11046
hiç görmeden sevdiğim, abim bellediğim bir çok kaliteli insanın bulunduğu sıcak bir mecradır. kötülükleri, öfkeyi, nefreti hep gerçek hayattaki gibi ufak kırıntılar olarak gördüm burada. samimi bir şekilde söylüyorum galatasaray, ailemden sonra geliyor hayatımda. ailemle ilgili bir sorunum olduğunda çok uzun bir süreç yaşarım psikolojik olarak çünkü bu benim de irademin ve davranışlarımın bir sonucudur muhtemelen. fakat galatasarayıma üzüldüysem, kızdıysam; bir gün, iki gün hadi bilemedin bir hafta sürüyor o sancı ama biliyorum ki yapabileceğim bir şey yok. arkadaşlar, abiler, güzel insanlar; hayatınızda sizi asıl olarak üzen unsurlara kusamadığınız nefreti burada gelip kendi gönül verdiğiniz hatta birlikte gönül verdiğiniz insanların gözü önünde kusuyorsunuz ya o zaman kalpler çok kırılıyor işte. mesele eleştirmek değil kimler neler eleştirilmedi burada, bu ülkede. eleştiriyi keyifle okuyoruz ama sen teması galatasaray olan bir platformda insanlarda güzel hatıraların suretlerine savaş suçlusu muamelesi yapınca benim kalbim çok kırılıyor çünkü benim galatasaray sevgimi senin öfken gölgeliyor bazı zaman. bak ne diyorum ailemden sonra galatasaray ya canım ciğerim. muslera’nın bana yedirdiği gol, kaybettirdiği maç, selçuk’un yana geriye pası, tudor’un üçlü savunması beni nereye kadar üzmelidir, nereye kadar aklımı ve muhakeme yeteneğimi etkisiz kılabilir?
hâşâ ben galatasaraylılık ölçer değilim. sadece ufak bir tavsiyem var, buranın sağlığı için ricam var. galatasarayımızın bir güzel zorluğu var: stada gidip maç izlemek.
rakiplerimizin hiçbirinin bu konuda cefa çektiğini düşünmüyorum ama bizim o stada girmemiz eve dönmemiz süreç çok normal bir süreç değil. burada atma nefretini. git o stada bir kere de olsa git zaten başlayınca bırakamıyorsun ama bir kere de olsa dene. üst tribünlerde bir kere izle merdivenlerde dizleri aşındır. yağmurlu günde izle maç çıkışı mayın tarlasında yürür gibi kaç su birikintilerinden. karlı günde git bakarsın tarih yazılmış olur o gün. maçtan beş dakika erken çıkma da metroda kendi ter kokundan bir tiksin. maça çok da geç kalma çünkü kadrolar anons edilirken tipine huyuna uyuz olduğun topçunun bile adını sevgilinmiş gibi haykıracaksın. mağlup ol bir kere o yol hiç bitmesin. uzaktayım deme nerelerden gelen var bir bilsen. fazla edebiyat yaptım özür dilerim güzel sözlük. bir kere orada izle maçı bak bakalım burada nefret ettiğin adamdan öyle kolay kolay nefret edebiliyor musun? bir kere orada 2-0’dan maç ver şampiyonluk yolunda başakşehir’e bakalım burada kustuğun nefret öyle kolay çıkacak mı bir daha parmak uçlarından. seviyorsak bir an önce adabımızla sevmeye geri dönelim...
hâşâ ben galatasaraylılık ölçer değilim. sadece ufak bir tavsiyem var, buranın sağlığı için ricam var. galatasarayımızın bir güzel zorluğu var: stada gidip maç izlemek.
rakiplerimizin hiçbirinin bu konuda cefa çektiğini düşünmüyorum ama bizim o stada girmemiz eve dönmemiz süreç çok normal bir süreç değil. burada atma nefretini. git o stada bir kere de olsa git zaten başlayınca bırakamıyorsun ama bir kere de olsa dene. üst tribünlerde bir kere izle merdivenlerde dizleri aşındır. yağmurlu günde izle maç çıkışı mayın tarlasında yürür gibi kaç su birikintilerinden. karlı günde git bakarsın tarih yazılmış olur o gün. maçtan beş dakika erken çıkma da metroda kendi ter kokundan bir tiksin. maça çok da geç kalma çünkü kadrolar anons edilirken tipine huyuna uyuz olduğun topçunun bile adını sevgilinmiş gibi haykıracaksın. mağlup ol bir kere o yol hiç bitmesin. uzaktayım deme nerelerden gelen var bir bilsen. fazla edebiyat yaptım özür dilerim güzel sözlük. bir kere orada izle maçı bak bakalım burada nefret ettiğin adamdan öyle kolay kolay nefret edebiliyor musun? bir kere orada 2-0’dan maç ver şampiyonluk yolunda başakşehir’e bakalım burada kustuğun nefret öyle kolay çıkacak mı bir daha parmak uçlarından. seviyorsak bir an önce adabımızla sevmeye geri dönelim...