646
kendisi ile ilgili bir tartışmada straw man safsatasına bulaştığım söylenmiş. söylediklerimi daha açık biçimde ifade etmeliydim, benim hatam. en baştan tek tek gideceğim.
fazla kiloları aşikar olan ozan tufan kötü bir profesyonel midir? muhtemelen evet. (hastalık mevzusunu açmamın sebebi bizim olcan'ı götlü göbekli diye eleştirdiğimizde "herifin fizyolojik yapısı öyle, ne yaparsa yapsın diğerleri gibi fit görünmesi mümkün değil" diyen bazı arkadaşların olmasıydı)
ozan tufan kötü profesyonel olmasına rağmen milli takım için iyi bir ortasaha oyuncusu mudur? bence evet ama herkes buna katılmak zorunda değil.
ozan tufan'ın milli takımı hak edecek kadar iyi bir ortasaha oyuncusu olup olmadığı, göbekli olmasıyla alakalı mıdır? kesinlikle değildir, arda da sergen de göbekliyken milli takıma büyük katkı verdiler. ben arfa da göbekli ama gayet işe yarıyor. milli takım hocası, "göbekli adamı saha içinde ne kadar iyi oynarsa oynasın kadroya almam" diyemez. kaldı ki her futbolcuyu 90 dakika oynatmak maksadıyla kadroya almak zorunda da değilsin, son dakikalara önde giriyorsan 75'ten sonra oyuna mahmut tekdemir yerine ozan'ı sokarsın, gayet de verim alırsın örneğin.
ozan tufan'ın göbekli olması, futbolunu olumsuz etkiler mi? elbette etkiler. ama yukarıdaki örneklerden anlayabileceğimiz üzere iyi futbolcu olmasını imkansız kılmaz, ikincil (dolaylı) bir etki yapar.
euro 2016 arefesinde tartışılması gereken şey, ozan'ın dış görünüşü müdür yoksa saha içi performansı mıdır? normal mantık gereği saha içi performansı olmalıdır.
ozan tufan saha içindeki kötü oyunu sebebiyle mi, yoksa dış görünüşüyle mi konuşulmaktadır? çoğunlukla dış görünüşüyle konuşulmaktadır.
dış görünüşünün eleştirilmesi korkunç bir hata mıdır? değildir, herkes başkasına zarar vermediği müddetçe keyif aldığı şeyi yapabilir.
dış görünüşünün eleştirilmesi, hatta bununla dalga geçilmesinin goygoy yapmaktan başka bir anlamı daha olabilir mi, mesela ozan'ı fazla kiloları konusunda uyarıp daha iyi bir profesyonel yapabilir mi? pek zannetmiyorum, zaten hem fener'deki hem milli takım'daki hocaları onu uyarıyordur zaten. ama belki işe yarayabilir elbette, zorlama da olsa ilginç bir fikir.
ozan tufan'ın dış görünüşüyle dalga geçenler, "dalga geçelim ki ozan kilo vermek için şevke gelsin ve daha iyi bir profesyonel olsun" diye mi dalga geçiyor? hayır, eğlenmek istediği için dalga geçiyor.
öyleyse ozan tufan'ın dış görünüşüyle dalga geçenlerin kahir ekseriyetinin goygoy peşinde olduğunu, "ozan futbolunu nasıl geliştirebilir" demek yerine "şunun tipe bak lan" deyip dalga geçtiğini söyleyebilir miyiz? evet.
ozan tufan'ın futbolunu derinlemesine analiz etmek, "ozan şu açıdan iyi ama şu açıdan kötü" demek mi daha çok çaba gerektirir; yoksa tipiyle dalga geçmek mi? elbette birincisi daha yorucudur.
öyleyse, ozan hakkında konuşan insanların kahir ekseriyetinin objektif bir performans analizi yapmak yerine, onun ilk bakışta göze çarpan ve yorum yapması daha az çaba gerektiren ikincil özellikleri (fazla kiloları) hakkında konuştuklarını söyleyebilir miyiz? evet.
onur kıvrak hakkında konuşan insanların kahir ekseriyetinin objektif bir performans analizi yapmak yerine, onun ilk bakışta göze çarpan ve yorum yapması daha az çaba gerektiren ikincil özellikleri (akrobatik kurtarışları) hakkında konuştuklarını söyleyebilir miyiz? evet.
sabri sarıoğlu hakkında konuşan insanların kahir ekseriyetinin objektif bir performans analizi yapmak yerine, onun ilk bakışta göze çarpan ve yorum yapması daha az çaba gerektiren ikincil özellikleri (isabetsiz şutları, beyinsiz demeçleri) hakkında konuştuklarını söyleyebilir miyiz? galatasaray sözlük istisna olmak üzere, evet. yoksa sabri'nin tipinde bir problem yok, tipiyle dalga geçen de duymadım zaten.
