2
gegenpressing
yakın dönemin en iyi ama en az kullanılan taktiklerinden biridir. çünkü “gegenpresing”e uygun oyuncular bulmak ve haftalarca bu sistemi uygulamak oldukça zordur. klopp’un kusursuz uyguladığı bu sistem, borussia dortmund ve liverpool ile en üst noktasına ulaştı.
“en iyi defans hücumdur” diyenlerin taktiği olan “gegenpressing”de amaç; top rakibin yarı sahasındayken 5-6 oyuncuyla korkunç bir pres yapıp adam adama ve alan markajıyla topu oraya hapsetmek ve kazanmaktır. gereksiz paslardan kaçınılan bu sistemde, direkt futbol ön plandadır. forvette “false nine( orta sahaya yardım eden ancak gol de atan) ” tarzında bir oyuncunun olmazsa olmaz olduğu formattır.
park the bus
yalnızca forvet oyuncusunun orta sahada bulunduğu, kaleci dahil 10 oyuncunun ceza sahası etrafında kümelendiği asıl amacın 1 gol dahi yememenin olduğu bir sistemdir. bu sistem genelde skora göre şekillense de bazı küçük takımlar bunu maç başından itibaren uygulamaya koyuluyor.
en sıkıcı taktik olarak bilinen “parkir bus”ın en önemli temsilcisi jose mourinho’dur. chelsea’nin başındayken özellikle büyük maçlarda ceza sahasına tabiri caizse otobüs çeken portekizli çalıştırıcı, eleştirilere maruz kalsa da birçok başarı kazandı.
joga bonito
portekizce’de “güzel oyun” anlamına gelen bu oyun tarzı bir slagon haline de geldi. brezilya’nın kumsallarında ayaklarını güçlendiren, futsalla dar alanda becerilerini arttıran brezilyalılar, futbola ayrı bir güzellik kattılar. göze hoş gelen ve taraflı tarafsız herkesin heyecanla izlediği tek sistem olabilir.
jogo bonita’da amaç; çapraz koşularla rakibi kandırıp, bilek hareketleriyle adeta dans ederek oyuncu eksiltmektir. 1958 dünya kupası’nda kazanılan şampiyonluk ve yakın dönemde ronaldinho, ronaldo, rivaldo, roberto carlos’un da başını çektiği bu oyun sistemi herkesi adeta hipnotize etmişti.
body crash football
sayıların değil kasların, taktiklerin değil vücut kondisyonunun değerli olduğu sistemdir. elbette ki yerleşmiş taktiklerle sahaya çıkılsa da oyun içinde tamamen futbolcu fiziğinin ön plana çıktığı oyun tarzıdır.
duran topların altın değeri taşıdığı bu oyun tarzı, danimarka, isveç, norveç gibi fizik gücü yüksek olan iskandinav ülkelerinde sistemin ana dayanağı haline geldi.
catenaccio
inter ve arjantinli teknik direktör helenio herrera’nın, verrou ve “wm” taktiklerinden esinlendiği tarihin ilk “en katı defansif” oyun sistemidir. göze hoş gelmeyen, oynamaktan çok oynatmamaya yönelik bu sistemle inter ve italyanlar birçok başarı yakaladı.5-3-2 sistemine dayalı bu formatta; 1 ve 2’nci bölge kalabalık tutulup her türlü ofansif tehdit savrulmaya çalışılır. iki stoperin arasında bir süpürücünün, iki bekin biraz daha iç tarafında bulunan orta saha oyuncularının 25-30 metrelik alanda boşluk bırakmadığı katı defans taktiğidir. tek hücum planı kontralar olan bu sistem, 1960’lı yıllarda futbola damgasını vurmuştu.
kick and rush
futbol taktikleri arasında “vur ve koş” anlamına gelen bu tarz, sayılara bağlı kalmadan oynanan bir sistemdir. yakalarında düğme yerine bağcıklarla bağlanan formaları, çamurdan kahverengiye dönmüş futbol ayakkabıları ve birbirinden karizma hakemlerin düdük çaldığı ingiltere’de gelişen bu taktik, günümüzde de hâlâ kullanılıyor.
genelde bir bek ya da kanat oyuncusunun çapraza attığı paslar sonrasında, ters kanatta bulunan oyuncunun patlama gücü ve hızını birleştirerek topla etkili olduğu oyun sistemidir. daha çok çapraz toplara dayalı bu sistemde, ortadan uzun paslarla da defans bloğunun aşılması hedeflenir. diagonal paslarla rakibin dengesinin her zaman bozulduğunu düşünürsek uzun yıllar daha “kick and rush” taktiğini göreceğimizi söyleyebiliriz.
