259
net şekilde ipleri dursun özbek'in elinden alma hamlesi.
nasıl tayyip partinin başına canı kimi isterse onu koyuyor... bu da öyle. çünkü dursun özbek beceremedi. becerememeyi bile beceremedi. o derece beceremedi. e kimse elini taşın altına sokmayınca ciddi bir başkan adayı da çıkmadı. haliyle seçim istendiği halde olmadı. bizim inan kıraç ve diğer derinler de gölge yönetimde karar kıldılar.
alp yalman dönemini az biraz hatırlarım.
futboldan anlar. doğru hamleleri yapmaktan çekinmez. hemen sonuç alamayacak olsa da yatırımını yapar. kulübün ekonomisi kendisi döneminde son defa olarak döndürülebilir seviyedeydi. bir nevi hakkı hiç bir zaman teslim edilmemiş, osmanlı'nın en vizyoner padişahı yavuz sultan selim gibiydi... çalıp çırptığını da görmedim. ancak kendisi döneminde yanılmıyorsam fenerbahçe başkanı metin aşık'tı. hala gruplar hakimdi camiaya. aziz yıldırım seçilene kadar ard arda 2-3 başkan değiştirdiler. biz kadıköy'de kazanabiliyorduk. değişmeyen tek şey mayıslar o zaman da bizimdi. maçlar trt'den yayınlanıyordu... ilk özel kanal star 1'di* ve maç yayınlarını almıştı. şifre yoktu fakat star da her yerden çekmiyordu. mesela bizim yan apartmandaki resim atölyesinden çekiyordu, bizim evden çekmiyordu. orda izliyordum ilhami amca ile maçları. kosecki, tanju falan vardı futbol piyasasında. hatta kosecki'nin ilk defa gol attığı maçı yanılmıyorsam balıkesirspor'aydı ilhami ercivan resim atölyesi'nde izlemiştim. hey gidi balıkesir'in novak ve araskiyevic ile ligin tozunu atan anadolu kulübü olduğu dönemler. bir maçta 2 gol atmıştı kosecki. yanlız burada moderasyon bokunu çıkarmasın maç tarihi veremiyorum. fenerbahçeli hıdır bakkal vardı hemen ilhami amca'nın atölyesinin yanında. ne biçim trabzonluysa... gazetelerin spor sayfalarına da oradan bakıyordum. iyi sinir ederdim puştu. oğlu özdeyiş'le her gün maç yapardık. babasından aldığım plastik yumurta toplarla. her seferinde en az 2 topu gül dikenine kurban verirdik. biz de salakmışız. gül ağacını kale direği yapmak ne amk? düşün ki neuthatel xamax zaferi bu gün uefa kupasına olduğumuzdan daha yakındı.
o zamandan bu zamana futbol çok değişti. özdeyiş çok değişti. ilhami amca toprak oldu, allah rahmet eylesin, türkiye çok değişti.
ben fenerbahçe şike yapmadı diyen adamın galatasaray'da işi olmadığını düşünüyorum. ama bir şekilde katlanıyoruz. bakalım başarabilecek mi?
kendisi döneminde falco götz, stumpf transfer edilmişti. 3 yabancı kuralı vardı. gazetelerde boy boy eleştiri çıkıyordu. defansa yabancı transfer edilir mi, bizim defans oyuncularımızın nesi eksik. 3 yabancı hakkından 2'sini bu bölgeye kullanmak sezonu çöpe atmaktır diye. hıncal uluç da bu modaya dahildi hatta. kalli'yi korkaklıkla suçluyordu. o çok değişmedi galiba. sabah'ta yanılmıyorsam salı günleri köşesinde futbol yazıyordu o zamanlar. ama alp yalman fucking turkish mentality'e uymadı. kalli'yi dinledi, defansın önemini kavradı ve stumpf ile götz'ü takıma kattı. hala söylerim bülent ve popescu'dan başka galatasaray öyle iyi bir defans ikilisi görmedi. hele götz şu an en az 10 milyon eu'luk bir oyuncu olurdu. çok meziyetliydi. zamanında bundesliga'da gol kralı olmuş adamdı. mükemmel bir liberoydu. evet o dönem sarkık libero oynanıyordu ama biz stumpf ve götz'le birlikte 3'lü alan savunmasına geçmiştik. bülent korkmaz da 3'lünün son halkasıydı. zaten bu oyuncularla oynamanın tecrübesi kendisinin fatih terim zamanında gönderilmek üzereyken mükemmel bir stopere evrilmesine neden oldu.
velhasıl bekleyip görelim. galatasaray mevcut yönetim modellerinin hiç biriyle devam edemez. içinden çıkılmayacak bir durumda değiliz. ancak usta bir kaptan lazım. dursun özbek'in gemiyi karşısına çıkacak ilk çakıl taşına çarpıp batıracağı kesin. alp yalman'dan ise emin değilim. şansı yaver giderse, kendini yenileyebildiyse eskiden vizyonu genişti, bir şeyler başarabilir.
