22
(bkz: antifenerbahçe sempatizanı)
(bkz: doktor bu ne)
anlatılmak istenen üzerine, anladıklarım üzerine bir şeyler söyleyeyim bari. aslında holiganizm dünyanın her yerinde bir problem olarak durmaktadır. kitlelerin içine sızarak yönlendirmeye falan yeltendikleri de görünen bir şey ancak bunun önüne geçmek o kadar da kolay değil. bir şeyin antisi ortaya çıkmışsa mutlaka arka planında bir takım tespitleri yapmayı gerektirecek faktörler vardır. galatasaray ile fenerbahçe arasında bir düşmanlık, bir yok etme güdüsü yok. en basitinden kendi açımdan olaya baktığımda ailemde fenerbahçe taraftarları var her ne kadar hala rüştü'nün fenerbahçe'de oynadığını sansalar ve onun isminin dışında bir futbolcunun daha ismini bilmeseler de. bu kadar tabana kadar yayılmış bir dostluk ve iç içe geçmişlik varken yukarıda bir takım insanların hakimiyet sahalarını kulüp başkanlarıyla el ele vererek sağladıkları ve zaman zaman çıkarlarının çakışmasından tasfiyeler dahi yaşandığını görüyoruz. uçlara gidildiği zaman her şey daha hızlı yaşanıyor ve "burada da birileri var futbol ile ilgileniyorlar fark edin kardeşim" tarzında bir isyan çıkıyor. toplum spora yönlendirilmediği zaman spora ilgi duymuyor haliyle. ilgi duymadığı zaman da ilgiyi çekmek için, futbolu pazarlamak isteyenlerin bir şeyler yapması bir şeyler gerekiyor. işte bu noktada antiler devreye giriyor ve bu işi göğüslüyorlar, onlar yönetimlerle bu işi götürüyorlar. öyle ki, bir teknik direktör, bir başkan, bir taraftar kitlesi bütün acılarını, bütün hayal kırıklıklarını, fiyaskolarını bir takımı yenmenin üzerinden hafifletiyor ve hayata bu şekilde tutunup dertsiz tasasız kalmayı başarabiliyor.
(bkz: doktor bu ne)
anlatılmak istenen üzerine, anladıklarım üzerine bir şeyler söyleyeyim bari. aslında holiganizm dünyanın her yerinde bir problem olarak durmaktadır. kitlelerin içine sızarak yönlendirmeye falan yeltendikleri de görünen bir şey ancak bunun önüne geçmek o kadar da kolay değil. bir şeyin antisi ortaya çıkmışsa mutlaka arka planında bir takım tespitleri yapmayı gerektirecek faktörler vardır. galatasaray ile fenerbahçe arasında bir düşmanlık, bir yok etme güdüsü yok. en basitinden kendi açımdan olaya baktığımda ailemde fenerbahçe taraftarları var her ne kadar hala rüştü'nün fenerbahçe'de oynadığını sansalar ve onun isminin dışında bir futbolcunun daha ismini bilmeseler de. bu kadar tabana kadar yayılmış bir dostluk ve iç içe geçmişlik varken yukarıda bir takım insanların hakimiyet sahalarını kulüp başkanlarıyla el ele vererek sağladıkları ve zaman zaman çıkarlarının çakışmasından tasfiyeler dahi yaşandığını görüyoruz. uçlara gidildiği zaman her şey daha hızlı yaşanıyor ve "burada da birileri var futbol ile ilgileniyorlar fark edin kardeşim" tarzında bir isyan çıkıyor. toplum spora yönlendirilmediği zaman spora ilgi duymuyor haliyle. ilgi duymadığı zaman da ilgiyi çekmek için, futbolu pazarlamak isteyenlerin bir şeyler yapması bir şeyler gerekiyor. işte bu noktada antiler devreye giriyor ve bu işi göğüslüyorlar, onlar yönetimlerle bu işi götürüyorlar. öyle ki, bir teknik direktör, bir başkan, bir taraftar kitlesi bütün acılarını, bütün hayal kırıklıklarını, fiyaskolarını bir takımı yenmenin üzerinden hafifletiyor ve hayata bu şekilde tutunup dertsiz tasasız kalmayı başarabiliyor.