• 74
    (bkz: düşünce özgürlüğü adı altında üfürmek)

    karşımızda yalandan beslenen, yalanla kamuoyu oluşturan ve oluşturduğu kamuoyu ile çoğunluğu ele geçirip gerek galatasaray'ı gerekse ülkeyi uçuruma ve çöküşe sürükleyen bir topluluk var. ülke özelinde, bunlar açık açık "demokrasi bizim için araçtır" zihniyetindekilerdir ve yalan söylemeyi, düşünce özgürlüğü etiketi altında pazara sürmüş ve zamanla pazarı ele geçirmiştir.

    neden?

    çünkü öncelikle hedef kitle, "acaba bu doğruyu söylüyor mu?" şüpheciliğinden yoksun, araştırmanın adeta günah addedildiği bir kültürden oluşuyordu. zaten söyleyen onlardandı ve itiraz eden değildi. bu yeterliydi onlar için. diğer tarafta, "düşünce özgürlüğü" etiketini çok seven ve yalanın yayılmasını engellemeye çalışanları zaman zaman faşistlikle dahi suçlamaktan çekinmeyen liberaller, hastalığa müdahale edilmesine izin vermedi ve hastalık ilerledi.

    galatasaray sözlük'te işler nasıl?

    bu başlık biraz karışık. düşünce beyanı adı altında yalan şeylerin yazılmasına, ülke ortalamalarına göre çok daha az izin veriliyor. ama yine de daha iyi olabilirdi. bunun dışında, hedef kitle burada ülke ortalamasına göre çok daha rafine ve bilinçlilerin oranı ülke ortalamalarının çok üzerinde. bunun dışında, sanıyorum en önemli fark, burada defalarca tartışmış olmama rağmen söylemeliyim ki yönetim kötü niyetli değil.

    özetle, yalan söylemek düşünce özgürlüğü değildir ve bunu engellemeye çalışmak linç değil bizzat düşünce özgürlüğü kavramının tecavüzüne engel olmak için çalışmak demektir. hiçbir demokraside ırkçılığa, yobazlığa, yalancılığa, yağmacılığa, adamcılığa, ötekileştirmeye izin verilmez hatta en sert şekilde bastırılır bu tarz hastalıklar.

    burada linç diye tanımlanan şey, sistemin akyuvarlarıdır. sistemin hastalıklara verdiği tepkidir. üzücü değil bilakis sevindiricidir. elimizde kalan az sayıda değerden biridir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın