1742
bahsedilen maç, 24 eylül 2017 bursaspor galatasaray maçı.
bursaspor kulübü başkanı ali ay diyor ki: "serdar bu takıma para kazandırarak ayrıldı. altyapımızdan yetişmiş birisi. ancak ayrılırken takıma ve taraftara bir teşekkür etmesini istediği için bu ıslıklar oldu herhalde. yoksa bizim taraftarımız böyle değil."
ne teşekkürü ya? ne teşekkürü? adam takımdan ayrılırken 4.5 milyon euro gibi, bursaspor'un özellikle geçen sezonunu düşününce harika sayılabilecek bir bonservis getirisi bırakmış. takımda oynadığı sürece ve ayrıldıktan sonra da ne bursa'ya, ne bursaspor'a, ne de taraftara herhangi bir olumsuz açıklaması olmamış, üstüne üstlük ailesinin de orada yaşadığını belirterek, maçtan sonra da hala saygılı olma gayreti içerisinde. daha ne teşekkürü edecek adam? kalkıp da bir teşekkür siz edin, azıcık şu "spor milliyetçiliği"ni bırakın da.
istenilen veya olması gerektiğine inanılan şey şu mudur; "altyapımızdan yetişen oyuncunun akıbeti iki türlüdür, ya vezirsin, ya da rezil"?
sadece soruyorum, ancak herhangi bir cevap alamayacağımı, daha doğrusu, muhatabımın bile kim olduğunu bilmeden soruyorum. bir de tutturmuşlar "kahpe bizans", veya anadolu birliği diye bir tırıvırı. iki sene evvelsine dek yabancı sınırlaması adı altında beş para etmez oyuncuları beşiktaş, fenerbahçe ve galatasaray'a piyasa fiyatı üzerinden çakmalarına müsade edilmesi ile başlayan federasyon kayırmaları 14 yabancı kuralı ile bitince yine ağlamalar da başladı.
geçtiğimiz hafta yapılan kulüpler birliği toplantısında hatırlarsınız herhalde, yabancı kuralı ile ilgili takım temsilcileri görüşlerini paylaştılar. 16/18'i mevcut yabancı statüsünün korunması gerektiğinden ve bunun takımların ne kadar işlerine geldiklerinden bahsettiler. iki fire veren takımlardan birisi de bilin bakalım kimdi? bursaspor elbette. gençlerbirliği ile birlikte yabancı kuralının tekrar devreye girmesini söyleyen bu çağ dışı zihniyet erbabı kişiler, beş para etmeyecek dandik oyuncularını istanbul gecelerine meze edip, üstüne bol komisyonlu ve elbette sıfırlı rakamları özlediklerini, milli takımın başarısızlığı ve oynayan türk pasaportlu futbolcuların azlığı kisvesi üzerinden meyledince niyetleri de belli oldu herhalde.
dönelim serdar'a. maç sonrası açıklamalarını dinlediniz mi bilmiyorum, fakat o kadar ıslığa, protestoya, cılız da olsa küfürlere karşı sağ duyuyu elden bırakmamış.
"futbolda olan şeyler. yıllarca burada iyi şeyler yaptığımı düşünüyorum. altyapıdan çıkıp milli takıma dek en iyi şekilde temsil ettim takımımı. ben bursa'yı ve bursaspor'u çok seviyorum. ailem burada yaşıyor, futbolda olabilecek şeyler bunlar."
e bu adam daha ne diyecek? ali ay da çıkmış diyor, "ayrılırken teşekkür etseydi bunlar olmazdı" diye. ulan 4.5 milyon euro ile size altın tepsiden daha değerli bir teşekkür getirmiş bu adam 2016 yazında zaten. herhangi bir saygısızlığı, terbiyesizliği, ne bileyim, olumsuz bir demeci vs. olmuş mu da hala bir mağrurluk, bir ezilmişlik hissiyatına kapılıyorsunuz?
bir de bizim taraftarımız böyle değil diyor. evet öyle değil, pirüpak, zaten harun tekin de bombok bir insan. geçen sene otobüste yapılanları da tekmili birden haketmişti bursasporlular. zinhar, bursaspor taraftarı da kime ne tepki vereceğini de bilir elbette, şüpheniz mi vardı?
ha bu arada şunu söyleyeyim, taraftarın, en azından serdar aziz'e karşı ıslık olayına bir tepkim yok. taraftarın en medeni ve sınırdaki tepkisi ıslıktır. maçın ehemmiyeti, rakibin güçlüğü ve baskı oluşturma adına, nispeten huyunu suyunu ve kapasitesini bildiğin bir adam üzerine böyle oynamak oldukça normal ve hatta ev sahibi lehine bir şeydir, ki işte bu sınırdır. bu sınırdan sonrasına karşı hep beraber tepki konur. küfür olayını pas geçiyorum, küfürü savunacak değilim, ancak rakibini ıslıkla protesto gayet kabul edilebilirdir.
geçenlerde ali ece'den duymuştum herhalde, "büyük oyuncular alkışlanır, büyük oyuncular ıslıklanır" diye. serdar aziz'e de böyle bir motivasyon olsun bu.
bir teşekkür edilecekse o serdar aziz'e gelecek, bursaspor'a değil.
türk oyuncuların bu kadar kalitesiz ve bağnaz bir zihniyete sahip oldukları bir yerde, üstüne üstlük, yabancıya kolayca tercih edildikleri bir ortam ve statüde hala takımın kilit oyuncularından biri olmayı başarabildiği ve bunun asla pasaportla veya istiklal marşı'nı okuma kabiliyetiyle alakalı değil; bilakis futbol yetenekleri ve azminden ötürü olmasından dolayı tebrik ve teşekkür ediyorum.
