• 14
    geçen sezonun çok büyük kısmında hissetmediğim,
    ama bu sezon, özellikle de son maçlarda iliklerime kadar hissettiğim duygudur.

    bugün de dahil, zaten bu yazıyı da söz konusu heyecanı duyduğum için yazıyorum.
    maç saatini bekliyorum.
    üstelik, sadece içi kıpır kıpır yapan heyecan da değil bu,
    duygu da yüklüyor adama, umutla...

    **********

    pers mitolojisi'ndeki adı simurg,
    ya da daha genel bir isimle anmak gerekirse; zümrüdü anka kuşu...

    doğu mitolojilerinde adından söz ettiren,
    kaf dağı'nda yaşadığına inanılan,
    sembolizmde önemli karşılıkları olan,
    dahası,
    dünyanın yok oluşuna 3 defa tanık olmasına rağmen kendi kendini yakıp kendi küllerinden yeniden doğabilen bir simge.

    gözümde simurg, galatasaray'dır.
    kendi kendini yakan, ama küllerinden yeniden doğan...

    **********

    galatasaray tarihine baktığınızda göreceğiniz çarpıcı gerçeklerin başında,
    ya sezonu lider kapatan;
    ya da havluyu erken atıp 5.likler, 4.lükler alan puan tablolarını görürsünüz.

    çoğu da rakiplerin iyiliğinden değil,
    cimbom'un kötülüğündendir.
    kendi kendimizi yakarız biz,
    ve hedefsizlik bitirir bizi, havlu attırır.

    sadece futbol takımına değil, taraftar da havlu atınca pek görünmez ortalıkta.
    isyanında haklıdır da kanımca...

    her ne kadar "iyi gün taraftarlığı bu yeaaa" diye öküz öküz söven tinerciler olsa da böyle değildir.
    galatasaray'ın genlerinde liderlik vardır, buna alışmışızdır.

    takım ruhsuz oynayıp, liderle arada 15 puan olunca stada gelmeyiz biz.
    "ruhsuz ipneler önce adam gibi oynasın" deriz.
    pragmatik yaklaşırız.

    yalnız belirteyim, bakmayın kızdığıma,
    bu satırları yazan kardeşiniz, avrupa'da üst üste 4 yediğimiz maçların tümünde stadyumdaydı,
    hem de istanbul'la arasında 700 kilometre varken...
    fakat bahsetmek istediğim bu değil.

    sezon başında gerek dursun, gerek vizyonsuzluk,
    gerek ise son derece gereksiz futbolcularla bağların koparılmamasından dolayı çok kızgındım kulübe.
    zaten avrupa da yoktu bu sene,
    riekerinkde o zaman bey değil gözümüzde,
    daha "bey diyeceksiniz" olayına girişecek kadar özgüven sahibi değiliz kendisi ile ilgili.

    ne yalan söyleyeyim, hiç istemedim maç izlemeyi.
    kızgınlık, stres derken uzak kaldım ilk haftalar.

    ancak,
    şunu farkediyorum ki;

    o güvenmediğim, kızdığım takım iyi kötü bir yol çizdi kendine,
    artık heyecan veriyor, riekerink bey hoş bir hava yaratıyor,
    taraftar da haliyle umutla doluyor.

    bugün gibi!
    gün, destek zamanıdır,

    zümrüdü ankamızın kendini yakacağı bir sezon olmasın,
    çünkü geçen sezon zaten yakmıştı kendini,
    şimdi küllerimizden doğma zamanıdır...
App Store'dan indirin Google Play'den alın