290
böyle maçlardan sonra gerçekten bir süre beklemek gerekiyor sağlıklı değerlendirme için çünkü gerçekten sonuç çok can sıkıcı.
bir kere isveç, norveç kısaca kuzey ligi takımları fizik kapasite, disiplin ve takım olgusu ile var olan, her zaman için dişli takımlardır. yani şu an bizde mevcut olmayan avantajlara sahipler. kaldı ki östersunds kendi liginin ortasında (14. haftasında) ve kendi evinde de nağmalup giden bir takım. yani bu model bir takım için hiç de fena olmayan bir performansı var.
ha diyebilirsiniz ki, bunları neden anlatıyorsun altı-üstü östersunds. günümüz futbolunda artık o işler öyle değil maalesef. yukarıda değindiğim gibi bu tip takımlar böyle sezon başı eşleşmelerinde çoğu rakibe zorluk çıkartabilir. burada kilit nokta bu tip takımların kalite noktasında yetersiz olmasıdır. o yüzden bizim takımımızda şu an östersunds'ta olan kondisyon, takım uyumu ve taktiksel disiplin olmadığından, istediğimizi almamız ancak kalite ve plan doğrultusunda olabilirdi. peki bizde bunlar var mıydı?
şimdi şöyle bir bakalım, önde-geride, 3-4-3, 2-5-3 bir kenara. bizim takmımızda kalite olarak fark yaratacak oyuncu hangisi? östersunds ya da x takıma karşı? linnes mi? carole mü? selçuk mu? tolga mı? yoksa yasin ya da sinan mı? kısacası biz göründüğümüz, büyütüldüğümüz kadar kaliteli bir takım değiliz ki bu zaten malumun ilanı. kısaca kalite bizim için bu maçta fark yaratacak bir unsur değildi, maalesef.
çözümün bir ayağı işe yaramıyor o halde. takım kalitemiz yok. peki plan? bu noktada ben her ne kadar tudor'a karşı pek çok yazar arkadaşım kadar acımasız olmasam da kesinlikle daha iyi bir planı olmalıydı. daha doğrusu bir plan olmalıydı. "oyunculara 2 gün izin verdim daha diri olsunlar diye" gibi bir plan olamaz. bakın her koşul aleyhimizdeydi tekrar altını çizelim. daha diri bir takip, farklı bir saha, iklim vs.
koşan takım göremedikçiler için de maalesef tüm sezonluk kondisyon 2 haftada yüklenmiyor. oyuncu değiştirmiyorcular için de yedek kulubesinden kurtarıcı olarak emrah başsan girdi oyuna o kadar diyeyim. yani bu argümanlar biraz eleştirmek için eleştirmek. yine de sahada planımız olmalıydı. o kadar kötü futbol vardı ki sahada. bir ara maçı anlatan spiker cem yılmaz bile bizim hücumları anlatırken dejavu yaşadı. aynı paslar, aynı hareketler diye. taktik açıdan bu kadar hazırlıksız, plansız olmamalıydık. tudor bence de bu net şekilde maçta sınıfta kalmıştır. ha dediğim gibi yarın gitsin de diyemeyeceğim çünkü gelecek ismin de pek parlak olacağını sanmıyorum.
bu maç geride kaldı artık. gerçekçi olalım teknik adam kim olursa olsun bu takım kalitemiz ve bu şartlarda oradan alacağımız en iyi skor 0-0 ya da 0-1 olurdu. bu benim fikrim. şimdi maalesef takım içinde çalkalanmalar ve tepkiler daha çok olacaktır. bence rövanşa kadar yıkıcı olmak yerine yapıcı olmaya çalışmakta fayda, bu turda avrupa dışında kalmayı sanırım hiçbirimiz istemiyoruz. o nedenle ders çıkarmak anlamında eleştirileri yine yapalım ama şu aşamada hem tudor'a hem takıma destek olmak gerekiyor. umarım rövanşta turu geçer ve yeni transferlerle yola daha sağlam devam ederiz. allah korusun elenmemiz durumundaysa maalesef ki yeniden yapılanmaya yeniden başlayacağız gibi duruyor.
