139
her şey bir nisan ayı saat sabah 8 sularında ankara aşti terminalinin giden yolcu peronunda sarı çizgilerle çerçevelenmiş ''sigarasız alan'' bölgesinde gri bulutlara bakıp sigara içerken başladı. *
gece 2'den beri terminaldeydim. işten yeni ayrılmıştım kişisel gelişimime az da olsa katkı yapar hevesiyle aldığım revit kursunu 4 gün sonunda derin buhran ve başarısızlıklar sonunda yarıda bırakıp memlekete dönüyordum.
meçhul kaynaklardan whatsapp'a gelen siyasi içerikli istihbaratlar biraz daha kafamı bulandırıyor , halk arenasına dönen telefonum anksiyetemi azdırıyordu.
gözüm bulutlarda 9 da gelecek olan otobüsü beklerken , önüme niğde'ye gidecek olan bir otobüs yanaştı. kafamda birden ''niğde neresi lan'' diye bir soru belirdi . arkasından ''niğde ilçe değil miydi? '' sorusu. 29 yaşında niğde diye bir yerin varlığından haberi olmayan ben utana sıkala telefondan google'a baktım . muavine yanaşıp otobüsün kaçta kalktığını sordum. 8.30'da kalktığını öğrenince hemen bir bilet alıp niğde yollarına düştüm. carpe diem ulan!
yolculuğun ortasında ''benim ne işim var lan burda niye gidiyorum niğde'ye'' sorularını sıkça kendime sordum tabi.
neyse efendim niğde'ye vardım , terminal'de bir bakkala gidip gezilecek yerleri sordum. ''valla pek gezilecek bi'yer yok '' dedi. bi otel tavsiye etti hemen rezervasyon yaptırıp otele yerleştim. biraz şehri gezdim, bakkala hak verdim doğrusu cidden şehirde bi'şey yok :( ditme adını verdikleri garip bir yemek yiyip otele geri döndüm.
--hikayemiz burada başlıyor !--
hemen laptopu çıkarıp fm 18'i açtım ve niğde belediyespor'un başına geçtim. başkası ne münasebet !
niğde'ye iade-i itibar borcumuz var.
şehir gibi takımda da pek bişey yoktu. 2.lig'de ve ''0'' transfer bütçeli play off hedefinde bir takım.
11 maç sonunda kucağımda laptopla uyuyakalmışım :(
sabah uyandığımda laptopumu yerde buldum . menteşesi kırılmış ama halen ''ben daha ölmedim '' der gibi çalışmaya devam ediyordu. bu sefer niğde sokaklarını bilgisayar tamircisi bulabilmek için arşınladım. bulabildiğim 4 tamirciden 3'ü ''menteşe kırığı'' teşhisi koydu. ''aaaa ciddi misin ya'' diyemedim tabi. niğde'ye bir borcumuz var. son gittiğim tamirci ''formatlayıp bakalım'' diyince laptopumu aldığım gibi otele gittim. çıkışımı yaptım.
iade-i itibar için gittiğim niğde'den ''sıçarım itibarınıza'' diyerek memlekete döndüm.
5 günlük teknik servisten dönen laptopumla niğde belediyespor kariyerime kaldığım yerden devam edip play off'lara katılamayınca kovuldum. normal hayatta işşiz kalıp oyunda da işşiz kalmak koyuyor insana tabi. kaydımı sildim ben de.
sabahları gençlik kollarında çalışıp akşamları uğur dündar'la halk arenası izleyen bir hayat kurguladım kendime. haziran'a kadar sürdü bu . sonrası malum.
niğde seçim sonuçları...... yok tamam tamam :)
gece 2'den beri terminaldeydim. işten yeni ayrılmıştım kişisel gelişimime az da olsa katkı yapar hevesiyle aldığım revit kursunu 4 gün sonunda derin buhran ve başarısızlıklar sonunda yarıda bırakıp memlekete dönüyordum.
meçhul kaynaklardan whatsapp'a gelen siyasi içerikli istihbaratlar biraz daha kafamı bulandırıyor , halk arenasına dönen telefonum anksiyetemi azdırıyordu.
gözüm bulutlarda 9 da gelecek olan otobüsü beklerken , önüme niğde'ye gidecek olan bir otobüs yanaştı. kafamda birden ''niğde neresi lan'' diye bir soru belirdi . arkasından ''niğde ilçe değil miydi? '' sorusu. 29 yaşında niğde diye bir yerin varlığından haberi olmayan ben utana sıkala telefondan google'a baktım . muavine yanaşıp otobüsün kaçta kalktığını sordum. 8.30'da kalktığını öğrenince hemen bir bilet alıp niğde yollarına düştüm. carpe diem ulan!
yolculuğun ortasında ''benim ne işim var lan burda niye gidiyorum niğde'ye'' sorularını sıkça kendime sordum tabi.
neyse efendim niğde'ye vardım , terminal'de bir bakkala gidip gezilecek yerleri sordum. ''valla pek gezilecek bi'yer yok '' dedi. bi otel tavsiye etti hemen rezervasyon yaptırıp otele yerleştim. biraz şehri gezdim, bakkala hak verdim doğrusu cidden şehirde bi'şey yok :( ditme adını verdikleri garip bir yemek yiyip otele geri döndüm.
--hikayemiz burada başlıyor !--
hemen laptopu çıkarıp fm 18'i açtım ve niğde belediyespor'un başına geçtim. başkası ne münasebet !
niğde'ye iade-i itibar borcumuz var.
şehir gibi takımda da pek bişey yoktu. 2.lig'de ve ''0'' transfer bütçeli play off hedefinde bir takım.
11 maç sonunda kucağımda laptopla uyuyakalmışım :(
sabah uyandığımda laptopumu yerde buldum . menteşesi kırılmış ama halen ''ben daha ölmedim '' der gibi çalışmaya devam ediyordu. bu sefer niğde sokaklarını bilgisayar tamircisi bulabilmek için arşınladım. bulabildiğim 4 tamirciden 3'ü ''menteşe kırığı'' teşhisi koydu. ''aaaa ciddi misin ya'' diyemedim tabi. niğde'ye bir borcumuz var. son gittiğim tamirci ''formatlayıp bakalım'' diyince laptopumu aldığım gibi otele gittim. çıkışımı yaptım.
iade-i itibar için gittiğim niğde'den ''sıçarım itibarınıza'' diyerek memlekete döndüm.
5 günlük teknik servisten dönen laptopumla niğde belediyespor kariyerime kaldığım yerden devam edip play off'lara katılamayınca kovuldum. normal hayatta işşiz kalıp oyunda da işşiz kalmak koyuyor insana tabi. kaydımı sildim ben de.
sabahları gençlik kollarında çalışıp akşamları uğur dündar'la halk arenası izleyen bir hayat kurguladım kendime. haziran'a kadar sürdü bu . sonrası malum.
niğde seçim sonuçları...... yok tamam tamam :)