bursaspor kulübü başkanı ali ay diyor ki: "serdar bu takıma para kazandırarak ayrıldı. altyapımızdan yetişmiş birisi. ancak ayrılırken takıma ve taraftara bir teşekkür etmesini istediği için bu ıslıklar oldu herhalde. yoksa bizim taraftarımız böyle değil."
ne teşekkürü ya? ne teşekkürü? adam takımdan ayrılırken 4.5 milyon euro gibi, bursaspor'un özellikle geçen sezonunu düşününce harika sayılabilecek bir bonservis getirisi bırakmış. takımda oynadığı sürece ve ayrıldıktan sonra da ne bursa'ya, ne bursaspor'a, ne de taraftara herhangi bir olumsuz açıklaması olmamış, üstüne üstlük ailesinin de orada yaşadığını belirterek, maçtan sonra da hala saygılı olma gayreti içerisinde. daha ne teşekkürü edecek adam? kalkıp da bir teşekkür siz edin, azıcık şu "spor milliyetçiliği"ni bırakın da.
istenilen veya olması gerektiğine inanılan şey şu mudur; "altyapımızdan yetişen oyuncunun akıbeti iki türlüdür, ya vezirsin, ya da rezil"?
sadece soruyorum, ancak herhangi bir cevap alamayacağımı, daha doğrusu, muhatabımın bile kim olduğunu bilmeden soruyorum. bir de tutturmuşlar "kahpe bizans", veya anadolu birliği diye bir tırıvırı. iki sene evvelsine dek yabancı sınırlaması adı altında beş para etmez oyuncuları beşiktaş, fenerbahçe ve galatasaray'a piyasa fiyatı üzerinden çakmalarına müsade edilmesi ile başlayan federasyon kayırmaları 14 yabancı kuralı ile bitince yine ağlamalar da başladı.
geçtiğimiz hafta yapılan kulüpler birliği toplantısında hatırlarsınız herhalde, yabancı kuralı ile ilgili takım temsilcileri görüşlerini paylaştılar. 16/18'i mevcut yabancı statüsünün korunması gerektiğinden ve bunun takımların ne kadar işlerine geldiklerinden bahsettiler. iki fire veren takımlardan birisi de bilin bakalım kimdi? bursaspor elbette. gençlerbirliği ile birlikte yabancı kuralının tekrar devreye girmesini söyleyen bu çağ dışı zihniyet erbabı kişiler, beş para etmeyecek dandik oyuncularını istanbul gecelerine meze edip, üstüne bol komisyonlu ve elbette sıfırlı rakamları özlediklerini, milli takımın başarısızlığı ve oynayan türk pasaportlu futbolcuların azlığı kisvesi üzerinden meyledince niyetleri de belli oldu herhalde.
dönelim serdar'a. maç sonrası açıklamalarını dinlediniz mi bilmiyorum, fakat o kadar ıslığa, protestoya, cılız da olsa küfürlere karşı sağ duyuyu elden bırakmamış.
"futbolda olan şeyler. yıllarca burada iyi şeyler yaptığımı düşünüyorum. altyapıdan çıkıp milli takıma dek en iyi şekilde temsil ettim takımımı. ben bursa'yı ve bursaspor'u çok seviyorum. ailem burada yaşıyor, futbolda olabilecek şeyler bunlar."
e bu adam daha ne diyecek? ali ay da çıkmış diyor, "ayrılırken teşekkür etseydi bunlar olmazdı" diye. ulan 4.5 milyon euro ile size altın tepsiden daha değerli bir teşekkür getirmiş bu adam 2016 yazında zaten. herhangi bir saygısızlığı, terbiyesizliği, ne bileyim, olumsuz bir demeci vs. olmuş mu da hala bir mağrurluk, bir ezilmişlik hissiyatına kapılıyorsunuz?
bir de bizim taraftarımız böyle değil diyor. evet öyle değil, pirüpak, zaten harun tekin de bombok bir insan. geçen sene otobüste yapılanları da tekmili birden haketmişti bursasporlular. zinhar, bursaspor taraftarı da kime ne tepki vereceğini de bilir elbette, şüpheniz mi vardı?
ha bu arada şunu söyleyeyim, taraftarın, en azından serdar aziz'e karşı ıslık olayına bir tepkim yok. taraftarın en medeni ve sınırdaki tepkisi ıslıktır. maçın ehemmiyeti, rakibin güçlüğü ve baskı oluşturma adına, nispeten huyunu suyunu ve kapasitesini bildiğin bir adam üzerine böyle oynamak oldukça normal ve hatta ev sahibi lehine bir şeydir, ki işte bu sınırdır. bu sınırdan sonrasına karşı hep beraber tepki konur. küfür olayını pas geçiyorum, küfürü savunacak değilim, ancak rakibini ıslıkla protesto gayet kabul edilebilirdir.
geçenlerde ali ece'den duymuştum herhalde, "büyük oyuncular alkışlanır, büyük oyuncular ıslıklanır" diye. serdar aziz'e de böyle bir motivasyon olsun bu.
bir teşekkür edilecekse o serdar aziz'e gelecek, bursaspor'a değil.
türk oyuncuların bu kadar kalitesiz ve bağnaz bir zihniyete sahip oldukları bir yerde, üstüne üstlük, yabancıya kolayca tercih edildikleri bir ortam ve statüde hala takımın kilit oyuncularından biri olmayı başarabildiği ve bunun asla pasaportla veya istiklal marşı'nı okuma kabiliyetiyle alakalı değil; bilakis futbol yetenekleri ve azminden ötürü olmasından dolayı tebrik ve teşekkür ediyorum.