320
ultras/movement'in maç onbiri:
1- lig birincisi ile sonuncusunun karşılaştığı ve ne zirve takipçilerinin liderin kaybetmesi adına ümitlendiği ne de küme düşmeme mücadelesi verenlerin dipteki takımla farkı kapatma korkusu yaşadıkları pek sıradan bir maçı "sıradışı" hale getirmişti karabükspor başkanının hafta içi yaptığı açıklamalar. maddi sıkıntılar sebebiyle krize giren ve ligin devre arasında kadrosundaki bir çok futbolcuyu serbest bırakan, maçlara gençlerden ağırlıklı bir oyuncu kadrosu ile çıkan takıma ne hikmetse "bazı iş adamları" çıkmış "prim?!" vermiş ve karabükspor takımı galatasaray maçını kendilerine çıkış maçı olarak belirleyip, hedeflerini 3 puan olarak koymuşlar... bugüne kadar alt sıralardaki rakipleriyle oynadıkları ve bir bakıma 6 puanlık maç diyebileceğimiz karşılaşmalarda ortalarda gözükmeyen "memleketsever" iş adamları, ne hikmetse ligin en güçlü takımını yenmesi için "hemşolarına" prim vermeyi akıl erdirmişler... ev sahibi kulübün başkanı yaptığı açıklamalarla belki kendi takımını daha da hırslandırmak istedi de, motive olan galatasaray takımıydı. ilk atakta gol bulup, dakikalar 20 olduğunda skorun 3-0 olmasına aldırmadan akın akın saldırdı sarı-kırmızılı futbolcular genç çağlar'ın kalesine ve soyunma odasına giderken tabelada 6-0 yazıyordu. dönüşte de aynı hırsla başladı fatih terim'in talebeleri ve maçta "asist hatriği" yapan feghouli ile bir gol de buldu ama tartışmalı bir ofsayt kararı ile farkın açılması yan hakem tarafından önlendi. kupa golcüsü olarak nam salan sinan gümüş, oyuna girdikten sonra ilk topla buluşmasında ligde de ilk golünü atarak maçın skorunu belirlemiş oldu... kardemir karabükspor başkanına "naçizane" bir tavsiyede bulunalım, "gizemli" iş adamlarının galibiyet halinde vermeyi planladıkları primleri yine o kişilerden istesin de yıllarca maaşlarından karabükspor için her ay 20 liraya yakın para kesilen maden işçilerine dağıtsın, belki bir nebze vefa borçlarını öderler...
2- karşılaşma öncesi afrin'deki zeytin dalı harekatında şehit olan askerlerimiz için bir dakikalık saygı duruşu yapılmıştı ve daha 30 saniye dolmadan "şehitler ölmez vatan bölünmez" tezahüratları yükselmeye başladı tribünlerden. sloganlar anlamlı ve manidar da, keşke bir dakikalığına dahi bizim için hayatını feda eden şehitlerimizin manevi huzurlarında saygıyla başımızı eğip, içimizden fatiha okuyabilseydik, sonra bağırırdık "şehitler ölmez vatan bölünmez" diye ki maç başlayınca da bağırıldı, çok da yerinde ve etkili oldu. hatta maçın son dakikalarına doğru da karabükspor taraftarları ile galatasaray taraftarları hep beraber vatan sevgisini vurgulayan tezahüratlar yaptı... güzel ülkemizin birlik ve beraberliğini göstermesi manasında çok güzel görüntülerdi...
3- fatih terim bursa'ya 5 atan takımdan linnes'in yerine mariano'yu kadroya katarak çıkmıştı karabükspor deplasmanına... disiplinli ve görev adamı linnes mi yoksa teknik ve becerikli mariano mu? hoca için "aşağı tükürsem sakal yukarı tükürsem bıyık" misali bir tercih olacaktır, kazanılan maçlar sonrası sahaya sürdüğü oyuncu konusunda fatih terim takdir alacak, kaybedilen maçlarda "keşke öbürü" oynasaydı denilecek. cumartesi gecesi brezilyalı oyuncu hocasının yüzünü güldürdü, savunmada onu zorlayacak rakibi olmayınca çokça sevdiği "hucum" işini yaptı, ki garry rodriguez'e attığı uzun mesafeli pasa şapka çıkartmak lazım, iki asistle maçın iyileri arasında yer aldı...
