2629
yaz kızım,
sanığın faslı olması nedeniyle 5 yıl, wesley sneijder'in yerine gelmesinden 25 yıl, on numaralı formayı giymesinden 33 yıl ve suratındaki hafiften gamsız epeyce de gevşek ifadeden dolayı da 12 yıl olmak üzere toplam 75 yıl hapsine karar verilmiştir...
belhanda'yı 12 şubat 2018 galatasaray antalyaspor maçında yediği kırmızı kart nedeniyle yerden yere vuran zihniyet, felipe melo'yu da beşiktaş maçında malum oğuzhan'lı yalandan tükürüklü pozisyonda yediği kırmızıdan dolayı yerden yere vurmalıydı. nitekim orada da futbolcumuz ''hiç yoktan'' kırmızı yemişti! yerden yere vurulmadı. veya onu geçtim, fatih hoca yahu, sen kalk milletin gözü önünde kenarda topu yere vur. olacak iş değil ki nitekim koca galatasaray'ı da 10 hafta hocasız bıraktı. bak sen haine!
insan denen canlıda ara sıra utanma diye bir şey oluyor. melo'ya uydurma tükürükten kırmızı kart verdiklerinde sesim kısılana kadar isyan ettim bağırdım. yine melo'ya dünyada görülmemiş şekilde retweet'ten ceza verdiklerinde de sonuna kadar takımın ve oyuncunun hakkını savundum. vallahi de billahi de aklıma hiç ''yav melo sen de ne diye rakiple diyaloğa giriyorsun, yav melo sen de ne diye el alemle ilgili retweet paylaşıyorsun'' gibi şeyler gelmedi. niye gelsin yahu galatasaraylıyım, oyuncum haksız yere atılmış ceza yemiş. ortada haksızlık var anasını satayım, niye oyuncuma saldırayım?
ama işte utanması olmayan insan ne yapıyor biliyor musunuz? bakın anlatıyorum.
önce geliyor sene başından bu yana düşman belledikleri belhanda takımını oynadığı her maç neredeyse tek başına sırtlayınca ''ne oynadı sanki ya siz de abartmayın'' deyip vakit kazanıyor. sonra bakıyor bu belhanda ele avuca sığacak gibi değil. ne yapsın adam, elleri başında, çaresiz... hemen ''ya işte gördünüz mü yedek kalınca biraz akıllanmış'' diyerek tek şeritli yol yapıyor. o yol zamanla arabalara dar geldiğinden herhal, yumuşatılmış bir manevrayla ''iyi oynadığında övmesini de biliriz ha'' ya dönüyor iş. bunu yaparken de racon kesiyor ha, bak diyor sen zamanında bana o kadar laf yaptın al bak ben nasıl övdüm şimdi diye.
neyse efendim, ben de diyordum son zamanlarda sözlük neden temiz diye. neden olsun, resmen pusuya yatmışlar ya. hayatımda böyle şey ne gördüm ne işittim. maç biteli on dakika falan oldu bir gireyim dedim sözlüğe. belhanda başlığında 30 mu 40 mı 50 mi paso yazılıyor. yahu durun adamın teri kurusun, adam bir soyunma odasına gitsin hiç değilse. bu ne kin bu ne öfke.
tamam, ilk sarı kart doğru. ama ikinci sarı kartı haklı bulan varsa bence sözlüğün kapısından çıkıp gitsin. adam arkası dönük, yürüyüp giderken kırmızı kart gördü anasını satayım. yazılan yorumları da okuyan engin baytar gibi hakemi askıya aldı sanacak. bakın tekrar ediyorum, adam arkası dönük, yürüyüp giderken şak diye kırmızı kart gördü. fenerbahçe beşiktaş taraftarı olsa şu an sosyal medyanın bir numaralı gündemi barış şimşek olmuş, oyuncuya da tesislere gidip destek verilmişti. dönüp bakıyorsun bizim tarafa, belhanda kırmızıy kartı görünce yüzlerinden gülücükler saçmadılarsa, ''aha bu sneijder'in yerine gelen şerefsize sayıp sövme şansı doğdu çok güzel oldu'' demediyse, elinde ne varsa önünde ne varsa derhal bırakıp sözlüğe nefret saçmak için koşmadıysa ben de bir şey bilmiyorum.
