22
daha önce başka başlıklarda sponsoluklarla ilgili bir kaç şey yazdım. kulübe sponsorluk çekmedeki sorunların benzerlerinin galatasaraylı iş adamları ile de yaşıyoruz muhtemelen. parayı ver gerisine karışma zihniyeti ile babamızın oğlunu bile kulübe sponsor olmaya ikna edemeyiz. sponsorluk karşılıklı kazan kazan durumu varsa olur. biz sadece kazanan taraf olup sponsora hiç bir şey vaadetmiyoruz. gel bize para ver, eee sonra? sonrası yok işte. parayı aldık, adını da sağa sola bir yere yazdık bitti gitti işte. sponsorluk işleri böyle olmaz.
benim şirketim var diyelim adı da; tribunde usuyen adam a.ş. ülkenin önde gelen markalarından biriyim, hasta da galatasaraylıyım. aklımdan geçiriyorum yahu şu basketbol şubesine isimimi vereyim hem galatasaray kazansın hem de benim şirketim. parayı verene kadar ağam paşam, parayı verdikten sonra bir telefon eden bile yok. üstüne kulüp içerisinde yaşanan sıkıntılarda 'galatasaray tribunde usuyen adam takımında kriz' diye başlılar çıkıyor gazetelerde. iş bilmez yöneticiler nedeniyle benim şirketin de adı bok yoluna gidiyor. o kadar alın teri verip kurduğum, ismini duyurduğum marka değeri bir anda zarar gördü.
soruyorum size; böyle bir ortamda siz sponsor olur musun? onca çaba ile kurduğunuz, altında bir çok insana ekmek kapısı olan şirkertinizi, markanızı tehlikeye atar mısınız? eğer ticari zekanız ortalama ise atmazsınız. bu değişebilir mi? tabi ki değişir. ancak büyük bir çaba gerekir bunun için. yeni yönetimin artık işleri böyle yürümeyeceğini iyi anlatması ve ikna etmesi gerekir insanları. şu an basketbol takımımıza transfer yaparken bile eski transferlerden kaynaklı kötü repütasyonunun cemeresini çekiyor. geçmişten gelen maddi, manevi kötü bir tanınırlık sağladık maalesef.
bu noktada yönetim kendini iyi ifade ederek, sponsor olmaya gönüllü markalara kendilerini önemli hissedeceklerinin garantisini vererek galatasaraylı iş adamlarını kulübe katkı vermeleri için ikna edebilir. örneğin; garenta ile sponsorluğumuz bitti. pegasus ile anlaşma yapılıp, oyuncuları reklamlarında kullandırarak, çeşitli etkinliklerde oyuncularımızın katılımını garanti ederek çeşitli iş ortaklıkları yapılabilir. maç önlerinde statta çeşitli organizasyonlar yapılarak stada gelen 40 bin küsür insana reklam yapmaları sağlanabilir. bunlar sadece 5 dakikada aklıma gelenler. tonla daha detaylı ve güzel organizasyon yapılabilir.
uzun lafın kısası; galatasaraylı iş adamları ya da zenginler artık ne derseniz, kulübe katkı vermeleri için galatasaraylı olmaları yeterli değil. kendi markalarının da kulüp ile omuz omuz yüyüyeceğini bilmeli ve hissetmeli. o zaman eminim bir çok marka kulübümüze destek olacaktır. unutulmasın galatasaray markası atatürk ile birlikte dünyada bilinirliği en yüksek markadır. her aklı başında ticaret adamı bu gücü kullanmak ister.
benim şirketim var diyelim adı da; tribunde usuyen adam a.ş. ülkenin önde gelen markalarından biriyim, hasta da galatasaraylıyım. aklımdan geçiriyorum yahu şu basketbol şubesine isimimi vereyim hem galatasaray kazansın hem de benim şirketim. parayı verene kadar ağam paşam, parayı verdikten sonra bir telefon eden bile yok. üstüne kulüp içerisinde yaşanan sıkıntılarda 'galatasaray tribunde usuyen adam takımında kriz' diye başlılar çıkıyor gazetelerde. iş bilmez yöneticiler nedeniyle benim şirketin de adı bok yoluna gidiyor. o kadar alın teri verip kurduğum, ismini duyurduğum marka değeri bir anda zarar gördü.
soruyorum size; böyle bir ortamda siz sponsor olur musun? onca çaba ile kurduğunuz, altında bir çok insana ekmek kapısı olan şirkertinizi, markanızı tehlikeye atar mısınız? eğer ticari zekanız ortalama ise atmazsınız. bu değişebilir mi? tabi ki değişir. ancak büyük bir çaba gerekir bunun için. yeni yönetimin artık işleri böyle yürümeyeceğini iyi anlatması ve ikna etmesi gerekir insanları. şu an basketbol takımımıza transfer yaparken bile eski transferlerden kaynaklı kötü repütasyonunun cemeresini çekiyor. geçmişten gelen maddi, manevi kötü bir tanınırlık sağladık maalesef.
bu noktada yönetim kendini iyi ifade ederek, sponsor olmaya gönüllü markalara kendilerini önemli hissedeceklerinin garantisini vererek galatasaraylı iş adamlarını kulübe katkı vermeleri için ikna edebilir. örneğin; garenta ile sponsorluğumuz bitti. pegasus ile anlaşma yapılıp, oyuncuları reklamlarında kullandırarak, çeşitli etkinliklerde oyuncularımızın katılımını garanti ederek çeşitli iş ortaklıkları yapılabilir. maç önlerinde statta çeşitli organizasyonlar yapılarak stada gelen 40 bin küsür insana reklam yapmaları sağlanabilir. bunlar sadece 5 dakikada aklıma gelenler. tonla daha detaylı ve güzel organizasyon yapılabilir.
uzun lafın kısası; galatasaraylı iş adamları ya da zenginler artık ne derseniz, kulübe katkı vermeleri için galatasaraylı olmaları yeterli değil. kendi markalarının da kulüp ile omuz omuz yüyüyeceğini bilmeli ve hissetmeli. o zaman eminim bir çok marka kulübümüze destek olacaktır. unutulmasın galatasaray markası atatürk ile birlikte dünyada bilinirliği en yüksek markadır. her aklı başında ticaret adamı bu gücü kullanmak ister.