49
ölümü ile futbol konuşmaktan, futbol hakkında yazılar okumaktan iyice soğutmuştur beni. bir adamın depresyona girme sebebinde ülkemiz şehirlerinden birinin ismi geçiyor farkında mısınız? ve eminim ki; bu adamın hastalığının kötülük derecesinin artmasında veya tekrar etmesinde pay sahibi olanlar yarın kimi yaksak düşüncesindeler. yoktan kriz yaratmalar, futbolcuyla dalga geçme hakkı bulanlar, kendini futbolun ilahı sanmalar... bu cesareti anlayamadım gitti arkadaş.
ne yapmış enke ?
* avrupada galatasaray haricinde adı geçmemiş bir ülkeye gelmiş. iyi bir takımdan takas yolu alınmış.
takımı ile bir iki hazırlık maçına çıkmış, sonra ilk çıktığı lig maçında 3 gol yemiş. şaka gibi lan. tek maç. şu sayacağım tek maç listesi dahi bir adamın harcanması için geçerli sebepler değil : şampiyonlar ligi finali, uefa finali, ülkenin lig kupasının finali, şampiyonluğun kaybedilmesine sebep olacak son lig maçı falan filan... böylesi maçlar da değil hani harcanmasına sebep olan.
s.ktiri boktan bir maç işte. yediği hatalı golden sonra, üstüne gelen bir topu tutmasını seyircinin dalga geçerek alkışlaması, malum her konunun otoritesi olan spor müdürlerinin maçtan bir gün sonra attırdığı başlıklar... (bkz: enkek), (bkz: enkelek)
sizi bilmem arkadaş da, benim acayip zoruma gitti ülkeme gelmiş bir oyuncunun hastalık yaşamasına sebebiyet veren ayrıntılardan biri olmak. tsubasa görmeyin her izlediğiniz adamı. öyle çok bilmişlik hiç taslamayalım, yerimizi haddimizi bilelim biraz. insanların bünyelerinde onarılmaz yaralar açıp göndermeyelim şu topraklardan. hepimizde bir karakter analizi almış gidiyor. ''karaktersiz topçu'', ''karaktersiz bu adam yeaa'' klişelerinden kurtulalım biraz. eleştiri denen hadisenin bokunu çıkardık, o kavramın anlamını tekrar yerine getiremeyeceğimiz aşikar da yaklaşmaya çalışalım en azından.
avrupada konumlandırıldığımız yere, yetiştirdiğimiz futbolcuların geneline, ligimizde oynanan futbola, basınımızın bilgi ve birikimi ile bize yön veriş şekline, yurt dışına gönderdiğimiz oyuncuların durumuna, dünyada düzenlenen spor organizasyonlarına katılım oranımıza, bu organizasyonlara katıldığımızda elde edemediğimiz başarı derecelerimize bakarsak kimseyi kolayca harcama lüksümüz yok.
el insaf biraz...
* *
ne yapmış enke ?
* avrupada galatasaray haricinde adı geçmemiş bir ülkeye gelmiş. iyi bir takımdan takas yolu alınmış.
takımı ile bir iki hazırlık maçına çıkmış, sonra ilk çıktığı lig maçında 3 gol yemiş. şaka gibi lan. tek maç. şu sayacağım tek maç listesi dahi bir adamın harcanması için geçerli sebepler değil : şampiyonlar ligi finali, uefa finali, ülkenin lig kupasının finali, şampiyonluğun kaybedilmesine sebep olacak son lig maçı falan filan... böylesi maçlar da değil hani harcanmasına sebep olan.
s.ktiri boktan bir maç işte. yediği hatalı golden sonra, üstüne gelen bir topu tutmasını seyircinin dalga geçerek alkışlaması, malum her konunun otoritesi olan spor müdürlerinin maçtan bir gün sonra attırdığı başlıklar... (bkz: enkek), (bkz: enkelek)
sizi bilmem arkadaş da, benim acayip zoruma gitti ülkeme gelmiş bir oyuncunun hastalık yaşamasına sebebiyet veren ayrıntılardan biri olmak. tsubasa görmeyin her izlediğiniz adamı. öyle çok bilmişlik hiç taslamayalım, yerimizi haddimizi bilelim biraz. insanların bünyelerinde onarılmaz yaralar açıp göndermeyelim şu topraklardan. hepimizde bir karakter analizi almış gidiyor. ''karaktersiz topçu'', ''karaktersiz bu adam yeaa'' klişelerinden kurtulalım biraz. eleştiri denen hadisenin bokunu çıkardık, o kavramın anlamını tekrar yerine getiremeyeceğimiz aşikar da yaklaşmaya çalışalım en azından.
avrupada konumlandırıldığımız yere, yetiştirdiğimiz futbolcuların geneline, ligimizde oynanan futbola, basınımızın bilgi ve birikimi ile bize yön veriş şekline, yurt dışına gönderdiğimiz oyuncuların durumuna, dünyada düzenlenen spor organizasyonlarına katılım oranımıza, bu organizasyonlara katıldığımızda elde edemediğimiz başarı derecelerimize bakarsak kimseyi kolayca harcama lüksümüz yok.
el insaf biraz...
* *