25
bakıldığında her teknik direktör değişkliği, hele ki bizim matan önce oluyorsa bu, beni tedirgin etmişttir ve bunda haklı çıktığım çoğu maçlar da yaşanmıştır geçmişte. ancak geldiğimiz noktada artık 10'dan geriye sayıma geçmişken, rakiplerde değil teknik direktör, komple transfer yapıp takım değişse basıp geçmemiz gereken bir döneme girmiş bulunuyoruz. hele ki evimizde "o oydu, bu buydu, hakemdi, kıldı, tüydü....." gibi olayların artık esamesinin okunmaması lazım. hakemini ayrı, rakibini ayrı, tff'sini ayrı, pfdk ve tahkimini ayrı ayrı kucaklamamız gerekiyor bu gaftadan itibaren. tabii burada desteğin büyüğü bilere düşüyor ki zaten sene başından beri gerek hafta içi gerekse de hafta sonu olsun iç sahadaki maçlarda ciddi bir taraftar sağlandı. kaldı 5 tane iç saha maçı; konya, trabzon, başakşehir, beşiktaş ve malatya maçları. bu maçlarda ortalamanın 45 binin altında olmaması çok önemli. geçmişten gelen tecrübemizle, son haftalarda nasıl oynanması gerekiyorsa o şekilde oynayabilen yapımızla, tek vücut halinde hareket edebilme yetkinliğimizle inşallah bu sene sonunda alacağımız şampiyonluk ile son birkaç yılda terse dönen ivmeyi yeniden yükseliş trendine çevirebiliriz. zaten ekonomiyi artıya çevirebilmenin yolu sporif başarıdan, bu da şampiyon olup şampiyon ligi gelirlerine sahip olmaktan geçiyor...