lafa geldi mi galatasaray taraftarı türkiye'nin en iyisi. pardon? soruyorum türkiye'de kendi futbolcusunu, formda olan futbolcusunu bu kadar değersizleştirebilen bir taraftar grubu daha var mı? yok. allah'ın ozan tufan'ına bile sahip çıktı adamlar. ki o sahip çıkmayla beraber ozan da büyük form yakalamıştı aykut kesene kadar. talisca ya... çoğu maçta yürüyecek dermanı olmamasına rağmen, yine çoğu maçta takımına zarar vermekten başka hiçbir şey yapmamasına rağmen beşiktaş taraftarı onu bağrına bastı, bugün gelinen noktada oyuncu yine formda.
taraftar değil bugün ne giysem'in jüri üyesi sanki. bunun tekniği zayıf gitsin, şunun suratında gamsızlık var gitsin, o cezayirli gitsin, ötekinin boyu kısa gitsin, berikinin zekası yok gitsin... mancini geldi gitsin, denizli geldi gitsin, tudor geldi gitsin, terim geldi o da gitsin. gomis yaşlı gitsin, rodrigues aptal gitsin, tolga odun gibi gitsin, feghouli kontrolsüz gitsin, serdar sakatlanıyor gitsin, linnes pozisyon alamıyor gitsin, eren komisyon transferi gitsin...
ha belhanda mı? o zaten gitsin.
bir kere adam faslı,
utanmadan sneijder'in yerine geldi.
gitti sırtına on numarayı geçirdi sanki birilerine nispet(!) yapar gibi.
sonra da kalkmış kırmızı kart görüyor. vay gamsız, vay hain!
iki hafta sonra hakem bizi doğradığında ağlamayasınız ha. hoş belki de sevinirsiniz.
benim için galatasaray taraftarı bugün itibarıyla ölmüştür. daha doğrusu bu kadar leş, sinsice, kin ve nefrete hatta kıskançlığa dayalı bir düzen ne kadar yaşıyor kabul edilebilirse o kadar yaşıyordur. galatasaray'ımın haklarını korumaktan aciz, hak talebini bırak isyan etmekten aciz insanların olduğu, galatasaray'ın isimlerden değil isimlerin galatasaray'dan büyük tutulduğu düzene de şu dakikadan sonra en ufak övgüde bulunmayacağım.
türkiye'dir galatasaray.
çok doğru...
sanığın faslı olması nedeniyle 5 yıl, wesley sneijder'in yerine gelmesinden 25 yıl, on numaralı formayı giymesinden 33 yıl ve suratındaki hafiften gamsız epeyce de gevşek ifadeden dolayı da 12 yıl olmak üzere toplam 75 yıl hapsine karar verilmiştir...
belhanda'yı 12 şubat 2018 galatasaray antalyaspor maçında yediği kırmızı kart nedeniyle yerden yere vuran zihniyet, felipe melo'yu da beşiktaş maçında malum oğuzhan'lı yalandan tükürüklü pozisyonda yediği kırmızıdan dolayı yerden yere vurmalıydı. nitekim orada da futbolcumuz ''hiç yoktan'' kırmızı yemişti! yerden yere vurulmadı. veya onu geçtim, fatih hoca yahu, sen kalk milletin gözü önünde kenarda topu yere vur. olacak iş değil ki nitekim koca galatasaray'ı da 10 hafta hocasız bıraktı. bak sen haine!
insan denen canlıda ara sıra utanma diye bir şey oluyor. melo'ya uydurma tükürükten kırmızı kart verdiklerinde sesim kısılana kadar isyan ettim bağırdım. yine melo'ya dünyada görülmemiş şekilde retweet'ten ceza verdiklerinde de sonuna kadar takımın ve oyuncunun hakkını savundum. vallahi de billahi de aklıma hiç ''yav melo sen de ne diye rakiple diyaloğa giriyorsun, yav melo sen de ne diye el alemle ilgili retweet paylaşıyorsun'' gibi şeyler gelmedi. niye gelsin yahu galatasaraylıyım, oyuncum haksız yere atılmış ceza yemiş. ortada haksızlık var anasını satayım, niye oyuncuma saldırayım?
ama işte utanması olmayan insan ne yapıyor biliyor musunuz? bakın anlatıyorum.
