5372
kırılmaması gerekeni kırdı. gemisi hem de fırtınalı, karanlık bir denizde darbe aldı. herhangi bir hamle yapamaz. ayrıca gemideki mürettabat da kaptanlık kabiliyetini sorgulamaya başladı. geminin asıl sahipleri de ona güvenlerini yitirdiler ama kendi otoritelerini sarsacak daha iyi bir kaptanı işe almaya pek niyetli değiller. zaten herkes topuyla tüfeğiyle kaptanına saldırırken ona sahip çıkıp gemiyi henüz darbe almadan sahili selamete ulaştıracak hamleyi en başında yapacakken yap(a)mayışları bu darbeye sebep oldu belki de. kaptansa sinir harbiyle alınan darbeye rağmen kara bulutları pek de dağılacağa benzemeyen fırtınanın dağılacağını, ıssız ve uzun karanlığın gündüze döneceğini ve ardından alınan darbenin bertaraf edileceğini vehmediyor. oysa darbeye zamanında müdahale edilmezse gemi içindeki mürettabatla birlikte büsbütün kaybedilecek. bu ihtimali bildiği halde her insanın yaptığı gibi en olumsuz sonucu kendisine konduramayıp görmezden geliyor. evvelce bir kenara ittiklerini güven kaybeden mürettebatın yerine yerleştirdi ama onlar da kıyıda köşede bırakılmışlığın intikamını ona ödetiyorlar. tüm şartlar kaptanın aleyhine. kahredici bir atalet ve hareketsizlik hakim herkeste. bu elim vaziyet ancak yeni bir kaptanla, potansiyeline ve kabiliyetine koşulsuz ve kesin bir iman ve itaatle karşılık verilebilecek bir liderle dağılabilir. ötesi hepten, yekten yok oluş.