tiki-taka
rinus michels’in öğrencisi olduğu cruyff, total futbolun değişik bir versiyonu olarak “tiki-taka”yı icat etti. ajax ve barcelona’da denediği bu sistem yıllarca beğeniyle takip edildi. 4-3-3 sistemini baz alan tiki-taka modeli olabildiğince pas yapmaya dayalıdır. dakikalarca sabırla pas yapan takımda amaç; karşı tarafı topla beraber koşturup yormak ve dalgınlıklarından yararlanıp ara paslarıyla sonuca gitmektir. topu kaybettiklerinde “6 saniye kuralını devreye sokan “tiki-taka”cılar şok presle 6 saniye içinde topu kapıp tekrar pozisyon üretmeyi hedeflerler.
luis van gaal, rijkaard ve del bosque’nin de büyük başarıyla uyguladığı bu sistem, kulüp ve milli takım bzaında birçok kupa getirdi. günümüzdeki en büyük temsilcisi ise şüphesiz manchester city’nin teknik direktörü pep guardiola’dır.
total futbol
general lakaplı rinus michels’in mucidi olduğu bu sistemde teori, top kendi takımında iken sahayı olabildiğince genişletmek ve top rakip takımdayken alanı olabildiğince daraltmaktı. bu da sahanın her yerinde yoğun pres yapmayı olmazsa olmaz kılıyordu. topa sahipken 4-3-3 sisteminde sahada yer alsalar da topu kaybettikleri an hiçbir matematiğe bağlı kalmadan, ofsayt taktiğini de kullanarak rakibe ölümcül yapıyorlardı.
özellikle 1974 dünya kupası’nda bu sistemin maksimum noktasına ulaşıldı. sistem öyle bir hâl almıştı ki kaybedilen her top sonrası bir anda 6-7 oyuncu bir oyuncunun üzerine koşup, rakip oyuncunun paniklemesine ve uzun top oynayıp ofsayta kalmalarına sebep veriyordu. günümüzde bu çılgın formatı deneyen kulüp bulunmuyor.
aykut kocaman taktiği
magician'ın özel isteği üzerine eklemek istediğim türkiyede en çok kullanılan taktiklerden biri.
ilk golü atıyorsun baba hemen forvetleri çıkartıp bir stoper bir defansif orta saha alıyorsun ve maç bitene kadar gol yememeye çalışıyorsun.
edit: ekleme
(via: burak özgül)
yakın dönemin en iyi ama en az kullanılan taktiklerinden biridir. çünkü “gegenpresing”e uygun oyuncular bulmak ve haftalarca bu sistemi uygulamak oldukça zordur. klopp’un kusursuz uyguladığı bu sistem, borussia dortmund ve liverpool ile en üst noktasına ulaştı.
“en iyi defans hücumdur” diyenlerin taktiği olan “gegenpressing”de amaç; top rakibin yarı sahasındayken 5-6 oyuncuyla korkunç bir pres yapıp adam adama ve alan markajıyla topu oraya hapsetmek ve kazanmaktır. gereksiz paslardan kaçınılan bu sistemde, direkt futbol ön plandadır. forvette “false nine( orta sahaya yardım eden ancak gol de atan) ” tarzında bir oyuncunun olmazsa olmaz olduğu formattır.
park the bus
yalnızca forvet oyuncusunun orta sahada bulunduğu, kaleci dahil 10 oyuncunun ceza sahası etrafında kümelendiği asıl amacın 1 gol dahi yememenin olduğu bir sistemdir. bu sistem genelde skora göre şekillense de bazı küçük takımlar bunu maç başından itibaren uygulamaya koyuluyor.
en sıkıcı taktik olarak bilinen “parkir bus”ın en önemli temsilcisi jose mourinho’dur. chelsea’nin başındayken özellikle büyük maçlarda ceza sahasına tabiri caizse otobüs çeken portekizli çalıştırıcı, eleştirilere maruz kalsa da birçok başarı kazandı.
joga bonito
portekizce’de “güzel oyun” anlamına gelen bu oyun tarzı bir slagon haline de geldi. brezilya’nın kumsallarında ayaklarını güçlendiren, futsalla dar alanda becerilerini arttıran brezilyalılar, futbola ayrı bir güzellik kattılar. göze hoş gelen ve taraflı tarafsız herkesin heyecanla izlediği tek sistem olabilir.
jogo bonita’da amaç; çapraz koşularla rakibi kandırıp, bilek hareketleriyle adeta dans ederek oyuncu eksiltmektir. 1958 dünya kupası’nda kazanılan şampiyonluk ve yakın dönemde ronaldinho, ronaldo, rivaldo, roberto carlos’un da başını çektiği bu oyun sistemi herkesi adeta hipnotize etmişti.
