295
kesinlikle ryan oreily'i eleştirmek için söylemiyorum ancak "dortmund seviyesi" değişken bir konudur.
kafalarımızda borussia dortmund dediğimiz zaman "almanya liginde şampiyonluk kovalayan takım" imajı çiziliyor olabilir; ancak dortmund yönetimi, 2000'li yılların başında yaşadığı mali krizden ağzı nasıl yandı ise resmen arsene wenger gibi hal ve hareketler yapıyor.
tuchel, sene başında takımın belirli bölgelerine takviyeler yapılmasını ve yıldızların elde tutulmasını istedi. dortmund, zaten seneler içinde götze, kagawa, lewandowski gibi bundesliga'ya ağırlığını koyan adamları satmış, bunların ikisini, şampiyonluk yarışının en büyük favorisi ve rakibi bayern'e satmıştı. tuchel sene başında, "aga yıldızları tutalım, 1-2 transfer ile kadroyu güçlendirdik mi tamamdır" derken, dünyanın aktif en iyi 5 defans oyuncusu olan hummels, orta sahada oyun kurma görevinde top class ilkay gündoğan ile geçen sene asist ve golleri ile takımı sırtlayan mkhitaryan'ı sattı yönetim. işin komik tarafı hummels'i yine bayern'e sattı (hummels kendi gitmek istemiş olabilir ancak para paradır)
yerine yetenekli gençler aldılar almasına (bartra, schürrle, dembele, emre mor) ancak en dominant adamları satıp gelecek vaadeden adamları alırsan olduğundan daha başarılı olman zor. işin daha enteresan tarafı satılan hiçbir oyuncu "yaşı geldi" diyebileceğimiz adamlar değil. resmen prime dönemlerinde satıldı.
dolayısıyla sene başında kafasında kurduğu kadronun amiyane tabirle anası sikilen tuchel ile yönetimin arası sezon boyunca açık gitti. evet, saçma sapan taktikler denedi ancak bunların çoğu götze, reus gibi belki de en büyük iki yıldızının ve ilkay'ın ikamesi olarak kadroda bulunan nuri'nin üstlerine takım inşa edilemeyecek adamlar olması. kalitesiz olduklarından değil elbette; sık sakatlanmaları yüzünden.
ben alınan puan anlamında başarısız oldukları fikrine katılıyorum ancak başarısızlığın tek sebebinin tuchel ve taktikleri olmadığını düşünüyorum.
kafalarımızda borussia dortmund dediğimiz zaman "almanya liginde şampiyonluk kovalayan takım" imajı çiziliyor olabilir; ancak dortmund yönetimi, 2000'li yılların başında yaşadığı mali krizden ağzı nasıl yandı ise resmen arsene wenger gibi hal ve hareketler yapıyor.
tuchel, sene başında takımın belirli bölgelerine takviyeler yapılmasını ve yıldızların elde tutulmasını istedi. dortmund, zaten seneler içinde götze, kagawa, lewandowski gibi bundesliga'ya ağırlığını koyan adamları satmış, bunların ikisini, şampiyonluk yarışının en büyük favorisi ve rakibi bayern'e satmıştı. tuchel sene başında, "aga yıldızları tutalım, 1-2 transfer ile kadroyu güçlendirdik mi tamamdır" derken, dünyanın aktif en iyi 5 defans oyuncusu olan hummels, orta sahada oyun kurma görevinde top class ilkay gündoğan ile geçen sene asist ve golleri ile takımı sırtlayan mkhitaryan'ı sattı yönetim. işin komik tarafı hummels'i yine bayern'e sattı (hummels kendi gitmek istemiş olabilir ancak para paradır)
yerine yetenekli gençler aldılar almasına (bartra, schürrle, dembele, emre mor) ancak en dominant adamları satıp gelecek vaadeden adamları alırsan olduğundan daha başarılı olman zor. işin daha enteresan tarafı satılan hiçbir oyuncu "yaşı geldi" diyebileceğimiz adamlar değil. resmen prime dönemlerinde satıldı.
dolayısıyla sene başında kafasında kurduğu kadronun amiyane tabirle anası sikilen tuchel ile yönetimin arası sezon boyunca açık gitti. evet, saçma sapan taktikler denedi ancak bunların çoğu götze, reus gibi belki de en büyük iki yıldızının ve ilkay'ın ikamesi olarak kadroda bulunan nuri'nin üstlerine takım inşa edilemeyecek adamlar olması. kalitesiz olduklarından değil elbette; sık sakatlanmaları yüzünden.
ben alınan puan anlamında başarısız oldukları fikrine katılıyorum ancak başarısızlığın tek sebebinin tuchel ve taktikleri olmadığını düşünüyorum.