64
severek okuduğum, her zaman katılmasam da saygı duyduğum bir yazar arkadaşımızdır.
puan kıyaslamasıyla ilgili ise evet, sadece puanlara baktığımızda bir başarı söz konusudur.
kendisi bir görüş belirtmeksizin sadece iki veriyi kıyaslayan bilgi içerikli giriler yazmıştır.
konusu nick altından devam ettiğinden ben de buradan devam edeyim dedim;
kendisinin bir yorum katmadığını bilmekle birlikte şunları paylaşmak istedim:
madem istatistik konuşuyoruz, istatistik, herhangi en az iki zamanda, iki yerde ve iki durumda gerçekleşmiş iki verinin karşılaştırılması değildir.
bu algıyı öncelikle bir kenara bırakmamız gerekiyor. çünkü ondan sonra "istatistik mini etek" falan filan gibi gerçekten cahilce bir tutumla yüz yüze geliyoruz.
lütfen bunu kimse üzerine alınmasın. konu buradan devam ettiği için bu kanalı tercih ettim. kimseyi hedef almıyorum.
şimdi,i 2011-2012 galatasaray'ının, ilgili sezonun ilgili liginde ilk 14 haftada elde ettiği puanlarla 2016-2017 galatasaray'ının, ilgili sezonun ilk 14 haftada elde ettiği puanları kıyaslayalım madem.
yukarıda belirttiğim sebeplerle yalnızca puanları kıyaslarsak ne olur?
açıkçası elimize anlamlı; yani işe yarar bir sonuç geçmez. hatta şöyle söyleyeyim, kıyaslanan yılların aralığı genişledikçe elde edeceğimiz sonucun anlamsızlığı o kadar artacaktır. neden? çünkü o verilerin elde edildiği koşulların farklılıkları, verilerin sınıflarının benzerliğini giderek anlamsız kılacaktır.
ne yapmalı?
madem futbol konuşuyoruz, herkes tarafından kabul edilebilecek kriterleri göz önüne alalım ki bu kıyaslamayı işe yarar kılabilelim veya bu yönde çaba göstermiş olalım.
nedir bu kriterler?
mesela iki hoca da sezon başında görevde miydi? evet.
peki iki hoca da, bir önceki sezonda görevdeler miydi? terim değildi, riekerink görevdeydi.
kadro kalitesi birbirine yakın mı? açıkçası yanıtları göreceli olabilecek bir soru ama belli standartlarla karşılaştırırsak sanırım 2011-2012 sezonunun başlangıç kadrosunun 2016-2017 sezonunun başlangıç kadrosundan daha iddialı bir kadro olduğunu söylersek karşı çıkan pek olmaz sanırım. hani daha basit bir dille, 11-12 sezonu kadrosu 10 üzerinden 8'lik bir kadro, 16-17 kadrosu ise 10 üzerinden 6 ila 6,5'luk bir kadro diyebiliriz.
yönetimin genel kalitesi yakın mı? sanırım yine 11-12 yönetiminin (başkanından hiç sevmesem de abdürrahim albayrak'ına kadar) 16-17 yönetimiyle karşılaştırılması ayıp olacaktır.
gelelim oynanan futbol konusuna.
11-12 sezonunda ilk 14 haftada takım 2 mağlubiyet almış. ilki birinci haftada başakşehir'e karşı; diğeri hakemin katlettiği, 9 kişi tamamladığımız 2-4'lük antep maçı.
16-17 sezonunda ise başakşehir, fenerbahçe ve trabzonspor maçlarını kaybeden bir galatasaray görüyoruz ilk 14 hafta içinde.
bu mağlubiyetlerde en önemli konu, kanımca, 16-17 sezonunda karşılık vermeyi denemeye bile gücümüzün olmaması.
11-12 sezonunda katledildiğimiz antep maçında dahi takım reaksiyon vermeye çalışmış ancak yetememişti.
16-17 sezonunda ise 10 kişi kalmış paşa karşısında bile 2-1'i korumak için debelenen bir galatasaray görüyoruz.
şimdi bu tezi de verilerle desteklerdim ama sanırım gerek yoktur. kimsenin itiraz edeceğini zannetmiyorum.
en önemli farklardan birisi de 11-12 sezonuna baktığınızda, üç-dört hücum varyasyonu olan bir takım görebilirken 16-17 sezonunda 2. bölgede kabız gibi top çeviren, 3. bölgeye inmekte oldukça zorlanan, kısacası pek de bir hücum varyasyonuna sahip olmayan bir takım izlememizdir.
özetlemek ve bu tartışmalardan kendi adıma bir sonuç çıkarabilmek adına ise şu sonucu paylaşmak istiyorum;
hafta hafta baktığımızda, 11-12 sezonunda her hafta üzerine koyan, reaksiyon veren veya hiç değilse deneyen ve en azından 3 hücum varyasyonuna sahip olan (ceza sahasına ortalar, ortaların geldiği bölgeler, ceza sahasına paslar, 3. bölgede çok adamla yerleşme ve şok pres gibi) bir takım varken,
16-17 sezonunda ise hücum varyasyonuna sadece 1 şablon ve tesadüfleri koyabileceğimiz, hafta hafta ne yapacağı belli olmayan, dengi veya gücüne yakın takımlara karşı varlık gösteremeyen bir takım var.
