10564
evrenin işleyiş kanunları, hayatın şifreleri, yaşama ve başarma sanatının incelikleri iyi bilinmeli ki doğru ile yanlışın ayrılması, doğru kararların verilmesi ve mücadelenin sürdürülmesi mümkün olabilsin. aksi halde rastgele kararlar verilir ve kaos oluşur.
öncelikle evren'de boşluk olmadığı ve her boşluğun mutlak doldurulduğu, enerjinin sürekli hareket ve değişim içinde olduğu, enerji ile uyum içinde olanların, gemisinin rotasını hedefe ayarlamış ve esen rüzgarların yönünü iyi hesaplamış olanların başarılı olabildiğini unutmayalım.
hayat da tıpkı 90 dakikalık maç gibidir. maç 90 dakika, hayat 90 yıldır. yani tek fark süredir. hangi dakikada gol yediğin, hangi dakikada gol attığın önemli değildir. önemli olan maçın sonundaki skordur. maçın daha 20. dakikasında yediğin gol yüzünden maçı kaybettim deyip pes etmek ne kadar yanlış ise 89. dakikada 1-0 galibim diye işi salmak da o kadar yanlıştır.
bugün karabulutlar üzerimizde olabilir ama o bulutların yağmurunu dökeceği ve güneşli günlerin geleceği, yağmur ve güneşle bolluğa ulaşacağımızı kim inkar edebilir.
bütün bunlar için tek şart var; mücadeleyi asla bırakmamak. mücadeleyi bırakmayanlar haklı iseler mutlaka ama mutlaka zafere ulaşırlar.
futbol bir seyir oyunudur ve artık endüstriyeldir. bir gösteri sanatıdır. kaybı da kazancı da sanaldır. taraftarların bu denklemdeki yeri teşvik etmek, destek olmak, sevinmek ve üzülmektir. ancak bunları belirli sınırları aşmadan yapmak en doğrusudur. kaybedince ya da istediğin olmayınca depresyona girmek de, kazanınca ya da istediğini elde ettiğinde aşırı sevinip kırıp dökmek de yanlıştır. orta yol her ikisini de dengeli yaşamak ve sınırları zorlamamaktır.
bugün sneijder gittiği için üzgünüz ama bunu öldük-bittik gibi algılamak saçmalık. sneijder gider bir başka sneijder buluruz. yeter ki istemeye devam edelim. galatasaray'dan daha nice baba gündüzler, metin oktaylar, hagiler, drogbalar, sneijderler gelir geçer. çünkü galatasaray baba ocağıdır ve dünyanın her yerinde evlatları vardır.
galatasaray bugün lisecilerin sığ sınırlarına hapsedilmiş olabilir ama yarın buradan kurtulmayacağını kim iddia edebilir. galatasaray bugün bir, vizyonsuz, hep yanlış kararlar verip göle tersinden dalan bir başkana sahip olabilir ama yarın vizyon sahibi bir başkanın gelmeyeceğini kim söyleyebilir, bugün yetersiz bir teknik kadroya sahip olabilir ama yarın müthiş bir teknik direktöre kavuşabileceğimizi kim inkar edebilir.
sonuç olarak galatasaray varsa ümit vardır, galatasaray varsa yaşam vardır, galatasaray varsa hedef vardır. geride kalan her şey bu denklemin bir ayrıntısıdır.
mücadeleye devam...
öncelikle evren'de boşluk olmadığı ve her boşluğun mutlak doldurulduğu, enerjinin sürekli hareket ve değişim içinde olduğu, enerji ile uyum içinde olanların, gemisinin rotasını hedefe ayarlamış ve esen rüzgarların yönünü iyi hesaplamış olanların başarılı olabildiğini unutmayalım.
hayat da tıpkı 90 dakikalık maç gibidir. maç 90 dakika, hayat 90 yıldır. yani tek fark süredir. hangi dakikada gol yediğin, hangi dakikada gol attığın önemli değildir. önemli olan maçın sonundaki skordur. maçın daha 20. dakikasında yediğin gol yüzünden maçı kaybettim deyip pes etmek ne kadar yanlış ise 89. dakikada 1-0 galibim diye işi salmak da o kadar yanlıştır.
bugün karabulutlar üzerimizde olabilir ama o bulutların yağmurunu dökeceği ve güneşli günlerin geleceği, yağmur ve güneşle bolluğa ulaşacağımızı kim inkar edebilir.
bütün bunlar için tek şart var; mücadeleyi asla bırakmamak. mücadeleyi bırakmayanlar haklı iseler mutlaka ama mutlaka zafere ulaşırlar.
futbol bir seyir oyunudur ve artık endüstriyeldir. bir gösteri sanatıdır. kaybı da kazancı da sanaldır. taraftarların bu denklemdeki yeri teşvik etmek, destek olmak, sevinmek ve üzülmektir. ancak bunları belirli sınırları aşmadan yapmak en doğrusudur. kaybedince ya da istediğin olmayınca depresyona girmek de, kazanınca ya da istediğini elde ettiğinde aşırı sevinip kırıp dökmek de yanlıştır. orta yol her ikisini de dengeli yaşamak ve sınırları zorlamamaktır.
bugün sneijder gittiği için üzgünüz ama bunu öldük-bittik gibi algılamak saçmalık. sneijder gider bir başka sneijder buluruz. yeter ki istemeye devam edelim. galatasaray'dan daha nice baba gündüzler, metin oktaylar, hagiler, drogbalar, sneijderler gelir geçer. çünkü galatasaray baba ocağıdır ve dünyanın her yerinde evlatları vardır.
galatasaray bugün lisecilerin sığ sınırlarına hapsedilmiş olabilir ama yarın buradan kurtulmayacağını kim iddia edebilir. galatasaray bugün bir, vizyonsuz, hep yanlış kararlar verip göle tersinden dalan bir başkana sahip olabilir ama yarın vizyon sahibi bir başkanın gelmeyeceğini kim söyleyebilir, bugün yetersiz bir teknik kadroya sahip olabilir ama yarın müthiş bir teknik direktöre kavuşabileceğimizi kim inkar edebilir.
sonuç olarak galatasaray varsa ümit vardır, galatasaray varsa yaşam vardır, galatasaray varsa hedef vardır. geride kalan her şey bu denklemin bir ayrıntısıdır.
mücadeleye devam...