35
büyük istanbul depreminin demonstrasyonu şeklinde cereyan eden doğa olayı. görevli bulunduğu fabrikanın önünde oluşan yarığa düşen 1 gece bekçisi vatandaşımızın hayatını kaybetmesine sebep olmuştur. resmi verilere göre 18372 vatandaşımızın ise hırsızlık, arsızlık ve tedbirsizlik gibi haklı gerekçelerle hayatları ellerinden alınmıştır. yine aynı haklı gerekçeler geride 50 bine yakın fiziki yaralının yanı sıra ruhen yaralı üç şehir dolusu insan bırakmıştır. her ülkeden gelen yardımlar ve deprem vergisi adı altında yapılan kesintiler sonrası 2001'de yaşanan ekonomik krizinin aslında 2 yıl kadar gecikmesine sebep oluşu ise yıllar sonra ortaya çıkabilen tarafsız analizler vesilesi ile öğrenebildiğimiz bir detay olmuştur.
o günden günümüze doğru gelirsek tabi ki bu millet ve devlet bu felaketten gereken dersleri fazla fazla çıkarmıştır. 7.4 yetmedi mi gibi son derece yerinde bir soru ile depremde sevdiklerini ve ruh sağlıklarını yitirenlere hesabını sormuş, geçici olarak hayatımıza girmesine rağmen katlanarak toplanmaya devam eden deprem vergilerini itibardan tasarruf olmaz diyerek çar çur etmiş, deprem sonrasındaki yaşamı da düşünerek memleketteki tüm deprem toplanma alanlarına alışveriş merkezleri dikmiş, kentsel değişim adı altında halk argosunda çantacı denilen açgözlü şark kurnazlarının kısa yoldan servete ulaşmasını sağlamıştır.
1999 depreminde kırılan körfez segmentini bir kenara bırakırsak istanbul'un altından geçen beş tane fay hattı var. daha doğrusu meşhur kuzey anadolu fay hattının beş segmenti bulunuyor. her ne kadar tarihsel verilere göre istatistik tutmak içinde hata payı barındırsa da bunların 4 tanesi tarihsel olarak deprem üretme periyotlarının doldurmuş durumdalar. buna ek olarak 1930 erzincan depreminden bu yana kuzey anadolu fay hattı üzerinde yaşanan bir deprem fırtınasının batıya doğru ilettiği enerji de istanbul'un altına kadar gelip dayanmış durumda. değil üç yıl beş yıl sonra, üşenmeden okuyorsanız siz bu entryi okumayı bitirene kadar dahi bir büyük istanbul depremi'nin yaşanması süpriz değil.
peki istanbul ve türkiye bu büyük depreme hazır mı, elhamdülillah...
güzel istanbul, içinde bir türlü sığamayıp kazıp beton dökmekten bıkmadığımız istanbul bu faciaya hazırdır. tek kat bina temeli üzerine çıkılmış kondu apartmanlarıyla, daha uçak inmeden çöken havalimanı pistiyle, aynı teknikle doldurulmuş sahilleriyle, dış kaplaması ve manzarasına milyon lira sayılan ekonomik ömrünü tamamlamış deniz kumundan villalarıyla, deprem sonrası vatandaşlar sıkılmasın diye avmlerle donatılmış toplanma alanlarıyla, normal günde bile aksayan ulaşım altyapısıyla, sırf sosyal ve siyasi konularda laf ediyor diye mühendis odalarından alınıp paragöz taşeronların insafına bırakılan inşaat sektörünün durmadan diktiği binalarla gayet de hazırdır.
nüfusunun %30'unu bu saatli bombanın üzerine yığmaya devam eden, hemen her sektörünün merkezini ve üretim kapasitesinin yarıdan fazlasını yine burada tutmaya devam eden, pohpohlama dışında her yorum ve kritiği "hain dış güç" diyerek savuşturan türkiye'miz de fazlasıyla hazırdır bu felakete karşı.