11-12 sezonunda daha iyi bir kadro, daha iyi bir yönetim ve daha kenetlenmiş bir camia;
16-17 sezonunda daha zayıf bir kadro, daha kötü bir yönetim ve dağılmış bir camia var.
terim'i sevmem. sevmememi bir kenara bırakarak daha önce de tamamen objektif olarak söylediğim gibi artık güncel futbolun gerekliliklerinden ve doğrularından oldukça uzaklaştığına da inanıyorum. ve evet o sezonda elinde gayet iyi (bence muhteşem) bir kadro da vardı.
riekerink'i insan olarak hâlâ seviyorum. önemli çöplerden kurtulmamıza katkısı bile çok değerli benim için.
ama 11-12 sezonunda terim'in takıma etkisi 10 üzerinden 7 ise riekerink'in 16-17 sezonunda takıma etkisi 10 üzerinden 3 falandır.
neden?
yahu hiç mi hücum planın yok be adam diyorum riekerink'e. tamam, 11-12'ye göre kadronun yetkinliği az eyvallah. ama kardeşim elindekilerle bir şeyler yap. 2-3 şablon çalıştır şu takıma. denediklerini görelim yine tamam. yine destekleyeceğim. söz. ama kafamız iyi arkadaşlarla yürürken tüm grubun bir tarafa doğru meyletmesi gibi bütün takım sola meylediyor, rakip de haliyle meylediyor, bir allah'ın kulunun mesela sağdan akmak aklına gelmiyor, bir allah'ın kulunun aklına oyunun yönünü değiştirmek aklına gelmiyor. bir-iki kişi dışında kimse ver-kaç denemiyor. ligin hava hakimiyeti en iyi forvetlerinden birine sahibiz, bir allah'ın kulunun aklına 1-2'yle çizgiye inip orta açmak gelmiyor, bir allah'ın kulu da santraforun stoperi kendine çekmesiyle yarattığı boşluğa deplase olayım demiyor.
yani, biraz da işi tatlıya bağlayalım, özet geçelim de küfür de yemeyelim hem :)
evet aşağı yukarı aynı puanları topladık ama gel bir de bize sor nasıl topladık :)
bir arkadaş yazmıştı, "yine şampiyon galatasaray gibi oynamıyoruz" diye; mevzu bu.
velhasıl; üzmeyin birbirinizi. ikiniz de haklısınız :)
çok da sevinmeyin ama çünkü ikiniz de haksızsınız :)
puan kıyaslamasıyla ilgili ise evet, sadece puanlara baktığımızda bir başarı söz konusudur.
kendisi bir görüş belirtmeksizin sadece iki veriyi kıyaslayan bilgi içerikli giriler yazmıştır.
konusu nick altından devam ettiğinden ben de buradan devam edeyim dedim;
kendisinin bir yorum katmadığını bilmekle birlikte şunları paylaşmak istedim:
madem istatistik konuşuyoruz, istatistik, herhangi en az iki zamanda, iki yerde ve iki durumda gerçekleşmiş iki verinin karşılaştırılması değildir.
bu algıyı öncelikle bir kenara bırakmamız gerekiyor. çünkü ondan sonra "istatistik mini etek" falan filan gibi gerçekten cahilce bir tutumla yüz yüze geliyoruz.
lütfen bunu kimse üzerine alınmasın. konu buradan devam ettiği için bu kanalı tercih ettim. kimseyi hedef almıyorum.
şimdi,i 2011-2012 galatasaray'ının, ilgili sezonun ilgili liginde ilk 14 haftada elde ettiği puanlarla 2016-2017 galatasaray'ının, ilgili sezonun ilk 14 haftada elde ettiği puanları kıyaslayalım madem.
yukarıda belirttiğim sebeplerle yalnızca puanları kıyaslarsak ne olur?
açıkçası elimize anlamlı; yani işe yarar bir sonuç geçmez. hatta şöyle söyleyeyim, kıyaslanan yılların aralığı genişledikçe elde edeceğimiz sonucun anlamsızlığı o kadar artacaktır. neden? çünkü o verilerin elde edildiği koşulların farklılıkları, verilerin sınıflarının benzerliğini giderek anlamsız kılacaktır.
ne yapmalı?
madem futbol konuşuyoruz, herkes tarafından kabul edilebilecek kriterleri göz önüne alalım ki bu kıyaslamayı işe yarar kılabilelim veya bu yönde çaba göstermiş olalım.
nedir bu kriterler?
mesela iki hoca da sezon başında görevde miydi? evet.
peki iki hoca da, bir önceki sezonda görevdeler miydi? terim değildi, riekerink görevdeydi.
kadro kalitesi birbirine yakın mı? açıkçası yanıtları göreceli olabilecek bir soru ama belli standartlarla karşılaştırırsak sanırım 2011-2012 sezonunun başlangıç kadrosunun 2016-2017 sezonunun başlangıç kadrosundan daha iddialı bir kadro olduğunu söylersek karşı çıkan pek olmaz sanırım. hani daha basit bir dille, 11-12 sezonu kadrosu 10 üzerinden 8'lik bir kadro, 16-17 kadrosu ise 10 üzerinden 6 ila 6,5'luk bir kadro diyebiliriz.
yönetimin genel kalitesi yakın mı? sanırım yine 11-12 yönetiminin (başkanından hiç sevmesem de abdürrahim albayrak'ına kadar) 16-17 yönetimiyle karşılaştırılması ayıp olacaktır.
gelelim oynanan futbol konusuna.
