncusu gibi bir şey. bu durum, biraz da, rolün tam olarak tanımının yapılamıyor olmasına, ya da yapılan tanıma uygun oyuncuların ve oynayan takımların azlığından kaynaklı oluyor.
false 9 olacak futbolcunun heybesinde geniş yelpazede acayip bir yetenek setine sahip olması gerekir. bunların başlıcaları:
1. dribbling
2. uzun kısa pas
3. öldürücü pas
4. mesafesiz şut yeteneği
5. oyun görüşü
bunlar olmazsa olmaz neredeyse. bunlara ilaveten oyun yapınıza göre bazı özellikleri olmasını isteyebilirsiniz oyuncunuzun. mesela, hız ve çeviklik... ya da güç ve dayanıklılık... ama olmazsa olmaz değildir, tıpkı kafa toplarının iyi olup olmamasının önemli olmaması gibi.
bu yetenek setine sahip oyuncuların, para dayanmayacak adamlar olduğunu da herhalde biliyoruz. bu rolün kralı lionel messi, veliahtı roberto firmino, vekilharcı dries mertens denebilir güncel futbolda.
false 9, hedef santrfor gibi oynamaz. yani klasik bir şekilde en uçta durmaz. görev tanımı olarak bulduğu her fırsatta orta sahaya yaklaşır.
teori:
buradaki düşünce şuradan çıkmıştır. çakılı bir santrfor ile oynayarak, rakip takımın derin ve dar oynamasına vesile oluyorsunuz. bu yüzden, ayağına topu isteyen takımlar, defans arkasına atılan öldürücü pasların, özellikle kanatlardan yapılan etkili koşular, etkisizleşmeye başlıyor. çünkü, son çizgi, kaleci ile atak oyuncunuz arasında hareket alanı çok dar kalıyordu. bu yüzden takımlar, en uçtan konumlandırdığı oyuncusunu yani false 9'ı, en ileriden geriye doğru alarak stoperlerin orta sahaya yaklaşmasını ve gerilerinde alan bırakmasını sağlamaya çalıştı. bu durumda orta sahadaki kalabalığı ele geçirip, boştaki adamı bularak kanat atak oyuncularına daha geniş bir hareket alanı sağlamaktı amaç.
teorideki mantığı, oyuncu profilinin neden bahsedildiğini biraz daha açmaya çalışalım.
en uçtaki false 9'ı stoper takip etmek zorunda, ne zamana kadar, defansif orta saha oyuncusu marke alanına girene kadar. neden? bu oyuncunun şut tehdidi var mı? var. dribbling yeteneği var mı? var. o halde mutlak takip etmeli. yani iki stoperden biri alanını boşaltmak zorunda. bu da sizin atak oyuncunuza fazladan bir hareket alanı sağlıyor. çünkü, dediğimiz gibi bu false 9'ın ara pas, öldürücü pas özellikleri de mevcut. sürpriz bir koşu her an için tehlike oluyor.
teori böyle olması lazım. artılarını eksilerini bilmiyorum.
yahu bu görevi santrfora veya forvete veremez misin? neden veremeyesin. hatırlayın. sene 2011/12 sezonu... takım fatih terim'in galatasaray'ı... özellikle sezonun ikinci yarısı... iki forvetle oynuyorduk ama aslında orta sahamız da kalabalık gibi duruyordu. çünkü hem necati ateş hem de johan elmander orta sahaya yaklaşıp alan açıyor, top alıyor, top taşıyor, top dağıtıyorlardı. tabi biz tek oyuncuyla ikame edemiyorduk oyunu.
fakat false 9 ile oynayacaksanız, yani bir oyuncunuza böyle bir görev verecekseniz, oyununuz durağan olmamalı, topu hızlı çevirmelisiniz. yoksa hiçbir halta yaramaz. atak oyuncularınız, kesme, cross gibi her türlü koşuyu sürekli atmalı ki bir işe yarasın. yani topsuz oyunda iyi olmalı oyuncularınız. topu ayağına isteyen adamları pek kaldırmaz. genellikle dar alanda ve topsuz oyunla alan açmaya ve açılan alanları değerlendirme oyunu oynarsınız. zaten herkes bunu oynamaya çalışmıyor mu? bu mevki de, bunun için ortaya çıkarılmadı mı?
sanırım hepimiz, futbolun ilk zamanlarında, sahaya çıkan topçuların, 1'den 11'e kadar numaralı formalar giydiklerini ve genellikle bu numaraların futbolcuların rollerini belirlediğini biliyoruz.
9 numara santrforu betimlerken, 10 numara oyun kurucuyu, 11 numara ikinci forveti falan betimlerdi genellikle. sonradan bu numaraların betimledikleri roller değişti tabii. bir zaman 11 ve 7 numarayı kanat oyuncularına atfedildi. 6 numara ön libero, 8 numara merkez orta saha olarak görülmeye başlandı. gelgelelim 9 ile 10 numaralar güncele gelene kadar tanımlarından pek bir şey kaybetmedi. işimiz 10 numara değil.
