3461
yangıncı taraftarımız tarafından itibarsızlaştırma çalışmasına devam edilmesi garibime giden teknik direktör. ligin zayıf takımlarını yendi, bir de şurda görelim falan diye, ezeli rakip taraftarlarının kullandığı cümlelerin birebiri kullanılıyor. galatasaray'ın son yıllarda ilk kez genlerimize uygun futbol oynuyor oluşundaki her gram katkısı için kendisine teşekkür ediyorum. hoş, takım iyi, kendisinin bir etkisi yok diyenler var. 2-0 önde olduğun deplasmanda, kendisinden ayrılan bölgenin dışına çıkıp önde pres yaptıran da o değildi galiba.
tuttuğun takımın hafta sonu maçı var. ve ilk kez maçları sabırsızlıkla beklenecek bir takımımız var uzun bir zaman sonra. şundan keyif almak yerine hala açıklar aramak, birilerini gömmeye çalışmak tam da bu yangıncı tayfaya göre bir iş. hani diyorlar ya egolu diye. bence asıl ego kendilerinde. arada bir dönüp aynaya baksalar iyi olur.
neyse. bu sezon oynattığı hybrid formasyonuyla beni şaşırtan hocamızdır. kağıt üstünde asimetrik bir 4-3-3 gibi duran taktik, biz hücumdayken 3-4-3'ümsü bir dizilişe dönüşüyor. fernando regista rolüyle stoperlerin arasına gelirken, bekler birer kanat gibi ilerde. rolü anlaması en zor oyuncu tolga zaten içe kayarken, rodriguez de sağa yakın olsa da serbest bir rolde, yardımcı forvetimsi bir şekilde oynuyor. bunu en iyi maç sonlarında çıkan "ortalama pozisyonlar" çizelgesinden görebiliyoruz. takımın bu asimetrisi ve çok fazla yer değiştirmesi, rakipleri ciddi anlamda şaşırtıp, önlem almalarını zorlaştırıyor. yıllardır oynadığımız statik 4-2-3-1'e iyi çalışan her anadolu takımı bizi kitleyebiliyordu. ama bu bahsettiğim hybrid sistemde belirli bir odak noktamız olmadığından, rakip kimi tutacağını, neye önlem alacağını çözene kadar zaten 2-3 tane sallamış oluyoruz. lig devam ettikçe ve oyunumuz görüldükçe daha dikkatli olacaklardır ama bizim de her geçen maçla uyumumuzun artacağı, yeni önemli parçaların takıma gireceği düşünüldüğünde gerçekten epey can yakabiliriz gibi görünüyor.
bir de şunu görelim, bir de amuda kalkarken maç alabiliyor mu onu görelim nedir abi ya. tabii ki farklı senaryoda maçlarda puanlar kaybedilecek. sonuçta sıfırdan kurulan bir takım var ortada. unutmayalım ki bu kulübü, camiayı, ülkeyi avcunun içi gibi bilen terim bile 2011'de yeni kurulan takımıyla ilk 10 hafta bir sürü puan kaybetmiş ve takımı oturtamamıştı. fener maçıyla birlikte o baskılı 4-4-2'ye geçebilmiştik. kolay değil yani, zaman alıyor böyle şeyler. o yüzden bu takım da illa ki bir yerlerde puan bırakacak. gelip de "aha bak ben demiştim, bu adam hoca değil!!!" muhabbeti yapmak için pusuda beklemek yerine futbolumuzdan keyif almayın deneyin derim ben.
yolumuz uzun, güveniyoruz hoca.
tuttuğun takımın hafta sonu maçı var. ve ilk kez maçları sabırsızlıkla beklenecek bir takımımız var uzun bir zaman sonra. şundan keyif almak yerine hala açıklar aramak, birilerini gömmeye çalışmak tam da bu yangıncı tayfaya göre bir iş. hani diyorlar ya egolu diye. bence asıl ego kendilerinde. arada bir dönüp aynaya baksalar iyi olur.
neyse. bu sezon oynattığı hybrid formasyonuyla beni şaşırtan hocamızdır. kağıt üstünde asimetrik bir 4-3-3 gibi duran taktik, biz hücumdayken 3-4-3'ümsü bir dizilişe dönüşüyor. fernando regista rolüyle stoperlerin arasına gelirken, bekler birer kanat gibi ilerde. rolü anlaması en zor oyuncu tolga zaten içe kayarken, rodriguez de sağa yakın olsa da serbest bir rolde, yardımcı forvetimsi bir şekilde oynuyor. bunu en iyi maç sonlarında çıkan "ortalama pozisyonlar" çizelgesinden görebiliyoruz. takımın bu asimetrisi ve çok fazla yer değiştirmesi, rakipleri ciddi anlamda şaşırtıp, önlem almalarını zorlaştırıyor. yıllardır oynadığımız statik 4-2-3-1'e iyi çalışan her anadolu takımı bizi kitleyebiliyordu. ama bu bahsettiğim hybrid sistemde belirli bir odak noktamız olmadığından, rakip kimi tutacağını, neye önlem alacağını çözene kadar zaten 2-3 tane sallamış oluyoruz. lig devam ettikçe ve oyunumuz görüldükçe daha dikkatli olacaklardır ama bizim de her geçen maçla uyumumuzun artacağı, yeni önemli parçaların takıma gireceği düşünüldüğünde gerçekten epey can yakabiliriz gibi görünüyor.
bir de şunu görelim, bir de amuda kalkarken maç alabiliyor mu onu görelim nedir abi ya. tabii ki farklı senaryoda maçlarda puanlar kaybedilecek. sonuçta sıfırdan kurulan bir takım var ortada. unutmayalım ki bu kulübü, camiayı, ülkeyi avcunun içi gibi bilen terim bile 2011'de yeni kurulan takımıyla ilk 10 hafta bir sürü puan kaybetmiş ve takımı oturtamamıştı. fener maçıyla birlikte o baskılı 4-4-2'ye geçebilmiştik. kolay değil yani, zaman alıyor böyle şeyler. o yüzden bu takım da illa ki bir yerlerde puan bırakacak. gelip de "aha bak ben demiştim, bu adam hoca değil!!!" muhabbeti yapmak için pusuda beklemek yerine futbolumuzdan keyif almayın deneyin derim ben.
yolumuz uzun, güveniyoruz hoca.