221
bu maçla ilgili son entry'mi girip kenara çekiliyorum. (ulan arda "keneraya çekiliyorum" nedir yahu durup dururken aklıma geldi)
özellikle yaşları genç arkadaşlar... sakin olun bakın rahat olun demiyorum sakin olun.
bolca tekrar edilen biz buradan maç vermeyiz kısmına gelmeden bunun nedenini açıklayayım.
öncelikle biz çıktığımız büyük maçları, finalleri "rahat" olduğumuz için almıyoruz, aksine rahmetli mehmet ali birand'ın hazırladığı belgeselde kritik maçlar öncesi uyuyamayan futbolcular, odalarda yapılan toplantılar, nasıl gergin olduklarını anlatan oyuncu ve yönetici örnekleriyle dolu, o nedenle rahat olmamak, stresli olmak gayet doğal. bizim kendimizden emin olduğumuz kısım şu, biz iyi oynarsak gerisi fasa fiso.
dikkat edin biz, yani galatasaray ne tinerci tayfası ne şikeci tayfası gibi "biz şöyle büyüğüz, biz en büyüğüz, biz öyle asiliz ki ohooo çok acayip" gibi kavramları kullanmayız, çünkü biz ne olduğumuzu bilir bunu konuşarak değil icraat ile gösteririz, daha ne ifadeyle biz sürüde ki alfa erkeğiyiz bunu o it kopuk tayfası da içten içe gayet iyi bilir ama bizim bu maçları vermeme nedenimiz bu da değil...
bakın ben size ve burayı okuyan it kopuk tayfasına sırrımızı açıklıyorum;
"galatasaray bir his takımıdır"
biz uefa kupasını alırken benim kafam bi dünyaydı, yanımda ki arkadaş kuru sulu ne varsa karışmıştı ama annem içeriye geçmiş yasin okuyor dua ediyordu işte o kadının temiz kalbindedir o his, ben oruçluyum o zamanlar gerçek alisamiyen'deyiz içeri girdim yanıma yarım ekmek almışım ama su yok, işin garibi su satan adamlarda ortada yok, kendi kendime söylenirken oruçlu olduğumu anlayıp tribünün diğer köşesinden parasını almadan tanımadığım insanlardan gelen su şişesinin içindedir o ruh, bir başka yıl derbi öncesi meşale sokakta arabalara salça olanlara "siz nasıl galatasaraylısınız" diye fırça çeken 50 yaşında ki amcanın ve "özür dilerim amca" diyenlerin terbiyesinde ve saygısında o ruh, sırtımızda ultraslan-uni polarları (tabi o zamanlar böyle değil ultraslan, alparslan dikmen hayatta ve malum kişiler dursun'un listesinden seçime girecek kadar profesyonel değil) antep ya da ankara deplasmanı, rakip takımın it kopuğu millete salça olmaya başlamışken uni-polarlılar olaya müdahale etmek için kalkınca ben yaşlarda ultraslan polarlı biri, uni polarlı birinin omzundan tutup "dur kardeş senin geleceğin var biz hallederiz" demesindedir o ruh...
farklı dünyadan, farklı hayatlardan ve farklı görüşte ki insanların bir halatı birlikte çektiği nadir yerlerden biridir galatasaray, bütünleştirici farklılıkları zenginliği yapabilen ender oluşumlardandır, o yüzden "din gibi mezhep gibidir"
bazen hatalar, kavgalar, zibildilikler, uçarılıklar vs olur ama o ruh bir şekilde yeniden çıkar meydana.
"galatasaray, renklerine aşık, birbirlerini seven futbolcuların takımıdır. galatasaray, feragat ve fedakârlıklarla çalışacak futbolcuların takımıdır. galatasaray; şımarıkları, kendini beğenmişleri ve yalnızca kendini düşünenleri sevmez. kısacası galatasaray, bir halatı hep birlikte çekenlerin, hep birlikte üzülüp, hep beraber sevinmesini bilenlerin takımıdır...
galatasaray, bir his takimidir...
