16
yahu kulüplere sıkıntı yaratan kurumlar değil bunlar. anlayın artık. hadi belki basketbol ve voleybol biraz sıkıntı yaratıyordur ki voleybol'un çoğu yönünü bilen biri olarak voleybolun da sıkıntı yaratmayan bir organizasyon olduğunu söyleyeyim. futbolu falan vurmuyor. yahu ikide bir zarar eden bir organizasyon nasıl diğer branşları beslesin. bu sadece öylesine insanlar inansın diye ortaya atılmış bir palavra. bundan 2 sene önce erkek basketbol şubemize direkt verilen sponsorluk geliri sıcak para akışı olsun diye futbola aktarıldı. ondan sonra 6 oyuncuyla maçlara çıktık.
voleybolda agamez nasıl geldi, nasıl bir şans trasferi oldu anlatırım size. o kafa yapısı mı kulübü batırıyor. önce futbol kapatılsın sonra amatör şubeleri kaparız. yahu şu ülkede ünal aysal'ı tanıyan kaç kişiydi. galatasaray'ı yakından takip edenler bile bilir miydi, şüphedeyim. ama süper kupa sırasında enerji bakanıyla rahat rahat oturuyor, otelinin adını duyuruyor. ya da dursun özbek'e gelelim, kim tanıyordu? şuan kızarak bağırarak ve ya başarılı bularak her yerde dursun özbek ve kardeşi var. bu tuhaf bir şey değil. ama madem böyle bir ün var ortada, o zaman bir zahmet kulübe en az zarar veren kurumlara zarar vermesinler. beni mutlu edecekse ffp'den ceza almasınlar. tuhaf olan ün ve şöhret değil (aslında o da tuhaf bana göre ama bizim ülke dinamiklerinde böyle) ama bu şöhretin karşılığından kaçma isteği bana tuhaf geliyor.
not: şu real madrid, barca örnekleriyle ilgilide iki kelam etmek istiyorum. real madrid fc, real madrid bc, barcelona fc, barcelona bc vs hepsi ayrı yönetim kuruluna sahip. yarın bir gün kurarlarsa real madrid vc olacak. yani benim anlattığımdan bile daha az etki ediyorlar bir birilerine. ama iki kurumu karşılaştırırken şunu unutmamak gerek. iki ülkenin spor kültürü. bizde sporun tamamen lokomotifleri 3 büyükler ve bazı tek şubeli spor kulüpleridir.
voleybolda agamez nasıl geldi, nasıl bir şans trasferi oldu anlatırım size. o kafa yapısı mı kulübü batırıyor. önce futbol kapatılsın sonra amatör şubeleri kaparız. yahu şu ülkede ünal aysal'ı tanıyan kaç kişiydi. galatasaray'ı yakından takip edenler bile bilir miydi, şüphedeyim. ama süper kupa sırasında enerji bakanıyla rahat rahat oturuyor, otelinin adını duyuruyor. ya da dursun özbek'e gelelim, kim tanıyordu? şuan kızarak bağırarak ve ya başarılı bularak her yerde dursun özbek ve kardeşi var. bu tuhaf bir şey değil. ama madem böyle bir ün var ortada, o zaman bir zahmet kulübe en az zarar veren kurumlara zarar vermesinler. beni mutlu edecekse ffp'den ceza almasınlar. tuhaf olan ün ve şöhret değil (aslında o da tuhaf bana göre ama bizim ülke dinamiklerinde böyle) ama bu şöhretin karşılığından kaçma isteği bana tuhaf geliyor.
not: şu real madrid, barca örnekleriyle ilgilide iki kelam etmek istiyorum. real madrid fc, real madrid bc, barcelona fc, barcelona bc vs hepsi ayrı yönetim kuruluna sahip. yarın bir gün kurarlarsa real madrid vc olacak. yani benim anlattığımdan bile daha az etki ediyorlar bir birilerine. ama iki kurumu karşılaştırırken şunu unutmamak gerek. iki ülkenin spor kültürü. bizde sporun tamamen lokomotifleri 3 büyükler ve bazı tek şubeli spor kulüpleridir.