10015
olumlu terazi-olumsuz terazi...
futbol al-ver işidir. tıpkı ticaret gibi. izleyenler, izletenler... alıcı, verici...
buradan hareketle; bir terazinin iki yakasına bir şeyler koyup tartmak, abesle iştigal etmek olmasa gerek. iki tür terazimiz olsa... yaşadıkları-yaşattıkları minvalinde olumlu ve olumsuz terazi düşünelim. olumlu anlamda baktığımızda; geldiği andan, son birkaç yıla kadar olan süreci ele alsak. neler yaşattı? neler yaşadı?
kantarın topuzunda yaşadıkları ağır basar. efendi, en azından konuşmasını bilen, "galatasaraylılık duruşu sergileyebiliyor" dediğimiz, saha içinde organizatör, kupalar kazanan bir selçuk yani yaşattıkları. ancak yaşadıklarına bakarsak; maaşında yaş aldıkça gözle görülür bir gelişme, taraftarın "en sevgilisi" bir selçuk. ibre yaşadıklarının daha fazla olduğunu söylüyor.
olumsuz kantarı getirin...
son birkaç yılın selçuk'u ne durumda bu tartıda? fizik olarak bitkin, ufak çaplı yeniçerilikler, sahadaki vasat performansı... buna karşılık yaşadıkları; "leşçuk", xelçuk dalga geçmeleri, nefret kusmalar, her kötü gidişte ıslıklanmalar... kantar yine yaşadıklarından yana.
doğrusu kantarı dengede tutmaktır. adalet dediğimiz şey "dengede bir terazi" değil midir? abartılı sevmek, abartılı yermek... işte bütün mesele bu!
futbol al-ver işidir. tıpkı ticaret gibi. izleyenler, izletenler... alıcı, verici...
buradan hareketle; bir terazinin iki yakasına bir şeyler koyup tartmak, abesle iştigal etmek olmasa gerek. iki tür terazimiz olsa... yaşadıkları-yaşattıkları minvalinde olumlu ve olumsuz terazi düşünelim. olumlu anlamda baktığımızda; geldiği andan, son birkaç yıla kadar olan süreci ele alsak. neler yaşattı? neler yaşadı?
kantarın topuzunda yaşadıkları ağır basar. efendi, en azından konuşmasını bilen, "galatasaraylılık duruşu sergileyebiliyor" dediğimiz, saha içinde organizatör, kupalar kazanan bir selçuk yani yaşattıkları. ancak yaşadıklarına bakarsak; maaşında yaş aldıkça gözle görülür bir gelişme, taraftarın "en sevgilisi" bir selçuk. ibre yaşadıklarının daha fazla olduğunu söylüyor.
olumsuz kantarı getirin...
son birkaç yılın selçuk'u ne durumda bu tartıda? fizik olarak bitkin, ufak çaplı yeniçerilikler, sahadaki vasat performansı... buna karşılık yaşadıkları; "leşçuk", xelçuk dalga geçmeleri, nefret kusmalar, her kötü gidişte ıslıklanmalar... kantar yine yaşadıklarından yana.
doğrusu kantarı dengede tutmaktır. adalet dediğimiz şey "dengede bir terazi" değil midir? abartılı sevmek, abartılı yermek... işte bütün mesele bu!
