4275
hakemlerle yırtmaya çalışan kişi. yok kardeş, benim karnım tok.
hemen hemen aynı oyunla antalya'da 2 puan bıraktığı rıza çalımbay'a, daha kötü bir trabzon karşısında 3 puan bırakmıştır. iki maçta da aynı şeyleri görmedik mi? "şutumuz yok, orta sahada etkisiziz ve pozisyon bulamıyoruz".
burada ya bir "inat" var ya da "basiretsizlik". ikisi de birbirinden beter.
elinde ciddi bir kadro var. evet yedek kulübesi ve sol kanadı kötü. ama bu takım, akhisar'dan 6 yiyen trabzon'a anca 80. dakikada 1 şut atabiliyorsa burada başka şeyler aramak gerekiyor.
hep ne dendi? "tudor bir takım yaratmaya çalışıyor, kişilere bağımlı oyun oynanmayacak". sonuç ne? belhanda ve feghouli olmayınca takım bırakın pozisyon üretmeyi, atak yapamıyor. zaten futbol böyle bir şey değil. yetenekli oyunculara 3 basamaklı milyon eurolar boşa ödenmiyor. kimse masal anlatmasın. iyi oynayacaksan iyi futbolcun olacak.
iyi futbolcumuz var. ama ne yazık ki 2 hafta üst üste takımın en iyi oyuncuları abuk subuk kartlar görüyor. fener maçında* belhanda'nın ikinci sarısı ne kadar hatalıydıysa aynı şekilde valbuena'nın suratına tokat attığında en azından sarı kart görmemiş olması da bir o kadar hatalıydı. trabzon maçında* feghouli'nin kırmızısı zaten rezillik.
bu oyuncular yıldız ancak süperstar oyuncular değiller. zaten süperstar denen adam böyle şımarıklıklar yapmaz.
evet bu oyuncular uyarılabilir. cenk ergün de gerekeni yapacaktır. ama testi kırılmadan önce tudor'un kulağının çekilmesi lazımdı. takımı ne teknik ne de mental olarak maçlara hazırlayamıyor. takım istediğini yapamadığında oyundan düşüyor. istediğini yapabildiğinde gol olmasa bile arzu ve istekle oynuyor. ama aksi durumda sahada kilitleniyor takım.
"b planı" denen nane de buradan türemiş durumda zaten. eğer senin yaptığın şeye önlem bulunduysa değiştirmen lazım. kadronda messi, suarez, neymar, ronaldo, dyballa, aguero gibi adamlar varsa "bildiğini" oynayabilirsin. zira işler sıkıştığında bu adamlar şapkadan tavşan çıkartır. ama senin kadronda şapkadan tavşan çıkartacak 1 tane bile adamın yoksa "ben bildiğimi oynarım" şımarıklığına gidemezsin. gidersen de sonuçlarına katlanırsın.
maç kazanılır, kaybedilir. ama 2 maçta "galatasaray büyük maç alamaz" psikozuna girildi bile. hem de "en kolay" büyük maçlarda. daha başakşehir ve bjk deplasmanı var. bu 2 maçtan 1 puan yazabiliyor musunuz doğrudan? yazamıyorsunuz elbette. puan kaybı bu maçlarda olacaksa olmalıydı. şimdi biz, mutlaka en az 5 puan kaybedeceğimiz 2 maçtan da en az 4 puan almak zorundayız. yoksa ligi liderin 4-5 puan arkasında bitirmemiz işten bile değil.
hemen hemen aynı oyunla antalya'da 2 puan bıraktığı rıza çalımbay'a, daha kötü bir trabzon karşısında 3 puan bırakmıştır. iki maçta da aynı şeyleri görmedik mi? "şutumuz yok, orta sahada etkisiziz ve pozisyon bulamıyoruz".
burada ya bir "inat" var ya da "basiretsizlik". ikisi de birbirinden beter.
elinde ciddi bir kadro var. evet yedek kulübesi ve sol kanadı kötü. ama bu takım, akhisar'dan 6 yiyen trabzon'a anca 80. dakikada 1 şut atabiliyorsa burada başka şeyler aramak gerekiyor.
hep ne dendi? "tudor bir takım yaratmaya çalışıyor, kişilere bağımlı oyun oynanmayacak". sonuç ne? belhanda ve feghouli olmayınca takım bırakın pozisyon üretmeyi, atak yapamıyor. zaten futbol böyle bir şey değil. yetenekli oyunculara 3 basamaklı milyon eurolar boşa ödenmiyor. kimse masal anlatmasın. iyi oynayacaksan iyi futbolcun olacak.
iyi futbolcumuz var. ama ne yazık ki 2 hafta üst üste takımın en iyi oyuncuları abuk subuk kartlar görüyor. fener maçında* belhanda'nın ikinci sarısı ne kadar hatalıydıysa aynı şekilde valbuena'nın suratına tokat attığında en azından sarı kart görmemiş olması da bir o kadar hatalıydı. trabzon maçında* feghouli'nin kırmızısı zaten rezillik.
bu oyuncular yıldız ancak süperstar oyuncular değiller. zaten süperstar denen adam böyle şımarıklıklar yapmaz.
evet bu oyuncular uyarılabilir. cenk ergün de gerekeni yapacaktır. ama testi kırılmadan önce tudor'un kulağının çekilmesi lazımdı. takımı ne teknik ne de mental olarak maçlara hazırlayamıyor. takım istediğini yapamadığında oyundan düşüyor. istediğini yapabildiğinde gol olmasa bile arzu ve istekle oynuyor. ama aksi durumda sahada kilitleniyor takım.
"b planı" denen nane de buradan türemiş durumda zaten. eğer senin yaptığın şeye önlem bulunduysa değiştirmen lazım. kadronda messi, suarez, neymar, ronaldo, dyballa, aguero gibi adamlar varsa "bildiğini" oynayabilirsin. zira işler sıkıştığında bu adamlar şapkadan tavşan çıkartır. ama senin kadronda şapkadan tavşan çıkartacak 1 tane bile adamın yoksa "ben bildiğimi oynarım" şımarıklığına gidemezsin. gidersen de sonuçlarına katlanırsın.
maç kazanılır, kaybedilir. ama 2 maçta "galatasaray büyük maç alamaz" psikozuna girildi bile. hem de "en kolay" büyük maçlarda. daha başakşehir ve bjk deplasmanı var. bu 2 maçtan 1 puan yazabiliyor musunuz doğrudan? yazamıyorsunuz elbette. puan kaybı bu maçlarda olacaksa olmalıydı. şimdi biz, mutlaka en az 5 puan kaybedeceğimiz 2 maçtan da en az 4 puan almak zorundayız. yoksa ligi liderin 4-5 puan arkasında bitirmemiz işten bile değil.