• 2948
    eleştiriyi hakediyor ama kesinlikle kötü sözü ve hakareti haketmiyor. kendisi iyi bir galatasaray'lı, yaşattıkları için de tüm galatasaray'lılar minnettar olacaktır hocaya. lakin şu noktada biraz konuşma zamanı geldi diye düşünüyorum.

    öncelikle ben ergin ataman'ı severim, inanırım. ama bu sezon gerek formsuzluğu olsun, gerek tavırları olsun artık bir miktar sabırları zorlamaya başladığını kabul edelim. madde madde ilerlemek gerekirse;

    -mccollum'da yeteri kadar ısrar ettiğini düşünmüyorum. o opsiyon kesinlikle zorlanmalıydı. russ smith+dentmon guard rotasyonu ile başlamaktansa mccollum+x ile devam etseydi çok daha olumlu olurdu. bu konuda bütçeyi iyi ayarlayamadığını düşünenlerdenim.

    -maçlara giden, yerinde izleyen bir taraftarım. genel gözlemim, deon thomspon konusunda çok katı duruşuydu ergin ataman'ın. en ufak hatasında saha kenarına alıp azarlamalar, sert tavırlar. nitekim kapasitesi belli bir oyuncudan bahsediyoruz ve yeterli süre alamadığı için motivasyon düşüklüğü de yaşadı. kızılyıldız'da fena da işler yapmıyor. o konudaki tavrı bir türlü anlayamadım.

    -genel formsuzluk. isyan etmeme, molaları geç alma, genç oyunculara ligde yeterli süreyi verip takımı dinlendirememesi. bunların hepsi genel formsuzluk bana göre. maç sonlarını çok kötü oynadı özellikle, fenerbahçe maçı buna çok güzel bir örnek.

    -obradoviç ve fenerbahçe'nin altında ezildiğini düşünüyorum. özellikle ülker arena'daki maçlarda. fenerbahçe'nin genel kadro yapısı, başında avrupa'nın en iyi koçunun oluşu gibi sebepler hocanın direncini kırıyor bence. yani ben ne yaparsam yapayım bunları sezon bütününde altıma alamam görüşü hakim oluyor. psikolojik olarak öyle gibi geliyor, tamamen benim görüşüm.

    -maç sonu açıklamaları. s-kan-dal. tek kelimeyle. kaan kural potacast'de ergin ataman ne yapmaya çalışıyor anlamıyorum demişti. önce russ smith, sonra deon thompson, schilb, fitipaldo derken pek çok maç sonrası oyuncularını ateşe attı. oyuncu bunla ateşlenmez, demotive olur, üstünde hissettiği baskı artar. hoca bunu iyi tartamadı. önceden de yapardı ama bu sene kantarın topuzunu epey bir kaçırdı.

    -yeni euroleague formatı. dar rotasyon kısa aralıklarla maç yapmayı, tempolu ve kaliteli takımlarla karşılaşmayı kaldıramadı. ardarda gelen mağlubiyetler, yarıştan kopulması ile takım iyice şirazeden çıktı.

    -milli takım belirsizliği. bu hocayı çok yıprattı, bence biraz da kırıldı tercih edilmeyince. beşiktaş'ı çalıştıran ufuk sarıca değil de başka bir isim seçilse belki böyle olmazdı, çünkü kriter önceden 2 takım çalıştırmama olarak öngörülmüştü. hocayı bu da biraz içindeki basketbol aşkını eritti diye düşünüyorum.

    -son olarak ocgunsson nickli yazarın (bkz: #2126170) numaralı entrysinde de yazıldığı gibi atletik bir takım kurmamış olması. bu yazıya kalıbımı basarım. takım tempoyu kaldıramıyor, tepki veremiyor. çok tek düze oyunculardan kuruluyuz, delici, yırtıcı, savaşan, ribaund kapasitesi olan oyuna kendini verecek oyuncu sayımız çok çok az. bu da takımı durağan hale getiriyor, savaştığımız arena euroleague olunca da elde 7 galibiyetli bir sezon kalıyor.

    velhasıl kelam euroleague'in şarkısında "i feel devotion" diyor, biz ise fedakarlık, kendini ortaya koyma yerine işkenceyi hissedip "i feel the torture" olarak şarkıyı değiştiriyoruz. yazık oldu hocam, çok yazık oldu.
App Store'dan indirin Google Play'den alın