4- rakip etkisiz olunca serdar ve maicon ikilisine pek iş düşmedi de sağ bekteki arkadaşı mariano gibi sol taraftaki nagatomo da maçı iki asistle tamamladı. rakip oyuncunun kendi kalesine attığı goldeki orta istatistik dilinde asist olarak adlandırılıyor mu bilmem de o harika orta gol olmasaydı yazık olurdu, ben onu bilirim... 18. dakikada aynı ortayı bir kez daha yaptı, bu kez de feghouli'nin savunmanın ayarını bozmasıyla gomis farkı üçe çıkarıverdi. yuto nagatomo'nun takıma bu kadar kısa sürede alışıp, galatasaray'ı sahiplendiğini gördükçe sezon sonunda inter'e tekrar geri döneceğini düşünmek içimi burkuyor. transferi için o kadar uğraş verilen asamoah gelseydi bu kadar verimli olamazdı. nagatomo'nun milano şehrini ve inter'i çok sevdiğini biliyoruz, umarım sene sonunda ne yapılıp edilip ikna edilir de "karakterli" ve iş ahlakına sahip bir topçumuz da uzun süreli kadromuzda yer alır...
5- fatih terim'in "sihirli değneğini" dokundurduğu oyunculardan biri younes belhanda. faslı oyuncu karabükspor karşısında yine takımı başarıyla yönlendirdi, belki asistleriyle ön plana çıkmadı ama sahada en fazla topla buluşup, rakip oyuncuları çalımlarıyla eksilterek ileri uç adamlarına rahat pozisyonlar yarattı. her şey iyi güzel de, "neden kaleye şut atmazsın be adam?" diye de sormadan duramıyoruz. daha önceki maç yazılarımızda da belirttik, belhanda şut atmaktan çekiniyor, hatta ısrarla şut atmıyor... feghouli'nin gomis'e attırdığı galatasaray'ın dördüncü golünde ceza sahası önünde rahat pozisyonda kaleyi görebilecekken, şutu düşünmeyip arkadaşına ara pas vermişti, faydalı bir hareketti ama orada kaleyi yoklasaydı da kimse ses etmezdi... ilk yarıda ceza sahası içinde topal buluştu ve şut attı ama top az farkla auta gitti, olabilir... serbest vuruşları ve kornerleri kullanan, topla rahatça "haşır-neşir" olabilen bir oyuncu yeri geldiğinde de şu atabilmeli... ilkokulda hecelerken öğretiler ya "koş ali koş", sen de "vur belhanda vur"
6- garry rodriguez fırtınası karabük'te de esmeye devam etti. cumartesi gecesi belki asist yapma işini beklere bıraktı da sol kanatta yine takımı hucuma sürükleyen oyuncu oldu. garry rodriguez'i izlerken aklıma bruma geliyor ve şunu fark ediyorum, elbette her oyuncu gol atmak ister, futbolun meyvesini tatmak ister, bu çok doğal ama garry öncelikle gomis'e gol attırıp, asisti düşünürken, takım skoru elde ettikten sonra gol arıyor, oysa bruma daha bencildi, toptan kolay ayrılamıyordu ve çokça defa pas vermek yerine kendisi kahraman olmaya çabalıyordu, takıma zarar verebiliyordu... gidenin arkasından sallıyor demeyin, gerçek bu!
7- bir maçta üç gol atınca hattrick yapılıyor da, üç asist yapana ne denir? bilen varsa yorumlara yazarsa seviniriz. feghouli dün gece gomis'in attığı 4 golün üçüne asist katkısı yaparak adından söz ettirdi, hatta galatasaray'ın üçüncü golünde de savunmanın dengesini bozan adam oldu feghouli. cezayirli futbolcu bugüne kadar galatasaray formasıyla 6 gol atıp yaptığı 8 asistle takıma skor açısından katkı sağlarken, esas olarak saha içindeki "winner" karakteri ile göze çarpıyor...