19 sene önce bugün yaşanan deprem yaklaşık 2 milyon nüfusun yaşadığı bir alanı doğrudan etkilemişti. bu bölgelerde o zamanki istatistiklere göre kilometrekare başına düşen nüfus 600 kişi civarında hesaplanıyordu. yine resmi rakamlara göre enkaz altında kalıp ölen vatandaş sayısı 18372 olmuştu. istanbul o depremden, deprem dalgalarının kesişip yansıdığı yerde bulunan avcılar haricinde hasar almadan kurtulmuştu. yanıbaşındaki felakete her anlamıyla yardıma koşabilmiş, yurt dışından gelen yardımların da iletilebilmesine imkan vermişti.
istanbul'un 2017 yılındaki tahmini(!) nüfusu 15 milyon. bu tahmini nüfusun kilometrekare başına düşen sayısı ise 2900 civarında. her ne kadar 1999 sonrası düzenlenen tse yönetmelikleri ciddi iyileştirmelerde bulunsa da bu "tahmini" 15 milyon nüfusun ne kadarı 18 yaş altındaki binalarda oturmaktadır, bu 18 yaşın altındaki binaların ne kadar yönetmeliğe uygun yapılmıştır tam bir muamma... bunun yanında istanbul'un meşhur yedi tepesinin arasında kalan kısmının jeolojik durumu, hiç durmadan devam eden inşaat ve harfiyat faaliyetlerinin zemin karakteristiğinde yaptığı tahribat da göz önüne alınması gereken ve depremde bina sağlam kalsa bile yıkıma ve ölümlere sebep olabilecek kriterler.
ortalamanın biraz üstü bir yağışta bile istanbul içinde bir yerden bir yere gitmek ciddi sorun haline gelirken olası bir yıkımda ulaşımın nasıl sağlanabileceği, zaten nüfus orantısından dolayı yeterli sayıda olamayacak yardım ekiplerinin ihtiyaçlılara nereden nasıl ulaşabileceği, kurtulan yaralıların hangi hastaneye nasıl gideceğini, hele ki civarında şehirlerde 6-7 milyon nüfus bulunan 15 milyonluk istanbul'un elden nasıl doyurulacağı konularnı falan düşündükçe insanın içi daralıyor...
bir kez daha hayatını kaybedenlere rahmet, hayatı dışındaki herşeyini kaybetmiş olanlara sabır dilerim...
o günden günümüze doğru gelirsek tabi ki bu millet ve devlet bu felaketten gereken dersleri fazla fazla çıkarmıştır. 7.4 yetmedi mi gibi son derece yerinde bir soru ile depremde sevdiklerini ve ruh sağlıklarını yitirenlere hesabını sormuş, geçici olarak hayatımıza girmesine rağmen katlanarak toplanmaya devam eden deprem vergilerini itibardan tasarruf olmaz diyerek çar çur etmiş, deprem sonrasındaki yaşamı da düşünerek memleketteki tüm deprem toplanma alanlarına alışveriş merkezleri dikmiş, kentsel değişim adı altında halk argosunda çantacı denilen açgözlü şark kurnazlarının kısa yoldan servete ulaşmasını sağlamıştır.
1999 depreminde kırılan körfez segmentini bir kenara bırakırsak istanbul'un altından geçen beş tane fay hattı var. daha doğrusu meşhur kuzey anadolu fay hattının beş segmenti bulunuyor. her ne kadar tarihsel verilere göre istatistik tutmak içinde hata payı barındırsa da bunların 4 tanesi tarihsel olarak deprem üretme periyotlarının doldurmuş durumdalar. buna ek olarak 1930 erzincan depreminden bu yana kuzey anadolu fay hattı üzerinde yaşanan bir deprem fırtınasının batıya doğru ilettiği enerji de istanbul'un altına kadar gelip dayanmış durumda. değil üç yıl beş yıl sonra, üşenmeden okuyorsanız siz bu entryi okumayı bitirene kadar dahi bir büyük istanbul depremi'nin yaşanması süpriz değil.