"
maaşlar ödenemezken şampiyon olur, alisamiyen'in kalorifer dairesinde yapılan toplantılarla uefa kupası gelir, tam bitti derlerken çıkar son yumruğu vurur ve istediğini alır... bakmayın siz kafatasçı liseci (liseli değil bak) yavşaklara bu camia birbiri ile kavga eder tartışır ama en basitinden hayatı boyunca nefret ettiği bir oluşuma gönlünü kaptırmış futbolcuları sırf birilerine yaranmak için kulüpten ihraç edilmek istediğinde tüm baskılara rağmen bizim oraların tabiriyle "it'de olsa bizim itimiz bizden başkasına yedirmeyiz" diyerek hayır diyebilen insanlarla doludur bu camia..
galatasaray çalışmaya inanır, ama "tarla sürmez" şampiyonluğun eyüp sultan'da 100 kurban kestirmekle gelmeyeceğini bilir, galatasaray tevekkül'e inanır elinden geleni yapar gerisini inandığı allah'ına bırakır, galatasaray diline şerefi, efendiliği pelesenk etmekle şerefli ve efendi olunmadığını bilir, şerefli ve efendi davranır.
öyle cicili bicili laflar etmek değil amacım, demek istediğim şu ki "galatasaray bir ve beraber oldukça kaybetmez" taraftarı o formayı giyenlerin o formanın ne demek olduğunu idrak etmişlerse sonuna kadar mücadele edeceklerini bilir ve o yüzden finalleri alır bu renkler bu taraftar takımına yenildiğinde değil mücadele etmediğinde siktir çeker.
şimdi siz kimin ne yaptığını, ne dolap çevirdiğini, nerede oynadığımızı, kiminle oynadığımızı boş verin bir ve beraber olun florya'ya gidin, tivitirlardan feysboklardan oyunculara bunu hissettirin... gerisi gelir.
konsantrasyon !
özellikle yaşları genç arkadaşlar... sakin olun bakın rahat olun demiyorum sakin olun.
bolca tekrar edilen biz buradan maç vermeyiz kısmına gelmeden bunun nedenini açıklayayım.
öncelikle biz çıktığımız büyük maçları, finalleri "rahat" olduğumuz için almıyoruz, aksine rahmetli mehmet ali birand'ın hazırladığı belgeselde kritik maçlar öncesi uyuyamayan futbolcular, odalarda yapılan toplantılar, nasıl gergin olduklarını anlatan oyuncu ve yönetici örnekleriyle dolu, o nedenle rahat olmamak, stresli olmak gayet doğal. bizim kendimizden emin olduğumuz kısım şu, biz iyi oynarsak gerisi fasa fiso.
dikkat edin biz, yani galatasaray ne tinerci tayfası ne şikeci tayfası gibi "biz şöyle büyüğüz, biz en büyüğüz, biz öyle asiliz ki ohooo çok acayip" gibi kavramları kullanmayız, çünkü biz ne olduğumuzu bilir bunu konuşarak değil icraat ile gösteririz, daha ne ifadeyle biz sürüde ki alfa erkeğiyiz bunu o it kopuk tayfası da içten içe gayet iyi bilir ama bizim bu maçları vermeme nedenimiz bu da değil...
