2992
sonunun tromsö'ye elenen gerets gibi olmasını umanlar var bana kalırsa karpaty lviv'e elenen rijkaard gibi olacak. tromsö'ye eğlendiğimiz maçta çuvalla pozisyonlara girmiştik, top ilk maçta çamura saplandı buradaki maçta da rakibin tek kurşununa güme gitmiştir, olmamıştı... östersund kepazeliği öyle değil. 2 ayak boyunca görebildiğimiz tek hücum varyasyonu yok, tehlikeli tek pozisyonumuz yok, ya kaleye çekilen adam akıllı şutumuz yok amk. ya da bir td olarak dersin ki ''sezon öncesi takıma tek maçla yüklenmeyeyim, ev sahibi avantajım var, kompakt bir oyun oynayım, totalde 0-0, 1-0 geçeyim'' bu da yok ki ben td olsam bunu benimserdim sezonun ilk maçı itibariyle.
tudor'un takımı vitor pereira ile benzer özellikleri barındırıyor esasen. koşan, basan, defansta sağlam olmaya çalışan ancak ileride üretkenlik gösteremeyen bir takım... bekleri oyun kuramıyor, orta saha yaşlı ve hareketsiz, ileride hiçbir hücum varyasyonu yok ve ben zaman içinde de çok bir gelişme kaydedebileceğini düşünmüyorum. özellikle kapanan, maçı beraberliğe yatırmaya çalışan çoğu anadolu deplasmanında puan kaybedecek bu futbol anlayışı.
bakın elimizdeki kadro kötü bir kadro değil, tudor'un da yaptıgı tek iyi bir şey varsa o da takımın bir kısım çöpünü temizlemeye calisiyor olması. bruma gitmek istiyordu, sneijder'e de sisteminde yer yoktu bunlara bir şekilde tolerans gösteririm. ama elindeki oyunculardan bir tanesini bile gelistiremeyen, üzerine koyamayan, iletişimi bu denli kötü bir adama tolerans göstermem. çünkü futbolda iletişim ve motivasyonun taktik-teknik'ten daha önemli bir parametre olduğuna inanan bir insanım. sneijder'in adı geçtiği zaman muhabirden kaçan, saha içinde sinan, yasin gibi oyuncuların triplerini kestiremeyen bir teknik direktörde de bunun olacağını öngöremiyorum.
kendisini destekleyen bir entry yazıp depoya atmıstım 2. mac öncesi ancak mac esnasında ve maç sonu röportajı ile kendisi hakkındaki fikirlerim 180 derece değişti.
yönetimiyle, teknik direktörüyle, oyuncu grubuyla, taraftarıyla çürümüş bir camiaya dönüstük bence birkaç yıl itibariyle de toparlayamayız. el birliğiyle bu camianin bu hâle gelmesini sağladık, cidden yazık...
tudor'un takımı vitor pereira ile benzer özellikleri barındırıyor esasen. koşan, basan, defansta sağlam olmaya çalışan ancak ileride üretkenlik gösteremeyen bir takım... bekleri oyun kuramıyor, orta saha yaşlı ve hareketsiz, ileride hiçbir hücum varyasyonu yok ve ben zaman içinde de çok bir gelişme kaydedebileceğini düşünmüyorum. özellikle kapanan, maçı beraberliğe yatırmaya çalışan çoğu anadolu deplasmanında puan kaybedecek bu futbol anlayışı.
bakın elimizdeki kadro kötü bir kadro değil, tudor'un da yaptıgı tek iyi bir şey varsa o da takımın bir kısım çöpünü temizlemeye calisiyor olması. bruma gitmek istiyordu, sneijder'e de sisteminde yer yoktu bunlara bir şekilde tolerans gösteririm. ama elindeki oyunculardan bir tanesini bile gelistiremeyen, üzerine koyamayan, iletişimi bu denli kötü bir adama tolerans göstermem. çünkü futbolda iletişim ve motivasyonun taktik-teknik'ten daha önemli bir parametre olduğuna inanan bir insanım. sneijder'in adı geçtiği zaman muhabirden kaçan, saha içinde sinan, yasin gibi oyuncuların triplerini kestiremeyen bir teknik direktörde de bunun olacağını öngöremiyorum.
kendisini destekleyen bir entry yazıp depoya atmıstım 2. mac öncesi ancak mac esnasında ve maç sonu röportajı ile kendisi hakkındaki fikirlerim 180 derece değişti.
yönetimiyle, teknik direktörüyle, oyuncu grubuyla, taraftarıyla çürümüş bir camiaya dönüstük bence birkaç yıl itibariyle de toparlayamayız. el birliğiyle bu camianin bu hâle gelmesini sağladık, cidden yazık...