11-12 sezonunda ilk 14 haftada takım 2 mağlubiyet almış. ilki birinci haftada başakşehir'e karşı; diğeri hakemin katlettiği, 9 kişi tamamladığımız 2-4'lük antep maçı.
16-17 sezonunda ise başakşehir, fenerbahçe ve trabzonspor maçlarını kaybeden bir galatasaray görüyoruz ilk 14 hafta içinde.
bu mağlubiyetlerde en önemli konu, kanımca, 16-17 sezonunda karşılık vermeyi denemeye bile gücümüzün olmaması.
11-12 sezonunda katledildiğimiz antep maçında dahi takım reaksiyon vermeye çalışmış ancak yetememişti.
16-17 sezonunda ise 10 kişi kalmış paşa karşısında bile 2-1'i korumak için debelenen bir galatasaray görüyoruz.
şimdi bu tezi de verilerle desteklerdim ama sanırım gerek yoktur. kimsenin itiraz edeceğini zannetmiyorum.
en önemli farklardan birisi de 11-12 sezonuna baktığınızda, üç-dört hücum varyasyonu olan bir takım görebilirken 16-17 sezonunda 2. bölgede kabız gibi top çeviren, 3. bölgeye inmekte oldukça zorlanan, kısacası pek de bir hücum varyasyonuna sahip olmayan bir takım izlememizdir.
özetlemek ve bu tartışmalardan kendi adıma bir sonuç çıkarabilmek adına ise şu sonucu paylaşmak istiyorum;
hafta hafta baktığımızda, 11-12 sezonunda her hafta üzerine koyan, reaksiyon veren veya hiç değilse deneyen ve en azından 3 hücum varyasyonuna sahip olan (ceza sahasına ortalar, ortaların geldiği bölgeler, ceza sahasına paslar, 3. bölgede çok adamla yerleşme ve şok pres gibi) bir takım varken,
16-17 sezonunda ise hücum varyasyonuna sadece 1 şablon ve tesadüfleri koyabileceğimiz, hafta hafta ne yapacağı belli olmayan, dengi veya gücüne yakın takımlara karşı varlık gösteremeyen bir takım var.
11-12 sezonunda daha iyi bir kadro, daha iyi bir yönetim ve daha kenetlenmiş bir camia;
16-17 sezonunda daha zayıf bir kadro, daha kötü bir yönetim ve dağılmış bir camia var.
terim'i sevmem. sevmememi bir kenara bırakarak daha önce de tamamen objektif olarak söylediğim gibi artık güncel futbolun gerekliliklerinden ve doğrularından oldukça uzaklaştığına da inanıyorum. ve evet o sezonda elinde gayet iyi (bence muhteşem) bir kadro da vardı.
riekerink'i insan olarak hâlâ seviyorum. önemli çöplerden kurtulmamıza katkısı bile çok değerli benim için.
ama 11-12 sezonunda terim'in takıma etkisi 10 üzerinden 7 ise riekerink'in 16-17 sezonunda takıma etkisi 10 üzerinden 3 falandır.
neden?
yahu hiç mi hücum planın yok be adam diyorum riekerink'e. tamam, 11-12'ye göre kadronun yetkinliği az eyvallah. ama kardeşim elindekilerle bir şeyler yap. 2-3 şablon çalıştır şu takıma. denediklerini görelim yine tamam. yine destekleyeceğim. söz. ama kafamız iyi arkadaşlarla yürürken tüm grubun bir tarafa doğru meyletmesi gibi bütün takım sola meylediyor, rakip de haliyle meylediyor, bir allah'ın kulunun mesela sağdan akmak aklına gelmiyor, bir allah'ın kulunun aklına oyunun yönünü değiştirmek aklına gelmiyor. bir-iki kişi dışında kimse ver-kaç denemiyor. ligin hava hakimiyeti en iyi forvetlerinden birine sahibiz, bir allah'ın kulunun aklına 1-2'yle çizgiye inip orta açmak gelmiyor, bir allah'ın kulu da santraforun stoperi kendine çekmesiyle yarattığı boşluğa deplase olayım demiyor.
yani, biraz da işi tatlıya bağlayalım, özet geçelim de küfür de yemeyelim hem :)
evet aşağı yukarı aynı puanları topladık ama gel bir de bize sor nasıl topladık :)
bir arkadaş yazmıştı, "yine şampiyon galatasaray gibi oynamıyoruz" diye; mevzu bu.
velhasıl; üzmeyin birbirinizi. ikiniz de haklısınız :)
çok da sevinmeyin ama çünkü ikiniz de haksızsınız :)