8- islıklamalarla, yuhlamalarla kadroya girip, her maç takımın bankosu olma yolunda son sürat ilerleyen donk, karabükspor karşısında da başarılı bir ilk devre geçirdikten sonra kulübeye çağrıldı ve skorun da avantajıyla fatih terim sakatlıktan dönen fernando'yu görme şansı elde etti. brezilyalı oyuncu eski günlerine nazaran biraz ürkek bir görüntü sergilemiş olsa da, oynadıkça bunu atacak ve şampiyonluk yolunda takıma katkı sağlamaya devam edecektir. mariano-linnes ikilisinde olduğu gibi donk-fernando ikilisinin tercihi de fatih terim'in tatlı bir kadro sıkıntısı olarak karşısına çıkacaktır.
9- o kadar rahat geçen maçta karşılaşmanın hakemi mete kalkavan "rahat" duramadı, maçın içine girmeye çaba gösterdi. her maçta yaşanabilecek ceza sahası içindeki itiş kakışlara "cart curt" sarı kartlar gösteren hakem, fernando'ya da öyle bir sarı kart verdi ki, sadece sahadaki oyuncular değil, ekran başındakiler de gülmekten bir hal oldu. rakip oyuncunun beline sarıldığı brezilyalı, dönerken ters koluyla karabüklü topçuya çarpınca, sarı kart gördü. "hakemlerimiz maalesef futbolu bilmiyor" diyor ya bazı yorumcular, çok haklılar zira hiç empati yapmadan, pozisyonu yorumlamadan "robot" misali "yüze vurdu" sarı kart, "ele çarptı" penaltı kararı verebiliyorlar... yazık... maçın kafa kafaya gitmesi durumunda mete kalkavan'ın sergileyebileceği yönetimi düşünmek bile istemiyorum... fatih terim hakemlerle ilgili konuşmuyor ya, "arkadaşlar" da vurdukça vuruyorlar da, tekrar hatırlatmakta fayda var, "galatasaray taraftarı sessizdir ama bir kükrerse, yeri göğü inletir"...
10- galatasaray'ın 7-0lık galibiyeti ve skor ne olursa olsun maç ciddiyeti 10 numarayı hak ediyor da esas alkışı saatlerce bardaktan boşalırcasına yağan yağmura rağmen dr. necmettin şeyhoğlu stadının bozulmayan çimlerine bakan personele vermek istiyorum. memleket genelinde o kadar modern ve binlerce seyirci kapasiteli stadyumlar yapılıyor da ilk yağmurda zeminleri "patates tarlasına" dönüyor. kardemir karabükspor futbol takımı belki küme düşecek ama stadyum bakım personeli şimdiden alanının şampiyonu oldu... bakarsın bizimkiler bu arkadaşları transfer de ederler, neden olmasın?
11- assolistler sonda çıkar ya, gecenin yıldızı ile kapanışı yapalım... bafetimbi gomis... fransız futbolcu cumartesi gecesi attığı 4 gol ile gol sayısını 24'e çıkardı ve jardel'in 22 gollük rekorunu kırarak bir sezonda galatasaray adına en fazla gol atan yabacı futbolcu olarak galatasaray tarihine adını yazdırdı. maç sonu yaptığı "galatasaray sezon başında ligte 25 gol atacak oyuncu arıyordu, ben de bu işe talip oldum" demeci bile gomis'in işine ne kadar bağlı olduğunu gösteriyor. rakip kalecilerin korkulu rüyası olarak nam saldı memlekete de, 32 yaşında olmasına rağmen ve maç 3-0 iken kendi ceza sahasına kadar rakip oyuncuyu kovalayıp, top çalma uğraşı da veriyor bafetimbi gomis... daha önce de belirttik, attığı goller artık benim için sıradan olmaya başladı, ben onun saha içindeki duruşunu, karakterini ve kazanma azmini izlemekten zevk alıyorum... iyi ki galatasaraylısın be gomis...
