18
basketboldaki en temel element. nereden attığın stratejine göre değişir. istersen golden state gibi sürekli uzun mesafeli şut kovalarsın, istersen san antonio spurs gibi orta mesafeli şutlara güvenirsin, istersen eski tip pivotların domine ettiği dönemlerdeki gibi alçak post ve pota altından kullanılan şutları tercih edersin. ancak bu oyun şutla oynanır. istediğin kadar hayvani savunma yap, yediğinden fazlasını sokamazsan maçı kaybedersin. bu oyunu sayı atan kazanır. olayı şuraya bağlayacağım. basketbol ile ilgili bir adamım ve şu ülkeden çıkan, çıkmakta olan basketbolculara baktığımızda istisnasız hepsinin leş ötesi şut yeteneğinin olduğunu görüyoruz. şutör diye gezen melih mahmutoğlu, birkan batuk gibi adamlar bile bomboş üçü garanti sokacak hissi vermiyor. bu ülke şut fakiri. bu ülkeden bir çok şey çıkmıyor, guard çıkmıyor, pasör çıkmıyor, penetreci çıkmıyor. ancak hepsinde ortak, baki kalan şey ise hepsi şut fakiri. peki bizim millet neyi iyi yapar şut atamıyorsa? kuru savunmayı çok iyi yapar. itiş kakışı, savaşı iyi yapar. peki sayıyı kim atacak? bizde öyle bir algı var ki, sanki savaşan, mücadele eden, götünü yırtan adam yumuşak şutör bir oyuncudan daha değerli. bu algı değişmedikçe türk basketbolundan bir bok olmayacak.