önce geliyor sene başından bu yana düşman belledikleri belhanda takımını oynadığı her maç neredeyse tek başına sırtlayınca ''ne oynadı sanki ya siz de abartmayın'' deyip vakit kazanıyor. sonra bakıyor bu belhanda ele avuca sığacak gibi değil. ne yapsın adam, elleri başında, çaresiz... hemen ''ya işte gördünüz mü yedek kalınca biraz akıllanmış'' diyerek tek şeritli yol yapıyor. o yol zamanla arabalara dar geldiğinden herhal, yumuşatılmış bir manevrayla ''iyi oynadığında övmesini de biliriz ha'' ya dönüyor iş. bunu yaparken de racon kesiyor ha, bak diyor sen zamanında bana o kadar laf yaptın al bak ben nasıl övdüm şimdi diye.
neyse efendim, ben de diyordum son zamanlarda sözlük neden temiz diye. neden olsun, resmen pusuya yatmışlar ya. hayatımda böyle şey ne gördüm ne işittim. maç biteli on dakika falan oldu bir gireyim dedim sözlüğe. belhanda başlığında 30 mu 40 mı 50 mi paso yazılıyor. yahu durun adamın teri kurusun, adam bir soyunma odasına gitsin hiç değilse. bu ne kin bu ne öfke.
tamam, ilk sarı kart doğru. ama ikinci sarı kartı haklı bulan varsa bence sözlüğün kapısından çıkıp gitsin. adam arkası dönük, yürüyüp giderken kırmızı kart gördü anasını satayım. yazılan yorumları da okuyan engin baytar gibi hakemi askıya aldı sanacak. bakın tekrar ediyorum, adam arkası dönük, yürüyüp giderken şak diye kırmızı kart gördü. fenerbahçe beşiktaş taraftarı olsa şu an sosyal medyanın bir numaralı gündemi barış şimşek olmuş, oyuncuya da tesislere gidip destek verilmişti. dönüp bakıyorsun bizim tarafa, belhanda kırmızıy kartı görünce yüzlerinden gülücükler saçmadılarsa, ''aha bu sneijder'in yerine gelen şerefsize sayıp sövme şansı doğdu çok güzel oldu'' demediyse, elinde ne varsa önünde ne varsa derhal bırakıp sözlüğe nefret saçmak için koşmadıysa ben de bir şey bilmiyorum.
lafa geldi mi galatasaray taraftarı türkiye'nin en iyisi. pardon? soruyorum türkiye'de kendi futbolcusunu, formda olan futbolcusunu bu kadar değersizleştirebilen bir taraftar grubu daha var mı? yok. allah'ın ozan tufan'ına bile sahip çıktı adamlar. ki o sahip çıkmayla beraber ozan da büyük form yakalamıştı aykut kesene kadar. talisca ya... çoğu maçta yürüyecek dermanı olmamasına rağmen, yine çoğu maçta takımına zarar vermekten başka hiçbir şey yapmamasına rağmen beşiktaş taraftarı onu bağrına bastı, bugün gelinen noktada oyuncu yine formda.
taraftar değil bugün ne giysem'in jüri üyesi sanki. bunun tekniği zayıf gitsin, şunun suratında gamsızlık var gitsin, o cezayirli gitsin, ötekinin boyu kısa gitsin, berikinin zekası yok gitsin... mancini geldi gitsin, denizli geldi gitsin, tudor geldi gitsin, terim geldi o da gitsin. gomis yaşlı gitsin, rodrigues aptal gitsin, tolga odun gibi gitsin, feghouli kontrolsüz gitsin, serdar sakatlanıyor gitsin, linnes pozisyon alamıyor gitsin, eren komisyon transferi gitsin...
ha belhanda mı? o zaten gitsin.
bir kere adam faslı,
utanmadan sneijder'in yerine geldi.
gitti sırtına on numarayı geçirdi sanki birilerine nispet(!) yapar gibi.
sonra da kalkmış kırmızı kart görüyor. vay gamsız, vay hain!
iki hafta sonra hakem bizi doğradığında ağlamayasınız ha. hoş belki de sevinirsiniz.
benim için galatasaray taraftarı bugün itibarıyla ölmüştür. daha doğrusu bu kadar leş, sinsice, kin ve nefrete hatta kıskançlığa dayalı bir düzen ne kadar yaşıyor kabul edilebilirse o kadar yaşıyordur. galatasaray'ımın haklarını korumaktan aciz, hak talebini bırak isyan etmekten aciz insanların olduğu, galatasaray'ın isimlerden değil isimlerin galatasaray'dan büyük tutulduğu düzene de şu dakikadan sonra en ufak övgüde bulunmayacağım.
türkiye'dir galatasaray.
çok doğru...