body crash football
sayıların değil kasların, taktiklerin değil vücut kondisyonunun değerli olduğu sistemdir. elbette ki yerleşmiş taktiklerle sahaya çıkılsa da oyun içinde tamamen futbolcu fiziğinin ön plana çıktığı oyun tarzıdır.
duran topların altın değeri taşıdığı bu oyun tarzı, danimarka, isveç, norveç gibi fizik gücü yüksek olan iskandinav ülkelerinde sistemin ana dayanağı haline geldi.
catenaccio
inter ve arjantinli teknik direktör helenio herrera’nın, verrou ve “wm” taktiklerinden esinlendiği tarihin ilk “en katı defansif” oyun sistemidir. göze hoş gelmeyen, oynamaktan çok oynatmamaya yönelik bu sistemle inter ve italyanlar birçok başarı yakaladı.5-3-2 sistemine dayalı bu formatta; 1 ve 2’nci bölge kalabalık tutulup her türlü ofansif tehdit savrulmaya çalışılır. iki stoperin arasında bir süpürücünün, iki bekin biraz daha iç tarafında bulunan orta saha oyuncularının 25-30 metrelik alanda boşluk bırakmadığı katı defans taktiğidir. tek hücum planı kontralar olan bu sistem, 1960’lı yıllarda futbola damgasını vurmuştu.
kick and rush
futbol taktikleri arasında “vur ve koş” anlamına gelen bu tarz, sayılara bağlı kalmadan oynanan bir sistemdir. yakalarında düğme yerine bağcıklarla bağlanan formaları, çamurdan kahverengiye dönmüş futbol ayakkabıları ve birbirinden karizma hakemlerin düdük çaldığı ingiltere’de gelişen bu taktik, günümüzde de hâlâ kullanılıyor.
genelde bir bek ya da kanat oyuncusunun çapraza attığı paslar sonrasında, ters kanatta bulunan oyuncunun patlama gücü ve hızını birleştirerek topla etkili olduğu oyun sistemidir. daha çok çapraz toplara dayalı bu sistemde, ortadan uzun paslarla da defans bloğunun aşılması hedeflenir. diagonal paslarla rakibin dengesinin her zaman bozulduğunu düşünürsek uzun yıllar daha “kick and rush” taktiğini göreceğimizi söyleyebiliriz.
tiki-taka
rinus michels’in öğrencisi olduğu cruyff, total futbolun değişik bir versiyonu olarak “tiki-taka”yı icat etti. ajax ve barcelona’da denediği bu sistem yıllarca beğeniyle takip edildi. 4-3-3 sistemini baz alan tiki-taka modeli olabildiğince pas yapmaya dayalıdır. dakikalarca sabırla pas yapan takımda amaç; karşı tarafı topla beraber koşturup yormak ve dalgınlıklarından yararlanıp ara paslarıyla sonuca gitmektir. topu kaybettiklerinde “6 saniye kuralını devreye sokan “tiki-taka”cılar şok presle 6 saniye içinde topu kapıp tekrar pozisyon üretmeyi hedeflerler.
luis van gaal, rijkaard ve del bosque’nin de büyük başarıyla uyguladığı bu sistem, kulüp ve milli takım bzaında birçok kupa getirdi. günümüzdeki en büyük temsilcisi ise şüphesiz manchester city’nin teknik direktörü pep guardiola’dır.
total futbol
general lakaplı rinus michels’in mucidi olduğu bu sistemde teori, top kendi takımında iken sahayı olabildiğince genişletmek ve top rakip takımdayken alanı olabildiğince daraltmaktı. bu da sahanın her yerinde yoğun pres yapmayı olmazsa olmaz kılıyordu. topa sahipken 4-3-3 sisteminde sahada yer alsalar da topu kaybettikleri an hiçbir matematiğe bağlı kalmadan, ofsayt taktiğini de kullanarak rakibe ölümcül yapıyorlardı.
özellikle 1974 dünya kupası’nda bu sistemin maksimum noktasına ulaşıldı. sistem öyle bir hâl almıştı ki kaybedilen her top sonrası bir anda 6-7 oyuncu bir oyuncunun üzerine koşup, rakip oyuncunun paniklemesine ve uzun top oynayıp ofsayta kalmalarına sebep veriyordu. günümüzde bu çılgın formatı deneyen kulüp bulunmuyor.
aykut kocaman taktiği
magician'ın özel isteği üzerine eklemek istediğim türkiyede en çok kullanılan taktiklerden biri.
ilk golü atıyorsun baba hemen forvetleri çıkartıp bir stoper bir defansif orta saha alıyorsun ve maç bitene kadar gol yememeye çalışıyorsun.
edit: ekleme
(via: burak özgül)