103
ilginç işler dönüyor bu oyunda. oynadığı takıma alışmış bir futbolcu yeteneğinin üstünde performans gösterebiliyor mesela. veya üst düzey oyuncular birbirleriyle uyumsuz hale gelip takımı rezil edebiliyorlar. hikaye şöyle;
sezona her seride olduğu gibi ingiltere championship'te başladım. ortalama bir kadrosu olan sheffield wednesday'i gözüme kestirdim.
takıma kanat transferi gerekti. garry rodrigues tarzında bir kanat oyuncusu aradım. uzun taramaların sonunda bundesliga takımı hannover 96'nın satılığa çıkardığı felix klaus isimli bir arkadaş gözüme çarptı. hız 18, hızlanma 15, pas 10, orta yapma 11, çalışkanlık 11. kısacası teknik olarak vasat ama fiziksel olarak çok iyi bir futbolcu. fazla düşünmeden 2 milyon euro civarına transfer ettim kendisini. adam 20 gol 16 asistle bitirdi sezonu. championship'te yılın oyuncusu seçildi. tek sezonda kulübün simge isimlerine girdi.
şu an premier lig'deyiz. başkan sezon başında 40 milyon euro transfer bütçesini masaya koydu. ben de gereğini yapıp takımın bir çok bölgesini güçlendirdim. alt ligdeki çoğu oyuncum premier lig için yetersiz olduğu için büyük bir sadakatsizlikle karşılaştılar. *
felix'in de rakipleri kendisi kadar hızlı ve ondan çok daha teknikti. premier lig'de zayıf tekniğiyle bir sabri'ye dönüşmesi içten bile değildi. bunun farkında olmama rağmen geçen sezonun ve taraftarların hatrına kendisini kadroda tuttum. hatta onun bölgesine ciddi bir transfer de yapmadım. parayı orta sahanın ortasına ve forvet hattına harcadım.
sonuç ne mi oldu? ligin 7. haftası geride kaldı ve tüm takım tam anlamıyla nal topladı. felix klaus hariç. adam 4-2 yenildiğimiz maçta 2 asist yapıp maçın adamı oluyor. 3-2 kaybediyoruz felix 1 gol 1 asistle yardırıyor. değişik taktikler deniyorum. felix'i sağ içe, sol içe, sağ kanada, sol kanada koyuyorum o yine topu alıp otobana çeviriyor. ilginç adam vesselam. *
orta sahanın ortasına döktüğüm paralara yanayım. bu yavşaklardan hangisini yan yana oynatsam taktik ekranda uyarı çıkıyor ''bu ikisi saha içinde hiç anlaşamıyor'' diye. ulan takımla daha 3.maça çıkarken birbirinizle bu kadar uyumsuz olmayı nasıl başardınız lan. ''artık premier lig takımı olduk. sana burda yer yok'' diye kovduğum kieran lee ne olur geri gel kardeşim benim. satmaya çalıştığım için kanlı-bıçaklı hale geldiğim gary hooper. ulan iki maçın birini sakat geçirmiştin ama çıktığın her maçın hakkını vermiştin be kardeşim. bırakma benı bu stipe perica denen zalımın eline. arıza çıkar, feshettir şu kiralık anlaşmanı :(
biliyorum ihanet ettim size. mutlu gecekondumuzu yıkıp apartman yaptım. ay yapım dizilerindeki gibi sattım sizi. ama büyük bir hayat dersi çıkardım. dönün gelin tülaylar ne olur. son bir şans verin bırakmayın beni bu yamyamların eline. hep birlikte son bir görev :(
sezona her seride olduğu gibi ingiltere championship'te başladım. ortalama bir kadrosu olan sheffield wednesday'i gözüme kestirdim.
takıma kanat transferi gerekti. garry rodrigues tarzında bir kanat oyuncusu aradım. uzun taramaların sonunda bundesliga takımı hannover 96'nın satılığa çıkardığı felix klaus isimli bir arkadaş gözüme çarptı. hız 18, hızlanma 15, pas 10, orta yapma 11, çalışkanlık 11. kısacası teknik olarak vasat ama fiziksel olarak çok iyi bir futbolcu. fazla düşünmeden 2 milyon euro civarına transfer ettim kendisini. adam 20 gol 16 asistle bitirdi sezonu. championship'te yılın oyuncusu seçildi. tek sezonda kulübün simge isimlerine girdi.
şu an premier lig'deyiz. başkan sezon başında 40 milyon euro transfer bütçesini masaya koydu. ben de gereğini yapıp takımın bir çok bölgesini güçlendirdim. alt ligdeki çoğu oyuncum premier lig için yetersiz olduğu için büyük bir sadakatsizlikle karşılaştılar. *
felix'in de rakipleri kendisi kadar hızlı ve ondan çok daha teknikti. premier lig'de zayıf tekniğiyle bir sabri'ye dönüşmesi içten bile değildi. bunun farkında olmama rağmen geçen sezonun ve taraftarların hatrına kendisini kadroda tuttum. hatta onun bölgesine ciddi bir transfer de yapmadım. parayı orta sahanın ortasına ve forvet hattına harcadım.
sonuç ne mi oldu? ligin 7. haftası geride kaldı ve tüm takım tam anlamıyla nal topladı. felix klaus hariç. adam 4-2 yenildiğimiz maçta 2 asist yapıp maçın adamı oluyor. 3-2 kaybediyoruz felix 1 gol 1 asistle yardırıyor. değişik taktikler deniyorum. felix'i sağ içe, sol içe, sağ kanada, sol kanada koyuyorum o yine topu alıp otobana çeviriyor. ilginç adam vesselam. *
orta sahanın ortasına döktüğüm paralara yanayım. bu yavşaklardan hangisini yan yana oynatsam taktik ekranda uyarı çıkıyor ''bu ikisi saha içinde hiç anlaşamıyor'' diye. ulan takımla daha 3.maça çıkarken birbirinizle bu kadar uyumsuz olmayı nasıl başardınız lan. ''artık premier lig takımı olduk. sana burda yer yok'' diye kovduğum kieran lee ne olur geri gel kardeşim benim. satmaya çalıştığım için kanlı-bıçaklı hale geldiğim gary hooper. ulan iki maçın birini sakat geçirmiştin ama çıktığın her maçın hakkını vermiştin be kardeşim. bırakma benı bu stipe perica denen zalımın eline. arıza çıkar, feshettir şu kiralık anlaşmanı :(
biliyorum ihanet ettim size. mutlu gecekondumuzu yıkıp apartman yaptım. ay yapım dizilerindeki gibi sattım sizi. ama büyük bir hayat dersi çıkardım. dönün gelin tülaylar ne olur. son bir şans verin bırakmayın beni bu yamyamların eline. hep birlikte son bir görev :(