kaynak: https://ultrasmovement.blogspot.com.tr/...r0-7galatasaray.html
1- lig birincisi ile sonuncusunun karşılaştığı ve ne zirve takipçilerinin liderin kaybetmesi adına ümitlendiği ne de küme düşmeme mücadelesi verenlerin dipteki takımla farkı kapatma korkusu yaşadıkları pek sıradan bir maçı "sıradışı" hale getirmişti karabükspor başkanının hafta içi yaptığı açıklamalar. maddi sıkıntılar sebebiyle krize giren ve ligin devre arasında kadrosundaki bir çok futbolcuyu serbest bırakan, maçlara gençlerden ağırlıklı bir oyuncu kadrosu ile çıkan takıma ne hikmetse "bazı iş adamları" çıkmış "prim?!" vermiş ve karabükspor takımı galatasaray maçını kendilerine çıkış maçı olarak belirleyip, hedeflerini 3 puan olarak koymuşlar... bugüne kadar alt sıralardaki rakipleriyle oynadıkları ve bir bakıma 6 puanlık maç diyebileceğimiz karşılaşmalarda ortalarda gözükmeyen "memleketsever" iş adamları, ne hikmetse ligin en güçlü takımını yenmesi için "hemşolarına" prim vermeyi akıl erdirmişler... ev sahibi kulübün başkanı yaptığı açıklamalarla belki kendi takımını daha da hırslandırmak istedi de, motive olan galatasaray takımıydı. ilk atakta gol bulup, dakikalar 20 olduğunda skorun 3-0 olmasına aldırmadan akın akın saldırdı sarı-kırmızılı futbolcular genç çağlar'ın kalesine ve soyunma odasına giderken tabelada 6-0 yazıyordu. dönüşte de aynı hırsla başladı fatih terim'in talebeleri ve maçta "asist hatriği" yapan feghouli ile bir gol de buldu ama tartışmalı bir ofsayt kararı ile farkın açılması yan hakem tarafından önlendi. kupa golcüsü olarak nam salan sinan gümüş, oyuna girdikten sonra ilk topla buluşmasında ligde de ilk golünü atarak maçın skorunu belirlemiş oldu... kardemir karabükspor başkanına "naçizane" bir tavsiyede bulunalım, "gizemli" iş adamlarının galibiyet halinde vermeyi planladıkları primleri yine o kişilerden istesin de yıllarca maaşlarından karabükspor için her ay 20 liraya yakın para kesilen maden işçilerine dağıtsın, belki bir nebze vefa borçlarını öderler...
2- karşılaşma öncesi afrin'deki zeytin dalı harekatında şehit olan askerlerimiz için bir dakikalık saygı duruşu yapılmıştı ve daha 30 saniye dolmadan "şehitler ölmez vatan bölünmez" tezahüratları yükselmeye başladı tribünlerden. sloganlar anlamlı ve manidar da, keşke bir dakikalığına dahi bizim için hayatını feda eden şehitlerimizin manevi huzurlarında saygıyla başımızı eğip, içimizden fatiha okuyabilseydik, sonra bağırırdık "şehitler ölmez vatan bölünmez" diye ki maç başlayınca da bağırıldı, çok da yerinde ve etkili oldu. hatta maçın son dakikalarına doğru da karabükspor taraftarları ile galatasaray taraftarları hep beraber vatan sevgisini vurgulayan tezahüratlar yaptı... güzel ülkemizin birlik ve beraberliğini göstermesi manasında çok güzel görüntülerdi...
3- fatih terim bursa'ya 5 atan takımdan linnes'in yerine mariano'yu kadroya katarak çıkmıştı karabükspor deplasmanına... disiplinli ve görev adamı linnes mi yoksa teknik ve becerikli mariano mu? hoca için "aşağı tükürsem sakal yukarı tükürsem bıyık" misali bir tercih olacaktır, kazanılan maçlar sonrası sahaya sürdüğü oyuncu konusunda fatih terim takdir alacak, kaybedilen maçlarda "keşke öbürü" oynasaydı denilecek. cumartesi gecesi brezilyalı oyuncu hocasının yüzünü güldürdü, savunmada onu zorlayacak rakibi olmayınca çokça sevdiği "hucum" işini yaptı, ki garry rodriguez'e attığı uzun mesafeli pasa şapka çıkartmak lazım, iki asistle maçın iyileri arasında yer aldı...
