10565
taraftar olmak gerçekten tehlikeli aktivite. insan alışkanlıktan daha öte birşey olmayan renklere armaya delicesine bağlanıyor, hayatı boyunca defalarca "ben ne yapıyorum böyle" diye düşünüyordur her akıllı adam.
işte orada bir yerlerde film kopuyor ve sen artık olayları o kadar toz pembe ve yapıcı görememeye başlıyorsun. bu bir olgunluk meselesidir. bazı insan * * sosyal ve ekonomik durumu ne olursa olsun bu olgunluğa erişemiyor. bütün hayatını, kumandası başkasının elinde olan oyuncakları izleyerek geçiriyor. sağlığını bu oyuncak uğruna heba ediyor, belki de çok sevdiği başka insanlara sırf başka oyuncakları destekledikleri için sırt çeviriyor.
sonunda türkiye gibi ülkelerde olay hep bu taraftar dediğimiz arkadaşların kendi cebinden yemesine dönüyor. bu böyle de devam edecek. bir kişi hayır bu böyle gitmez derken, karşıdaki 2 kişi "yanlışsın birader" demek yerine "ne diyon lan sen!" diye mevzuya girdiği sürece politikadan spora, sanattan * topluma hiçbir zaman şöyle arkamıza yaslanıp da rahat rahat etrafı seyredemeyeceğiz.
içimdeki nefreti iki yıldır soğumaya bırakmama rağmen, ülke değiştirip hem politikadan, hem spor ortamından uzaklaşmış olmama rağmen hala ve hala göğsümün tam ortasında saplanıp kalmış bir ağırlık hissediyorum son iki gün itibariyle. hayretler içerisinde izliyorum olan biteni kulüpte. mantıklı bir açıklama arıyorum ama bulamıyorum. şike sürecinden beri hep kendi kendime şu soruyu sordum; nasıl oluyor da aynı yayın organlarını izleyip, aynı gazeteleri okuyup, aynı ortamlarda bulunmamıza rağmen sarı kırmızı giyinen bizler şike var diyebiliyorken sarı lacivert giyinen bunu göremez ve inkar eder. bu zihnin bloke olmasından başka birşey değil midir? bu durum ülkenin bugünlerinde de defalarca tezahür etmedi mi? yanyana oturan insanlar nasıl böyle taban tabana zıt düşüncelere sahip olabilirler?
bu entry biraz içini dökmek halini almaya başladığından kısa kesiyorum. sözlüğe ara veren hatta bırakan yazarlar olduğunu gördüm, mocuishle sözlükte kendimi en yakın hissettiğim yazar olduğundan hem onu andığım hem de kendimce sözlüğe iki kelam edebileceğim bir entry yazmak istedim. bir süre o sarı kırmızı formaları çıkarın arkadaşlar, bir süre formasız gezinin, dışarıdan izleyin, tepkisiz kalın, yaşam kalitenizi yükseltin, kendinizi mutlu edecek şeyler yapın. inanın bu çocukluk aşkınıza ihanet değildir. zira çocukluk aşkınız öleli çok oldu. şu an destekliyorum dediğiniz renkler bir spor kulübünden ziyade bir şirkete aittir ve ticarette duygusallık olmaz.
kalın sağlıcakla.
işte orada bir yerlerde film kopuyor ve sen artık olayları o kadar toz pembe ve yapıcı görememeye başlıyorsun. bu bir olgunluk meselesidir. bazı insan * * sosyal ve ekonomik durumu ne olursa olsun bu olgunluğa erişemiyor. bütün hayatını, kumandası başkasının elinde olan oyuncakları izleyerek geçiriyor. sağlığını bu oyuncak uğruna heba ediyor, belki de çok sevdiği başka insanlara sırf başka oyuncakları destekledikleri için sırt çeviriyor.
sonunda türkiye gibi ülkelerde olay hep bu taraftar dediğimiz arkadaşların kendi cebinden yemesine dönüyor. bu böyle de devam edecek. bir kişi hayır bu böyle gitmez derken, karşıdaki 2 kişi "yanlışsın birader" demek yerine "ne diyon lan sen!" diye mevzuya girdiği sürece politikadan spora, sanattan * topluma hiçbir zaman şöyle arkamıza yaslanıp da rahat rahat etrafı seyredemeyeceğiz.
içimdeki nefreti iki yıldır soğumaya bırakmama rağmen, ülke değiştirip hem politikadan, hem spor ortamından uzaklaşmış olmama rağmen hala ve hala göğsümün tam ortasında saplanıp kalmış bir ağırlık hissediyorum son iki gün itibariyle. hayretler içerisinde izliyorum olan biteni kulüpte. mantıklı bir açıklama arıyorum ama bulamıyorum. şike sürecinden beri hep kendi kendime şu soruyu sordum; nasıl oluyor da aynı yayın organlarını izleyip, aynı gazeteleri okuyup, aynı ortamlarda bulunmamıza rağmen sarı kırmızı giyinen bizler şike var diyebiliyorken sarı lacivert giyinen bunu göremez ve inkar eder. bu zihnin bloke olmasından başka birşey değil midir? bu durum ülkenin bugünlerinde de defalarca tezahür etmedi mi? yanyana oturan insanlar nasıl böyle taban tabana zıt düşüncelere sahip olabilirler?
bu entry biraz içini dökmek halini almaya başladığından kısa kesiyorum. sözlüğe ara veren hatta bırakan yazarlar olduğunu gördüm, mocuishle sözlükte kendimi en yakın hissettiğim yazar olduğundan hem onu andığım hem de kendimce sözlüğe iki kelam edebileceğim bir entry yazmak istedim. bir süre o sarı kırmızı formaları çıkarın arkadaşlar, bir süre formasız gezinin, dışarıdan izleyin, tepkisiz kalın, yaşam kalitenizi yükseltin, kendinizi mutlu edecek şeyler yapın. inanın bu çocukluk aşkınıza ihanet değildir. zira çocukluk aşkınız öleli çok oldu. şu an destekliyorum dediğiniz renkler bir spor kulübünden ziyade bir şirkete aittir ve ticarette duygusallık olmaz.
kalın sağlıcakla.