22
bunu arzulayan taraftarın, kayyumun ne olduğuna dair bilgisi olmadığına inanmak istiyorum.
galatasaray'a kayyum, borçları yüzünden atanırsa atanır.
borç yüzünden kayyum atanması demek, devlet erkinin, şirketin başına birini oturtup, karşısına da kendi kurumları öncelikli olmak üzere tüm alacaklıları alıp borçları ödemek üzere çalışılması demektir. birincil amaç budur. bu amaca da genelde asla ulaşılmaz; finansal olarak zaten ulaşılmasını beklemek gerçekçilikten uzak bir yaklaşım olur.
yani, kayyum atanırsa uçmak bir tarafa, geriye amblemden başka pek bir şey kalmaz.
ha, şunu diyorsanız: "batabileceğimiz kadar batalım, liseden, ondan, bundan tamamen kurtulalım, amatör kümeye düşelim, oradan baştan başlayalım", kayyumun atanması, peşinden ödenebilecek tüm borçların ödenmesi, geriye kalan borçların da sorumlulara atanması (kefiller ki genelde başkanlar) sonrası için, hiçbir taşınmazı, mal varlığı vesairesi kalmamış kulüp için bir plan projeniz varsa, ki bu plan projeye ödenememiş borçların yapılandırılarak üstlenilmesinin, hiç değilse yeni tesislerin ve faaliyetleri devam ettirebilecek kadar malzemenin temini, tüm bu yükün yönetilmesi ve büyütülmesini içermelidir; buyursun gelsin kayyum.
bahsettiğim "kayyum sonrası süreç" için de finansçı lazım derseniz; gönüllü çalışırım.
o kısmı için ben hazırım.
kayyum bekleyen herkes taşın altına elini sokmaya hazırsa, şu anda türkiye'de, devlet erkinin adil ve hukuka uygun hareket edeceğine de inanıyorsanız (ki ben inanmamama rağmen geriye kalacak enkazda rol almak için hazırım) kayyum yarın gelsin.
elbette bu tez, geriye kalacak enkazın üç-beş paraya arap sermayesine peşkeş çekileceği olasılığı da yüzde 90 falan civarında düşünülerek üretilmiştir.
yine de derseniz ki "arap-marap ben sahada kazanan takım izlemek istiyorum"; saygı duyarım.
ben çocukluğumun takımına beslediğim sevdayı gönlümde tutar, yeni galatasaray'ı sizlere bırakırım.
eyyorlamam bu kadar.
hadi hayırlı kayyumlar.
galatasaray'a kayyum, borçları yüzünden atanırsa atanır.
borç yüzünden kayyum atanması demek, devlet erkinin, şirketin başına birini oturtup, karşısına da kendi kurumları öncelikli olmak üzere tüm alacaklıları alıp borçları ödemek üzere çalışılması demektir. birincil amaç budur. bu amaca da genelde asla ulaşılmaz; finansal olarak zaten ulaşılmasını beklemek gerçekçilikten uzak bir yaklaşım olur.
yani, kayyum atanırsa uçmak bir tarafa, geriye amblemden başka pek bir şey kalmaz.
ha, şunu diyorsanız: "batabileceğimiz kadar batalım, liseden, ondan, bundan tamamen kurtulalım, amatör kümeye düşelim, oradan baştan başlayalım", kayyumun atanması, peşinden ödenebilecek tüm borçların ödenmesi, geriye kalan borçların da sorumlulara atanması (kefiller ki genelde başkanlar) sonrası için, hiçbir taşınmazı, mal varlığı vesairesi kalmamış kulüp için bir plan projeniz varsa, ki bu plan projeye ödenememiş borçların yapılandırılarak üstlenilmesinin, hiç değilse yeni tesislerin ve faaliyetleri devam ettirebilecek kadar malzemenin temini, tüm bu yükün yönetilmesi ve büyütülmesini içermelidir; buyursun gelsin kayyum.
bahsettiğim "kayyum sonrası süreç" için de finansçı lazım derseniz; gönüllü çalışırım.
o kısmı için ben hazırım.
kayyum bekleyen herkes taşın altına elini sokmaya hazırsa, şu anda türkiye'de, devlet erkinin adil ve hukuka uygun hareket edeceğine de inanıyorsanız (ki ben inanmamama rağmen geriye kalacak enkazda rol almak için hazırım) kayyum yarın gelsin.
elbette bu tez, geriye kalacak enkazın üç-beş paraya arap sermayesine peşkeş çekileceği olasılığı da yüzde 90 falan civarında düşünülerek üretilmiştir.
yine de derseniz ki "arap-marap ben sahada kazanan takım izlemek istiyorum"; saygı duyarım.
ben çocukluğumun takımına beslediğim sevdayı gönlümde tutar, yeni galatasaray'ı sizlere bırakırım.
eyyorlamam bu kadar.
hadi hayırlı kayyumlar.