peki istanbul ve türkiye bu büyük depreme hazır mı, elhamdülillah...
güzel istanbul, içinde bir türlü sığamayıp kazıp beton dökmekten bıkmadığımız istanbul bu faciaya hazırdır. tek kat bina temeli üzerine çıkılmış kondu apartmanlarıyla, daha uçak inmeden çöken havalimanı pistiyle, aynı teknikle doldurulmuş sahilleriyle, dış kaplaması ve manzarasına milyon lira sayılan ekonomik ömrünü tamamlamış deniz kumundan villalarıyla, deprem sonrası vatandaşlar sıkılmasın diye avmlerle donatılmış toplanma alanlarıyla, normal günde bile aksayan ulaşım altyapısıyla, sırf sosyal ve siyasi konularda laf ediyor diye mühendis odalarından alınıp paragöz taşeronların insafına bırakılan inşaat sektörünün durmadan diktiği binalarla gayet de hazırdır.
nüfusunun %30'unu bu saatli bombanın üzerine yığmaya devam eden, hemen her sektörünün merkezini ve üretim kapasitesinin yarıdan fazlasını yine burada tutmaya devam eden, pohpohlama dışında her yorum ve kritiği "hain dış güç" diyerek savuşturan türkiye'miz de fazlasıyla hazırdır bu felakete karşı.
19 sene önce bugün yaşanan deprem yaklaşık 2 milyon nüfusun yaşadığı bir alanı doğrudan etkilemişti. bu bölgelerde o zamanki istatistiklere göre kilometrekare başına düşen nüfus 600 kişi civarında hesaplanıyordu. yine resmi rakamlara göre enkaz altında kalıp ölen vatandaş sayısı 18372 olmuştu. istanbul o depremden, deprem dalgalarının kesişip yansıdığı yerde bulunan avcılar haricinde hasar almadan kurtulmuştu. yanıbaşındaki felakete her anlamıyla yardıma koşabilmiş, yurt dışından gelen yardımların da iletilebilmesine imkan vermişti.
istanbul'un 2017 yılındaki tahmini(!) nüfusu 15 milyon. bu tahmini nüfusun kilometrekare başına düşen sayısı ise 2900 civarında. her ne kadar 1999 sonrası düzenlenen tse yönetmelikleri ciddi iyileştirmelerde bulunsa da bu "tahmini" 15 milyon nüfusun ne kadarı 18 yaş altındaki binalarda oturmaktadır, bu 18 yaşın altındaki binaların ne kadar yönetmeliğe uygun yapılmıştır tam bir muamma... bunun yanında istanbul'un meşhur yedi tepesinin arasında kalan kısmının jeolojik durumu, hiç durmadan devam eden inşaat ve harfiyat faaliyetlerinin zemin karakteristiğinde yaptığı tahribat da göz önüne alınması gereken ve depremde bina sağlam kalsa bile yıkıma ve ölümlere sebep olabilecek kriterler.
ortalamanın biraz üstü bir yağışta bile istanbul içinde bir yerden bir yere gitmek ciddi sorun haline gelirken olası bir yıkımda ulaşımın nasıl sağlanabileceği, zaten nüfus orantısından dolayı yeterli sayıda olamayacak yardım ekiplerinin ihtiyaçlılara nereden nasıl ulaşabileceği, kurtulan yaralıların hangi hastaneye nasıl gideceğini, hele ki civarında şehirlerde 6-7 milyon nüfus bulunan 15 milyonluk istanbul'un elden nasıl doyurulacağı konularnı falan düşündükçe insanın içi daralıyor...
bir kez daha hayatını kaybedenlere rahmet, hayatı dışındaki herşeyini kaybetmiş olanlara sabır dilerim...