bir kere isveç, norveç kısaca kuzey ligi takımları fizik kapasite, disiplin ve takım olgusu ile var olan, her zaman için dişli takımlardır. yani şu an bizde mevcut olmayan avantajlara sahipler. kaldı ki östersunds kendi liginin ortasında (14. haftasında) ve kendi evinde de nağmalup giden bir takım. yani bu model bir takım için hiç de fena olmayan bir performansı var.
ha diyebilirsiniz ki, bunları neden anlatıyorsun altı-üstü östersunds. günümüz futbolunda artık o işler öyle değil maalesef. yukarıda değindiğim gibi bu tip takımlar böyle sezon başı eşleşmelerinde çoğu rakibe zorluk çıkartabilir. burada kilit nokta bu tip takımların kalite noktasında yetersiz olmasıdır. o yüzden bizim takımımızda şu an östersunds'ta olan kondisyon, takım uyumu ve taktiksel disiplin olmadığından, istediğimizi almamız ancak kalite ve plan doğrultusunda olabilirdi. peki bizde bunlar var mıydı?
şimdi şöyle bir bakalım, önde-geride, 3-4-3, 2-5-3 bir kenara. bizim takmımızda kalite olarak fark yaratacak oyuncu hangisi? östersunds ya da x takıma karşı? linnes mi? carole mü? selçuk mu? tolga mı? yoksa yasin ya da sinan mı? kısacası biz göründüğümüz, büyütüldüğümüz kadar kaliteli bir takım değiliz ki bu zaten malumun ilanı. kısaca kalite bizim için bu maçta fark yaratacak bir unsur değildi, maalesef.
çözümün bir ayağı işe yaramıyor o halde. takım kalitemiz yok. peki plan? bu noktada ben her ne kadar tudor'a karşı pek çok yazar arkadaşım kadar acımasız olmasam da kesinlikle daha iyi bir planı olmalıydı. daha doğrusu bir plan olmalıydı. "oyunculara 2 gün izin verdim daha diri olsunlar diye" gibi bir plan olamaz. bakın her koşul aleyhimizdeydi tekrar altını çizelim. daha diri bir takip, farklı bir saha, iklim vs.
koşan takım göremedikçiler için de maalesef tüm sezonluk kondisyon 2 haftada yüklenmiyor. oyuncu değiştirmiyorcular için de yedek kulubesinden kurtarıcı olarak emrah başsan girdi oyuna o kadar diyeyim. yani bu argümanlar biraz eleştirmek için eleştirmek. yine de sahada planımız olmalıydı. o kadar kötü futbol vardı ki sahada. bir ara maçı anlatan spiker cem yılmaz bile bizim hücumları anlatırken dejavu yaşadı. aynı paslar, aynı hareketler diye. taktik açıdan bu kadar hazırlıksız, plansız olmamalıydık. tudor bence de bu net şekilde maçta sınıfta kalmıştır. ha dediğim gibi yarın gitsin de diyemeyeceğim çünkü gelecek ismin de pek parlak olacağını sanmıyorum.
bu maç geride kaldı artık. gerçekçi olalım teknik adam kim olursa olsun bu takım kalitemiz ve bu şartlarda oradan alacağımız en iyi skor 0-0 ya da 0-1 olurdu. bu benim fikrim. şimdi maalesef takım içinde çalkalanmalar ve tepkiler daha çok olacaktır. bence rövanşa kadar yıkıcı olmak yerine yapıcı olmaya çalışmakta fayda, bu turda avrupa dışında kalmayı sanırım hiçbirimiz istemiyoruz. o nedenle ders çıkarmak anlamında eleştirileri yine yapalım ama şu aşamada hem tudor'a hem takıma destek olmak gerekiyor. umarım rövanşta turu geçer ve yeni transferlerle yola daha sağlam devam ederiz. allah korusun elenmemiz durumundaysa maalesef ki yeniden yapılanmaya yeniden başlayacağız gibi duruyor.