9 numara, futbolda, en ileri uçtaki adamı işaret eder. farklı meziyetlerdeki farklı oyuncular bu numarayla anılabilir. bir ronaldo, ibrahimovic, koller, flo, suarez gibi adamlar farklı yetenekte olmalarına rağmen, aynı numaraya atfedilebilir. önemli olan 9 numaranın en uçtaki adam olmasıdır.
neyse uzattık.
sahte dokuz, yani false 9, belki de dünya futbolundaki en karışık ve en zor görevlendirmelerden biridir. bir bakıma, özelleştirilmiş, oyun kurucu veya 10 numara ya da orta saha oyuncusu gibi bir şey. bu durum, biraz da, rolün tam olarak tanımının yapılamıyor olmasına, ya da yapılan tanıma uygun oyuncuların ve oynayan takımların azlığından kaynaklı oluyor.
false 9 olacak futbolcunun heybesinde geniş yelpazede acayip bir yetenek setine sahip olması gerekir. bunların başlıcaları:
1. dribbling
2. uzun kısa pas
3. öldürücü pas
4. mesafesiz şut yeteneği
5. oyun görüşü
bunlar olmazsa olmaz neredeyse. bunlara ilaveten oyun yapınıza göre bazı özellikleri olmasını isteyebilirsiniz oyuncunuzun. mesela, hız ve çeviklik... ya da güç ve dayanıklılık... ama olmazsa olmaz değildir, tıpkı kafa toplarının iyi olup olmamasının önemli olmaması gibi.
bu yetenek setine sahip oyuncuların, para dayanmayacak adamlar olduğunu da herhalde biliyoruz. bu rolün kralı lionel messi, veliahtı roberto firmino, vekilharcı dries mertens denebilir güncel futbolda.
false 9, hedef santrfor gibi oynamaz. yani klasik bir şekilde en uçta durmaz. görev tanımı olarak bulduğu her fırsatta orta sahaya yaklaşır.
teori:
buradaki düşünce şuradan çıkmıştır. çakılı bir santrfor ile oynayarak, rakip takımın derin ve dar oynamasına vesile oluyorsunuz. bu yüzden, ayağına topu isteyen takımlar, defans arkasına atılan öldürücü pasların, özellikle kanatlardan yapılan etkili koşular, etkisizleşmeye başlıyor. çünkü, son çizgi, kaleci ile atak oyuncunuz arasında hareket alanı çok dar kalıyordu. bu yüzden takımlar, en uçtan konumlandırdığı oyuncusunu yani false 9'ı, en ileriden geriye doğru alarak stoperlerin orta sahaya yaklaşmasını ve gerilerinde alan bırakmasını sağlamaya çalıştı. bu durumda orta sahadaki kalabalığı ele geçirip, boştaki adamı bularak kanat atak oyuncularına daha geniş bir hareket alanı sağlamaktı amaç.
teorideki mantığı, oyuncu profilinin neden bahsedildiğini biraz daha açmaya çalışalım.
en uçtaki false 9'ı stoper takip etmek zorunda, ne zamana kadar, defansif orta saha oyuncusu marke alanına girene kadar. neden? bu oyuncunun şut tehdidi var mı? var. dribbling yeteneği var mı? var. o halde mutlak takip etmeli. yani iki stoperden biri alanını boşaltmak zorunda. bu da sizin atak oyuncunuza fazladan bir hareket alanı sağlıyor. çünkü, dediğimiz gibi bu false 9'ın ara pas, öldürücü pas özellikleri de mevcut. sürpriz bir koşu her an için tehlike oluyor.
teori böyle olması lazım. artılarını eksilerini bilmiyorum.
yahu bu görevi santrfora veya forvete veremez misin? neden veremeyesin. hatırlayın. sene 2011/12 sezonu... takım fatih terim'in galatasaray'ı... özellikle sezonun ikinci yarısı... iki forvetle oynuyorduk ama aslında orta sahamız da kalabalık gibi duruyordu. çünkü hem necati ateş hem de johan elmander orta sahaya yaklaşıp alan açıyor, top alıyor, top taşıyor, top dağıtıyorlardı. tabi biz tek oyuncuyla ikame edemiyorduk oyunu.
fakat false 9 ile oynayacaksanız, yani bir oyuncunuza böyle bir görev verecekseniz, oyununuz durağan olmamalı, topu hızlı çevirmelisiniz. yoksa hiçbir halta yaramaz. atak oyuncularınız, kesme, cross gibi her türlü koşuyu sürekli atmalı ki bir işe yarasın. yani topsuz oyunda iyi olmalı oyuncularınız. topu ayağına isteyen adamları pek kaldırmaz. genellikle dar alanda ve topsuz oyunla alan açmaya ve açılan alanları değerlendirme oyunu oynarsınız. zaten herkes bunu oynamaya çalışmıyor mu? bu mevki de, bunun için ortaya çıkarılmadı mı?