nasıl tayyip partinin başına canı kimi isterse onu koyuyor... bu da öyle. çünkü dursun özbek beceremedi. becerememeyi bile beceremedi. o derece beceremedi. e kimse elini taşın altına sokmayınca ciddi bir başkan adayı da çıkmadı. haliyle seçim istendiği halde olmadı. bizim inan kıraç ve diğer derinler de gölge yönetimde karar kıldılar.
alp yalman dönemini az biraz hatırlarım.
futboldan anlar. doğru hamleleri yapmaktan çekinmez. hemen sonuç alamayacak olsa da yatırımını yapar. kulübün ekonomisi kendisi döneminde son defa olarak döndürülebilir seviyedeydi. bir nevi hakkı hiç bir zaman teslim edilmemiş, osmanlı'nın en vizyoner padişahı yavuz sultan selim gibiydi... çalıp çırptığını da görmedim. ancak kendisi döneminde yanılmıyorsam fenerbahçe başkanı metin aşık'tı. hala gruplar hakimdi camiaya. aziz yıldırım seçilene kadar ard arda 2-3 başkan değiştirdiler. biz kadıköy'de kazanabiliyorduk. değişmeyen tek şey mayıslar o zaman da bizimdi. maçlar trt'den yayınlanıyordu... ilk özel kanal star 1'di* ve maç yayınlarını almıştı. şifre yoktu fakat star da her yerden çekmiyordu. mesela bizim yan apartmandaki resim atölyesinden çekiyordu, bizim evden çekmiyordu. orda izliyordum ilhami amca ile maçları. kosecki, tanju falan vardı futbol piyasasında. hatta kosecki'nin ilk defa gol attığı maçı yanılmıyorsam balıkesirspor'aydı ilhami ercivan resim atölyesi'nde izlemiştim. hey gidi balıkesir'in novak ve araskiyevic ile ligin tozunu atan anadolu kulübü olduğu dönemler. bir maçta 2 gol atmıştı kosecki. yanlız burada moderasyon bokunu çıkarmasın maç tarihi veremiyorum. fenerbahçeli hıdır bakkal vardı hemen ilhami amca'nın atölyesinin yanında. ne biçim trabzonluysa... gazetelerin spor sayfalarına da oradan bakıyordum. iyi sinir ederdim puştu. oğlu özdeyiş'le her gün maç yapardık. babasından aldığım plastik yumurta toplarla. her seferinde en az 2 topu gül dikenine kurban verirdik. biz de salakmışız. gül ağacını kale direği yapmak ne amk? düşün ki neuthatel xamax zaferi bu gün uefa kupasına olduğumuzdan daha yakındı.
o zamandan bu zamana futbol çok değişti. özdeyiş çok değişti. ilhami amca toprak oldu, allah rahmet eylesin, türkiye çok değişti.
ben fenerbahçe şike yapmadı diyen adamın galatasaray'da işi olmadığını düşünüyorum. ama bir şekilde katlanıyoruz. bakalım başarabilecek mi?
kendisi döneminde falco götz, stumpf transfer edilmişti. 3 yabancı kuralı vardı. gazetelerde boy boy eleştiri çıkıyordu. defansa yabancı transfer edilir mi, bizim defans oyuncularımızın nesi eksik. 3 yabancı hakkından 2'sini bu bölgeye kullanmak sezonu çöpe atmaktır diye. hıncal uluç da bu modaya dahildi hatta. kalli'yi korkaklıkla suçluyordu. o çok değişmedi galiba. sabah'ta yanılmıyorsam salı günleri köşesinde futbol yazıyordu o zamanlar. ama alp yalman fucking turkish mentality'e uymadı. kalli'yi dinledi, defansın önemini kavradı ve stumpf ile götz'ü takıma kattı. hala söylerim bülent ve popescu'dan başka galatasaray öyle iyi bir defans ikilisi görmedi. hele götz şu an en az 10 milyon eu'luk bir oyuncu olurdu. çok meziyetliydi. zamanında bundesliga'da gol kralı olmuş adamdı. mükemmel bir liberoydu. evet o dönem sarkık libero oynanıyordu ama biz stumpf ve götz'le birlikte 3'lü alan savunmasına geçmiştik. bülent korkmaz da 3'lünün son halkasıydı. zaten bu oyuncularla oynamanın tecrübesi kendisinin fatih terim zamanında gönderilmek üzereyken mükemmel bir stopere evrilmesine neden oldu.
velhasıl bekleyip görelim. galatasaray mevcut yönetim modellerinin hiç biriyle devam edemez. içinden çıkılmayacak bir durumda değiliz. ancak usta bir kaptan lazım. dursun özbek'in gemiyi karşısına çıkacak ilk çakıl taşına çarpıp batıracağı kesin. alp yalman'dan ise emin değilim. şansı yaver giderse, kendini yenileyebildiyse eskiden vizyonu genişti, bir şeyler başarabilir.