Kariyer Sonu590
sürekli üzerinden tudor'u savunmaya çalışan, belirli bir tudorcu güruhun olduğu teknik adam. kıyasladıkları kişilere bakın; hajduk ve paok'tan sille tokat gönderilmiş tudor ile hollanda liginde üst üste 2 yıl şampiyonluk yaşayıp, akabinde bundesliga'ya geçerek belirli bir kariyerle gelmiş eric gerets.
gerets'te tromso'ya elenmişti argümanı, bu gibi tudor destekçisi arkadaşların artık son sığınakları olduğu için sürekli dillerde. adam çünkü o kadar çabuk darmadağın oldu ki, savunulacak doğru düzgün argümanı kalmadı bile. şimdi her şeyden evvel eric gerets'in tromso'ya kadar olan galatasaray macerasını inceleyelim.
tromso maçına gelene kadar gerets ve takımı 6 maçta 5 galibiyet ve 1 beraberlik almışlardı. keza hazırlık maçlarında, takım iyi bir performans sergiliyordu. orta alan kötü durumda olması sebebiyle gerets, buraya transfer gelmeyince takımın ileri hücum gücünü ustalıkla kullanmayı başarmıştı. iyi bir teknik direktörün en önemli özelliği budur. elindeki malzemeden bir şeyler çıkarabilme çabası. örneğin orta alanda verim almayı başaramadığı cihan haspolatlı'yı sağ beke çekerek, burada sergilediği performans ile milli takıma kadar yükselmesine sebebiyet vermişti. hagi'de cihan'ı sağ bekte denemiş fakat verim alamamıştı. gerets ise adeta sineğin yağını çıkarır gibi, cihan'dan galatasaray'ı bir nebze de olsa rahatlatacak bir sağ bek çıkarmayı başarmıştı.
tromso maçından önce 6 haftalık periyotta sürekli orta saha transferi istemiş, ısrarla alınmasını istediği tobias linderoth ise, ancak 2 sezon sonra gerets gittiğinde takıma kazandırılacaktı. bu arada linderoth'u istediği sezon, futbolcu isveç'te yılın futbolcusu ve avrupa ligi'nin en iyi futbolcusu seçilecekti. gerets'in ısrarla belirttiği orta saha sorunu uzun yıllar galatasaray'ın kanayan yarası olarak kalacaktı. tromso maçına çıktığımızda ilk maç oynanmaması gereken bir zemine rağmen oynatılmış, galatasaray'ın kaçırdığı goller olmuş ve bir penaltısı verilmemişti. ikinci maçta da keza tek kale oynamış, fakat yenilen şansız bir gol hasebiyle maçı çevirememiştik. fahiş hakem hataları, uefa'nın skandal sayılabilecek saha zemini kararı gibi etkenler yenilmemizde en büyük rolü oynamıştı.
tromso akabinde ligde oynadığımız arka arkaya 4 maçı kazanmıştık. yani sizin anlayacağınız belirli bir oyun felsefesi, takımın belirli bir kurgusu ve azmiyle verdiği güven vardı. o yüzden gerets ve tudor'u kıyaslarken bu gibi koşulları göz önünde bulundurmanızı tavsiye ederim.
gerets'te tromso'ya elenmişti argümanı, bu gibi tudor destekçisi arkadaşların artık son sığınakları olduğu için sürekli dillerde. adam çünkü o kadar çabuk darmadağın oldu ki, savunulacak doğru düzgün argümanı kalmadı bile. şimdi her şeyden evvel eric gerets'in tromso'ya kadar olan galatasaray macerasını inceleyelim.
tromso maçına gelene kadar gerets ve takımı 6 maçta 5 galibiyet ve 1 beraberlik almışlardı. keza hazırlık maçlarında, takım iyi bir performans sergiliyordu. orta alan kötü durumda olması sebebiyle gerets, buraya transfer gelmeyince takımın ileri hücum gücünü ustalıkla kullanmayı başarmıştı. iyi bir teknik direktörün en önemli özelliği budur. elindeki malzemeden bir şeyler çıkarabilme çabası. örneğin orta alanda verim almayı başaramadığı cihan haspolatlı'yı sağ beke çekerek, burada sergilediği performans ile milli takıma kadar yükselmesine sebebiyet vermişti. hagi'de cihan'ı sağ bekte denemiş fakat verim alamamıştı. gerets ise adeta sineğin yağını çıkarır gibi, cihan'dan galatasaray'ı bir nebze de olsa rahatlatacak bir sağ bek çıkarmayı başarmıştı.
tromso maçından önce 6 haftalık periyotta sürekli orta saha transferi istemiş, ısrarla alınmasını istediği tobias linderoth ise, ancak 2 sezon sonra gerets gittiğinde takıma kazandırılacaktı. bu arada linderoth'u istediği sezon, futbolcu isveç'te yılın futbolcusu ve avrupa ligi'nin en iyi futbolcusu seçilecekti. gerets'in ısrarla belirttiği orta saha sorunu uzun yıllar galatasaray'ın kanayan yarası olarak kalacaktı. tromso maçına çıktığımızda ilk maç oynanmaması gereken bir zemine rağmen oynatılmış, galatasaray'ın kaçırdığı goller olmuş ve bir penaltısı verilmemişti. ikinci maçta da keza tek kale oynamış, fakat yenilen şansız bir gol hasebiyle maçı çevirememiştik. fahiş hakem hataları, uefa'nın skandal sayılabilecek saha zemini kararı gibi etkenler yenilmemizde en büyük rolü oynamıştı.
tromso akabinde ligde oynadığımız arka arkaya 4 maçı kazanmıştık. yani sizin anlayacağınız belirli bir oyun felsefesi, takımın belirli bir kurgusu ve azmiyle verdiği güven vardı. o yüzden gerets ve tudor'u kıyaslarken bu gibi koşulları göz önünde bulundurmanızı tavsiye ederim.