4- rakip etkisiz olunca serdar ve maicon ikilisine pek iş düşmedi de sağ bekteki arkadaşı mariano gibi sol taraftaki nagatomo da maçı iki asistle tamamladı. rakip oyuncunun kendi kalesine attığı goldeki orta istatistik dilinde asist olarak adlandırılıyor mu bilmem de o harika orta gol olmasaydı yazık olurdu, ben onu bilirim... 18. dakikada aynı ortayı bir kez daha yaptı, bu kez de feghouli'nin savunmanın ayarını bozmasıyla gomis farkı üçe çıkarıverdi. yuto nagatomo'nun takıma bu kadar kısa sürede alışıp, galatasaray'ı sahiplendiğini gördükçe sezon sonunda inter'e tekrar geri döneceğini düşünmek içimi burkuyor. transferi için o kadar uğraş verilen asamoah gelseydi bu kadar verimli olamazdı. nagatomo'nun milano şehrini ve inter'i çok sevdiğini biliyoruz, umarım sene sonunda ne yapılıp edilip ikna edilir de "karakterli" ve iş ahlakına sahip bir topçumuz da uzun süreli kadromuzda yer alır...
5- fatih terim'in "sihirli değneğini" dokundurduğu oyunculardan biri younes belhanda. faslı oyuncu karabükspor karşısında yine takımı başarıyla yönlendirdi, belki asistleriyle ön plana çıkmadı ama sahada en fazla topla buluşup, rakip oyuncuları çalımlarıyla eksilterek ileri uç adamlarına rahat pozisyonlar yarattı. her şey iyi güzel de, "neden kaleye şut atmazsın be adam?" diye de sormadan duramıyoruz. daha önceki maç yazılarımızda da belirttik, belhanda şut atmaktan çekiniyor, hatta ısrarla şut atmıyor... feghouli'nin gomis'e attırdığı galatasaray'ın dördüncü golünde ceza sahası önünde rahat pozisyonda kaleyi görebilecekken, şutu düşünmeyip arkadaşına ara pas vermişti, faydalı bir hareketti ama orada kaleyi yoklasaydı da kimse ses etmezdi... ilk yarıda ceza sahası içinde topal buluştu ve şut attı ama top az farkla auta gitti, olabilir... serbest vuruşları ve kornerleri kullanan, topla rahatça "haşır-neşir" olabilen bir oyuncu yeri geldiğinde de şu atabilmeli... ilkokulda hecelerken öğretiler ya "koş ali koş", sen de "vur belhanda vur"
6- garry rodriguez fırtınası karabük'te de esmeye devam etti. cumartesi gecesi belki asist yapma işini beklere bıraktı da sol kanatta yine takımı hucuma sürükleyen oyuncu oldu. garry rodriguez'i izlerken aklıma bruma geliyor ve şunu fark ediyorum, elbette her oyuncu gol atmak ister, futbolun meyvesini tatmak ister, bu çok doğal ama garry öncelikle gomis'e gol attırıp, asisti düşünürken, takım skoru elde ettikten sonra gol arıyor, oysa bruma daha bencildi, toptan kolay ayrılamıyordu ve çokça defa pas vermek yerine kendisi kahraman olmaya çabalıyordu, takıma zarar verebiliyordu... gidenin arkasından sallıyor demeyin, gerçek bu!
7- bir maçta üç gol atınca hattrick yapılıyor da, üç asist yapana ne denir? bilen varsa yorumlara yazarsa seviniriz. feghouli dün gece gomis'in attığı 4 golün üçüne asist katkısı yaparak adından söz ettirdi, hatta galatasaray'ın üçüncü golünde de savunmanın dengesini bozan adam oldu feghouli. cezayirli futbolcu bugüne kadar galatasaray formasıyla 6 gol atıp yaptığı 8 asistle takıma skor açısından katkı sağlarken, esas olarak saha içindeki "winner" karakteri ile göze çarpıyor...