bakın ben size ve burayı okuyan it kopuk tayfasına sırrımızı açıklıyorum;
"galatasaray bir his takımıdır"
biz uefa kupasını alırken benim kafam bi dünyaydı, yanımda ki arkadaş kuru sulu ne varsa karışmıştı ama annem içeriye geçmiş yasin okuyor dua ediyordu işte o kadının temiz kalbindedir o his, ben oruçluyum o zamanlar gerçek alisamiyen'deyiz içeri girdim yanıma yarım ekmek almışım ama su yok, işin garibi su satan adamlarda ortada yok, kendi kendime söylenirken oruçlu olduğumu anlayıp tribünün diğer köşesinden parasını almadan tanımadığım insanlardan gelen su şişesinin içindedir o ruh, bir başka yıl derbi öncesi meşale sokakta arabalara salça olanlara "siz nasıl galatasaraylısınız" diye fırça çeken 50 yaşında ki amcanın ve "özür dilerim amca" diyenlerin terbiyesinde ve saygısında o ruh, sırtımızda ultraslan-uni polarları (tabi o zamanlar böyle değil ultraslan, alparslan dikmen hayatta ve malum kişiler dursun'un listesinden seçime girecek kadar profesyonel değil) antep ya da ankara deplasmanı, rakip takımın it kopuğu millete salça olmaya başlamışken uni-polarlılar olaya müdahale etmek için kalkınca ben yaşlarda ultraslan polarlı biri, uni polarlı birinin omzundan tutup "dur kardeş senin geleceğin var biz hallederiz" demesindedir o ruh...
farklı dünyadan, farklı hayatlardan ve farklı görüşte ki insanların bir halatı birlikte çektiği nadir yerlerden biridir galatasaray, bütünleştirici farklılıkları zenginliği yapabilen ender oluşumlardandır, o yüzden "din gibi mezhep gibidir"
bazen hatalar, kavgalar, zibildilikler, uçarılıklar vs olur ama o ruh bir şekilde yeniden çıkar meydana.
"galatasaray, renklerine aşık, birbirlerini seven futbolcuların takımıdır. galatasaray, feragat ve fedakârlıklarla çalışacak futbolcuların takımıdır. galatasaray; şımarıkları, kendini beğenmişleri ve yalnızca kendini düşünenleri sevmez. kısacası galatasaray, bir halatı hep birlikte çekenlerin, hep birlikte üzülüp, hep beraber sevinmesini bilenlerin takımıdır...
galatasaray, bir his takimidir...
"
maaşlar ödenemezken şampiyon olur, alisamiyen'in kalorifer dairesinde yapılan toplantılarla uefa kupası gelir, tam bitti derlerken çıkar son yumruğu vurur ve istediğini alır... bakmayın siz kafatasçı liseci (liseli değil bak) yavşaklara bu camia birbiri ile kavga eder tartışır ama en basitinden hayatı boyunca nefret ettiği bir oluşuma gönlünü kaptırmış futbolcuları sırf birilerine yaranmak için kulüpten ihraç edilmek istediğinde tüm baskılara rağmen bizim oraların tabiriyle "it'de olsa bizim itimiz bizden başkasına yedirmeyiz" diyerek hayır diyebilen insanlarla doludur bu camia..
galatasaray çalışmaya inanır, ama "tarla sürmez" şampiyonluğun eyüp sultan'da 100 kurban kestirmekle gelmeyeceğini bilir, galatasaray tevekkül'e inanır elinden geleni yapar gerisini inandığı allah'ına bırakır, galatasaray diline şerefi, efendiliği pelesenk etmekle şerefli ve efendi olunmadığını bilir, şerefli ve efendi davranır.
öyle cicili bicili laflar etmek değil amacım, demek istediğim şu ki "galatasaray bir ve beraber oldukça kaybetmez" taraftarı o formayı giyenlerin o formanın ne demek olduğunu idrak etmişlerse sonuna kadar mücadele edeceklerini bilir ve o yüzden finalleri alır bu renkler bu taraftar takımına yenildiğinde değil mücadele etmediğinde siktir çeker.
şimdi siz kimin ne yaptığını, ne dolap çevirdiğini, nerede oynadığımızı, kiminle oynadığımızı boş verin bir ve beraber olun florya'ya gidin, tivitirlardan feysboklardan oyunculara bunu hissettirin... gerisi gelir.
konsantrasyon !