resim
Arda Turan
Görev:Teknik Direktör
Takım:Eyüpspor
Yaş:37
Uyruk:Türkiye
  • 12540
    galatasaray'a geleceği hakkında çıkan haberler muhtemelen malum gazetenin tiraj kasma çabasıdır, öyle bir şey yoktur ama;

    önümüzdeki sezonlarda böyle haberleri daha sık göreceğimiz ve de sezonlar geçtikçe bu transferin ihtimali artacağı için iki yönden değerlendirmek gerekir;

    1) futbolculuğu:
    arda çok iyi bir futbolcu. şutu ve zaman zaman saldığı fiziği dışında bir eksiği yok. 2016-17 sezonunda 30 maçta 13 gol 7 asisti var. barcelona'ya transferine reklam, menajer itelemesi zart zurt dendi. böyle itibarsızlaştırmalara hiç gerek yok. nasıl göte göt demeyi biliyorsak (ki bu sözlükte eleştiri dozu olmadığı için göte sadece göt değil çok daha ağır şeyler söyleniyor) iyi olana da iyi diyebilmeliyiz. bu tranferde menajer gücünün etkisi maksimum %10-20 falandır. adam oraya futbolculuğuyla gitti, futbolculuğuyla barcelona'nın kemik kadrosunun bir parçası oldu. muhtemelen bu sezon da olmaya devam edecek.

    transferi halinde yaşı 32-33 olsa dahi çok iyi katkı verecektir. elbette maaş-performans oranına göre kuruyorum bu cümleyi, tıpkı diğer her futbolcuda olduğu gibi. yıllık 4-5 milyon euro verilirse bir numarası kalmaz bu olayın. yani futbolculuğuna bakarsak şu haldeki bir galatasaray'ın maaşı uygun bir arda'yı reddetme durumu olamaz. tabi kendisi de bunu komik bulmazsa.

    2) futbol dışı:
    arda'nın futbolculuğuyla galatasaray'a ne kadar fayda sağlarsa futbol dışındaki ilişkileri de o kadar zarar verecektir. en basitinden yakın olduğu adamlar galatasaray'a zarar vermek isteyen adamlar, galatasaray'dan uzak olması gereken adamlar. arda bahanesiyle sızıntı yapabilirler. bu sebeple illa böyle birşey düşünülüyorsa beşiktaş'ın demba ba'ya yaptığı gibi yarım sezon kiralık oynayıp bırakıp gönlü alınabilir ama bu saatten sonra kendisini bayrak adam yapmak doğru değil.

    her insan lükse alışır, zenginlik arttıkça onu kaybetme korkusu da artar. zenginlik arttıkça "ya bundan daha küçük bir evde yaşamak zorunda kalırsam, ya daha bundan kötü bir arabaya binmek zorunda kalırsam" korkusu ışıltılı yaşantıların en karanlık noktalarıdır. bu yaşantılar uyuşturucu gibi bağımlılık yapar ve bu kaybetme korkusu ile gelen başarısızlıklar birçok varlıklı insanın intihar sebebi bile olmuştur. bu korkuyu bizlerin tam olarak anlaması pek mümkün değil diye düşünüyorum.

    arda 20li yaşlarda gelen şöhreti çok sevdi. göz önünde olmak o kadar hoşuna gitti ki bu şöhret bozulmasın, artsın diye herkesle arasını iyi tutmaya çalıştı. birilerine "abi", birilerine "başkan", birilerine "reis, kumandan", ya da ne bileyim "büyüklerimiz"; geri kalanlara da "kardeşim" diye hitap etti ve başardı, pozisyonunu korudu. lüksüne lüks kattı, insanlar üzerindeki itibarını arttırtı ve önemli bir değere dönüştü. ama beyni yıkandı ve bu yolda çok daha önemli bir şeyi kaybetti "insanların sevgisini". her zaman söylemişimdir, önce efendi olacak insan bu hayatta. öyle reisinin ya da o muhafazakar, kafatasçı leş bir camiada kendisinin beynini yıkayan "abilerin" (buraya bir dipnot; kimlerden bahsettiğimi biliyorsunuz. aydın'ın yenipazar ilçesinde hapis yatarken neredeyse bütün futbol camiasının ziyaretine gittiği adamlardan bahsediyorum. bu ülkeyi karanlık yollara saptıran zihniyettekilerden bahsediyorum. yenipazar'ın pidesi de meşhurdur. o pideciye gittiğim zaman alırdım bu haberleri, kimler ziyaretine gelmiş, kimler dönüşte pide yemiş hangisi kıymalı, hangisi yumurtalı, hangisi tahinli yemiş gibi gibi... gazeteler falan yazamıyor yani. pidecinin duvarına fotoğraf bile astırtmıyolar, düşün) yanında efendi durmaktan bahsetmiyorum. insanlara karşı efendi olmak, itici olmamak kendinden nefret ettirmemekten bahsediyorum.
    buraya böyle arda şunu yaptı, böyle yaptı falan sıralamaya gerek yok. zaten unutulur da. olay şu; bir fotoğraf vardı. fotoğrafta volkan demirel, emre belözoğlu, arda turan var. bu fotoğraftaki en sevilesi kişi volkan yazdı kaç tane galatasaraylı. bunların arasında benim cevabım hala arda ama insanların volkan demirel isimli bir kadıköy ayısını tercih etmesine sebep veren yine arda. bu bakış açısında her ne kadar iyi organize olabilmek dışında pek bir numarası olmayan "sosyal medya taraftarlığı" denen (ki bu da yanlış) genellikle iş bilmez insanların peşinden gidip onların yazdıklarıyla oluşturduğu algılar sonucunda ortaya çıkan riyakarlık mevzusunu da %20-30 etken olsa bile altyapıdan çıkıp rekor transfer bedeliyle transfer olup oradan da barcelona futbolcusu mertebesine yükselen gayet iyi bir futbolcuyu insanlar artık sevmiyor, itici buluyor. bunun suçlusu ne basın, ne taraftarlar ne de başkası. tek büyük suçlusu arda'nın kendisi.

    son olarak şunu da söyleyeyim, arda'nın oturup muhabbet ettiği insanlar, gazeteci olsun, yönetici olsun, ya da evinin inşaatındaki mühendis olsun kendisini çok seviyormuş. çünkü oralarda samimiymiş. insanlara hıyarlık yapmıyormuş, birçok kodomanda gördüğümüz, paranın gücüyle çevresindeki insanları rahatsız eden bir şekilde takılmıyormuş ve zaman zaman söylediği gibi de herkese her konuda yardımcı oluyormuş.
App Store'dan indirin Google Play'den alın