8- islıklamalarla, yuhlamalarla kadroya girip, her maç takımın bankosu olma yolunda son sürat ilerleyen donk, karabükspor karşısında da başarılı bir ilk devre geçirdikten sonra kulübeye çağrıldı ve skorun da avantajıyla fatih terim sakatlıktan dönen fernando'yu görme şansı elde etti. brezilyalı oyuncu eski günlerine nazaran biraz ürkek bir görüntü sergilemiş olsa da, oynadıkça bunu atacak ve şampiyonluk yolunda takıma katkı sağlamaya devam edecektir. mariano-linnes ikilisinde olduğu gibi donk-fernando ikilisinin tercihi de fatih terim'in tatlı bir kadro sıkıntısı olarak karşısına çıkacaktır.
9- o kadar rahat geçen maçta karşılaşmanın hakemi mete kalkavan "rahat" duramadı, maçın içine girmeye çaba gösterdi. her maçta yaşanabilecek ceza sahası içindeki itiş kakışlara "cart curt" sarı kartlar gösteren hakem, fernando'ya da öyle bir sarı kart verdi ki, sadece sahadaki oyuncular değil, ekran başındakiler de gülmekten bir hal oldu. rakip oyuncunun beline sarıldığı brezilyalı, dönerken ters koluyla karabüklü topçuya çarpınca, sarı kart gördü. "hakemlerimiz maalesef futbolu bilmiyor" diyor ya bazı yorumcular, çok haklılar zira hiç empati yapmadan, pozisyonu yorumlamadan "robot" misali "yüze vurdu" sarı kart, "ele çarptı" penaltı kararı verebiliyorlar... yazık... maçın kafa kafaya gitmesi durumunda mete kalkavan'ın sergileyebileceği yönetimi düşünmek bile istemiyorum... fatih terim hakemlerle ilgili konuşmuyor ya, "arkadaşlar" da vurdukça vuruyorlar da, tekrar hatırlatmakta fayda var, "galatasaray taraftarı sessizdir ama bir kükrerse, yeri göğü inletir"...
10- galatasaray'ın 7-0lık galibiyeti ve skor ne olursa olsun maç ciddiyeti 10 numarayı hak ediyor da esas alkışı saatlerce bardaktan boşalırcasına yağan yağmura rağmen dr. necmettin şeyhoğlu stadının bozulmayan çimlerine bakan personele vermek istiyorum. memleket genelinde o kadar modern ve binlerce seyirci kapasiteli stadyumlar yapılıyor da ilk yağmurda zeminleri "patates tarlasına" dönüyor. kardemir karabükspor futbol takımı belki küme düşecek ama stadyum bakım personeli şimdiden alanının şampiyonu oldu... bakarsın bizimkiler bu arkadaşları transfer de ederler, neden olmasın?
11- assolistler sonda çıkar ya, gecenin yıldızı ile kapanışı yapalım... bafetimbi gomis... fransız futbolcu cumartesi gecesi attığı 4 gol ile gol sayısını 24'e çıkardı ve jardel'in 22 gollük rekorunu kırarak bir sezonda galatasaray adına en fazla gol atan yabacı futbolcu olarak galatasaray tarihine adını yazdırdı. maç sonu yaptığı "galatasaray sezon başında ligte 25 gol atacak oyuncu arıyordu, ben de bu işe talip oldum" demeci bile gomis'in işine ne kadar bağlı olduğunu gösteriyor. rakip kalecilerin korkulu rüyası olarak nam saldı memlekete de, 32 yaşında olmasına rağmen ve maç 3-0 iken kendi ceza sahasına kadar rakip oyuncuyu kovalayıp, top çalma uğraşı da veriyor bafetimbi gomis... daha önce de belirttik, attığı goller artık benim için sıradan olmaya başladı, ben onun saha içindeki duruşunu, karakterini ve kazanma azmini izlemekten zevk alıyorum... iyi ki galatasaraylısın be gomis...
kaynak: https://ultrasmovement.blogspot.com.tr/...r0-7galatasaray.html