9194
kimse kusura bakmayacak arkadaş. sadece selçuk dönüp aynaya bakacak.
2011-12 sezonunda, topu hızlı ileri çıkartan, eveleyip gevelemeyen, dikine ve adam seçmeden, hangi arkadaşı olursa olsun, adamı pozisyona sokacak paslar atan bir selçuk inan vardı. işte o oyunu ile "xelçuk" oldu.
devam eden sezonlarda ise biraz türk basınının abartması, biraz 2011-12 sezonunda kazandığı kredi, ancak her şeyden önce takımın daha acil ihtiyaç duyan bölgelerine yapılan hamleler ile alternatifsiz olarak 5 senedir top oynadı.
bu arada önce panpası burak geldi. bir iki sezon önce radar açık gezen selçuk, burak'tan başkasına pas atmaz oldu. açın, izleyin, selçuk önce burak'a bakıyor, bu sırada rakip yerleşirse zorunluluktan pas atıyor. umut'un da kadroya eklenmesi ile birlikte "ağabeylik" kontenjanı doldu ve mancini'nin ve -kötü hoca olmasından bağımsız- prandelli'nin gönderilmesi için oynamama, formayı yere atma, burak paşam ile canları sıkıldığı için video analiz gibi dünyanın bütün üst düzey takımlarının yaptığı ve rakibin hatalarını gösteren sistemin çöpe atılması, mutsuz tavırlar ile alınan zamlar, son olarak da "taraftarın kendilerinden daha çok sevmesi nedeniyle" hamza ile konuşup melo'nun takımdan gönderilmesini de içeren, en son ayağı ise milli takımda prim olan bir süreç başladı ve bu süreç, bu sezona kadar devam etti.
özetle selçuk, topunu oynamayı bırakıp takımı yönetmek istedi. olmamalıydı; nitekim de olmadı. bakın arkadaşlar, selçuk hiçbir zaman bir iniesta olmadı; dikine alıp gitmeler falan yoktu; ne var ki lampard, gerrard gibi adamların 34-35 yaşına kadar epl'de pirlo'nun 37 yaşına kadar italya'da zorlanmadan yaptığı "pas trafiğini" yapamıyor selçuk. tolga ciğerci eksta bir futbolcu değil ama selçuk'un pozsiyonunda oynadığında hem topu daha hızlı ileri taşıyor, hem de defansif olarak daha verimli işler yapıyor. o kadar kötü selçuk. sorun selçuk'un kötü, formsuz, isteksiz olması ve fit olmaması yani.
burak bir takım için tehlikeli adamdır. her top kendine gelsin ister, her topa kendi vurmak ister, takım arkadaşını oyundan düşürür. selçuk kendi başına kaldığına böyle değil (2011/12 sezonu). burada kendisini eleştiren ve yedek kalması gerektiğini düşünen ben ve benim gibiler "selçuk gitsin" demiyor; aksine "selçuk gelsin" diyor. zira sahada 8 numara ile gezen arkadaş 37 yaşında, koşmaktan, pas atmaktan aciz bir abimiz. kesinlikle 31 yaşında, futbolunun olgunluk döneminde ekstra işler yapacak bir selçuk değil.
2011-12 sezonunda, topu hızlı ileri çıkartan, eveleyip gevelemeyen, dikine ve adam seçmeden, hangi arkadaşı olursa olsun, adamı pozisyona sokacak paslar atan bir selçuk inan vardı. işte o oyunu ile "xelçuk" oldu.
devam eden sezonlarda ise biraz türk basınının abartması, biraz 2011-12 sezonunda kazandığı kredi, ancak her şeyden önce takımın daha acil ihtiyaç duyan bölgelerine yapılan hamleler ile alternatifsiz olarak 5 senedir top oynadı.
bu arada önce panpası burak geldi. bir iki sezon önce radar açık gezen selçuk, burak'tan başkasına pas atmaz oldu. açın, izleyin, selçuk önce burak'a bakıyor, bu sırada rakip yerleşirse zorunluluktan pas atıyor. umut'un da kadroya eklenmesi ile birlikte "ağabeylik" kontenjanı doldu ve mancini'nin ve -kötü hoca olmasından bağımsız- prandelli'nin gönderilmesi için oynamama, formayı yere atma, burak paşam ile canları sıkıldığı için video analiz gibi dünyanın bütün üst düzey takımlarının yaptığı ve rakibin hatalarını gösteren sistemin çöpe atılması, mutsuz tavırlar ile alınan zamlar, son olarak da "taraftarın kendilerinden daha çok sevmesi nedeniyle" hamza ile konuşup melo'nun takımdan gönderilmesini de içeren, en son ayağı ise milli takımda prim olan bir süreç başladı ve bu süreç, bu sezona kadar devam etti.
özetle selçuk, topunu oynamayı bırakıp takımı yönetmek istedi. olmamalıydı; nitekim de olmadı. bakın arkadaşlar, selçuk hiçbir zaman bir iniesta olmadı; dikine alıp gitmeler falan yoktu; ne var ki lampard, gerrard gibi adamların 34-35 yaşına kadar epl'de pirlo'nun 37 yaşına kadar italya'da zorlanmadan yaptığı "pas trafiğini" yapamıyor selçuk. tolga ciğerci eksta bir futbolcu değil ama selçuk'un pozsiyonunda oynadığında hem topu daha hızlı ileri taşıyor, hem de defansif olarak daha verimli işler yapıyor. o kadar kötü selçuk. sorun selçuk'un kötü, formsuz, isteksiz olması ve fit olmaması yani.
burak bir takım için tehlikeli adamdır. her top kendine gelsin ister, her topa kendi vurmak ister, takım arkadaşını oyundan düşürür. selçuk kendi başına kaldığına böyle değil (2011/12 sezonu). burada kendisini eleştiren ve yedek kalması gerektiğini düşünen ben ve benim gibiler "selçuk gitsin" demiyor; aksine "selçuk gelsin" diyor. zira sahada 8 numara ile gezen arkadaş 37 yaşında, koşmaktan, pas atmaktan aciz bir abimiz. kesinlikle 31 yaşında, futbolunun olgunluk döneminde ekstra işler yapacak bir selçuk değil.