3
özellikle milli maç aralarında ve kulüplerin maddi yönden iflas ettiğinin ayyuka çıktığı günlerde akıllara gelen eksiklik.
türkiye'de altyapıdan oyuncu yetişmemesinin en büyük nedeni, ülkemizde futbolu yönetenlerin, bilimin insan hayatındaki önemini bilmiyor oluşlarıdır. hatta halk olarak biz de pek farkında değiliz. "75 milyon insanda yetenek yok mu?" gibisinden anlamsız sorular soruyor oluşumuzun nedeni de budur.
şöyle ki; bizim altyapılarımızın futbolcu seçmede dikkat ettikleri tek şey: yetenek. halbuki bilim yetenek diye bir şeyin aslında var olmadığını söylüyor. biz; ilahi, doğuştan geldiğine inanılan ve eğitimden bağımsız olarak bir insanda bulunması beklenilen "yetenek" denilen şeyin peşine düşmüşken avrupa ve bazı güney amerika ülkeleri ise bilime ve dolayısıyla eğitime yöneldiler. dünyada ilk kez devlet politikası olarak sovyetler birliği'nin uyguladığı insan yetiştirme metodlarını uygulamaya başladılar. sonuçlar ise tüm dünyanın gözünün önünde.
insanın bir işte yetkin olabilmesi için en önemli şey onun o işteki yeteneği değil aldığı eğitimdir. çocuğu, hangi alanda uzmanlaşması isteniyorsa o alanla olabildiğince erken yaşta tanıştırmak gerekir. mesleki eğitimin dışında çocuğu ilerideki hayatına mental olarak hazırlamak da çok önemlidir.
altyapılarımızın futbolcu seçerken, ayak içini iyi kullanıyor mu, sırtı dönük top alabiliyor mu, vücudunu iyi kullanabiliyor mu gibi ustalık gerektiren verilerden ziyade çocuğun futbola ilgisini ve öğretilen şeyi çabuk öğrenip öğrenemediğini ölçen bir takım testleri referans kabul etmesi gerekiyor.
bu bahsettiğim şeyler için ağam şahım paralara gerek olmuyor. altyapı üreticiliğine yönelmek sanılanın aksine yarışmacılıktan uzaklaştırmıyor.
ekonomik olarak büyümek istiyorsak, altyapı eksiğini halletmemiz gerekiyor. elimizde artık riva ve florya yok. altyapıya yönelip üretim yapmazsak biteriz. sponsor, yayın vs gibi gelir kalemleriyle değirmen dönmez. dönmüyor.
28-30 yaşındaki çaptan düşmüş adamları türkiye'ye fahiş paralara uzun kontratlarla getirip sonra da göndermek için göbek çatlatmak iş değildir.
türkiye'de altyapıdan oyuncu yetişmemesinin en büyük nedeni, ülkemizde futbolu yönetenlerin, bilimin insan hayatındaki önemini bilmiyor oluşlarıdır. hatta halk olarak biz de pek farkında değiliz. "75 milyon insanda yetenek yok mu?" gibisinden anlamsız sorular soruyor oluşumuzun nedeni de budur.
şöyle ki; bizim altyapılarımızın futbolcu seçmede dikkat ettikleri tek şey: yetenek. halbuki bilim yetenek diye bir şeyin aslında var olmadığını söylüyor. biz; ilahi, doğuştan geldiğine inanılan ve eğitimden bağımsız olarak bir insanda bulunması beklenilen "yetenek" denilen şeyin peşine düşmüşken avrupa ve bazı güney amerika ülkeleri ise bilime ve dolayısıyla eğitime yöneldiler. dünyada ilk kez devlet politikası olarak sovyetler birliği'nin uyguladığı insan yetiştirme metodlarını uygulamaya başladılar. sonuçlar ise tüm dünyanın gözünün önünde.
insanın bir işte yetkin olabilmesi için en önemli şey onun o işteki yeteneği değil aldığı eğitimdir. çocuğu, hangi alanda uzmanlaşması isteniyorsa o alanla olabildiğince erken yaşta tanıştırmak gerekir. mesleki eğitimin dışında çocuğu ilerideki hayatına mental olarak hazırlamak da çok önemlidir.
altyapılarımızın futbolcu seçerken, ayak içini iyi kullanıyor mu, sırtı dönük top alabiliyor mu, vücudunu iyi kullanabiliyor mu gibi ustalık gerektiren verilerden ziyade çocuğun futbola ilgisini ve öğretilen şeyi çabuk öğrenip öğrenemediğini ölçen bir takım testleri referans kabul etmesi gerekiyor.
bu bahsettiğim şeyler için ağam şahım paralara gerek olmuyor. altyapı üreticiliğine yönelmek sanılanın aksine yarışmacılıktan uzaklaştırmıyor.
ekonomik olarak büyümek istiyorsak, altyapı eksiğini halletmemiz gerekiyor. elimizde artık riva ve florya yok. altyapıya yönelip üretim yapmazsak biteriz. sponsor, yayın vs gibi gelir kalemleriyle değirmen dönmez. dönmüyor.
28-30 yaşındaki çaptan düşmüş adamları türkiye'ye fahiş paralara uzun kontratlarla getirip sonra da göndermek için göbek çatlatmak iş değildir.