olcay şahan hakkında konuşan insanların kahir ekseriyetinin objektif bir performans analizi yapmak yerine, onun ilk bakışta göze çarpan ve yorum yapması daha az çaba gerektiren ikincil özellikleri (tekniğinin diğer kanat oyuncularına göre düşük olması, gol kaçırması) hakkında konuştuklarını söyleyebilir miyiz? evet söyleyebiliriz. gördüğüm kadarıyla beşiktaşlıların olcay'ın tipiyle bir problemi pek yok, onlar "olcay niye quaresma gibi top cambazı değil, niye gomez gibi bitiriciliği yok" diye kızıyorlar daha çok. tipiyle biz dalga geçiyoruz.
terraneo hakkında konuşan insanların kahir ekseriyetinin objektif bir performans analizi yapmak yerine, onun ilk bakışta göze çarpan ve yorum yapması daha az çaba gerektiren ikincil özellikleri (parayı basıp van persie'yi alması, aziz yıldırım'ın emriyle emre'ye "seneye seni takımda düşünmüyoruz" demesi) hakkında konuştuklarını söyleyebilir miyiz? evet.
bütün bu örnekler, bize türk taraftarının futbolu gerçekten inceleyerek kavramaya çalışmak yerine, ilgisini çeken ikincil özelliklerle yetindiğini ve bunun üzerinden goygoy yaptığını gösterir mi? evet gösterir.
volkan babacan'ın bilal'e benzemesi bu örneklerle ilgili mi? hayır değil. ama böyle alakasız bir mevzu bile ibrahim üzülmez'in başarısından daha çok konuşuluyor, bu da goygoy merakımızı gösteriyor.
"ozan tufan'ı eleştiren herkes, olcay şahan'a darbukacı muamelesi yapıyor, sadece goygoy peşinde koşup futboldan anlamıyor" demek gibi bir maksadım var mıydı? hayır, kesinlikle yoktu.
dün lafı bu kadar uzatmamak için kısa yoldan gitmiştim, çünkü uzun olduğu zaman kimse okumuyor maalesef. ama straw man safsatası gerçek bir fikri ahlaksızlıktır, eğer söylediklerimden böyle bir intiba doğduysa herkesten özür dilerim. ahlaksızlık yapıyorsam söylediğim şeylerin de bir önemi kalmaz zaten, bu sebeple kendimi aklamak için uzun uzun yazdım, gerekirse daha da yazabilirim.
ha bir de son zamanlarda kullanılan "duyar kasmak" lafı ne anlama geliyor ben bilmiyorum, anladığım kadarıyla "ne güzel goygoy yapıyorduk, 'bir de şu açıdan bakın' deyip keyfimizi kaçırma lan" demenin bir başka versiyonu. ama emin değilim, straw man ahlaksızlığına düşmek istemem. duyar kasmak eğer söylediğim manaya geliyorsa, duyar kasmaktan mutlu olurum. herkesin aynı şekilde düşünüp birbirini gazladığı, kimsenin kimseye "bir de şöyle düşün" demediği bir ortamdan hiçbir halt olmaz çünkü. yok eğer başka manaya geliyorsa buyrun açıklayın, kabahatimi bileyim *
fazla kiloları aşikar olan ozan tufan kötü bir profesyonel midir? muhtemelen evet. (hastalık mevzusunu açmamın sebebi bizim olcan'ı götlü göbekli diye eleştirdiğimizde "herifin fizyolojik yapısı öyle, ne yaparsa yapsın diğerleri gibi fit görünmesi mümkün değil" diyen bazı arkadaşların olmasıydı)
ozan tufan kötü profesyonel olmasına rağmen milli takım için iyi bir ortasaha oyuncusu mudur? bence evet ama herkes buna katılmak zorunda değil.
ozan tufan'ın milli takımı hak edecek kadar iyi bir ortasaha oyuncusu olup olmadığı, göbekli olmasıyla alakalı mıdır? kesinlikle değildir, arda da sergen de göbekliyken milli takıma büyük katkı verdiler. ben arfa da göbekli ama gayet işe yarıyor. milli takım hocası, "göbekli adamı saha içinde ne kadar iyi oynarsa oynasın kadroya almam" diyemez. kaldı ki her futbolcuyu 90 dakika oynatmak maksadıyla kadroya almak zorunda da değilsin, son dakikalara önde giriyorsan 75'ten sonra oyuna mahmut tekdemir yerine ozan'ı sokarsın, gayet de verim alırsın örneğin.
ozan tufan'ın göbekli olması, futbolunu olumsuz etkiler mi? elbette etkiler. ama yukarıdaki örneklerden anlayabileceğimiz üzere iyi futbolcu olmasını imkansız kılmaz, ikincil (dolaylı) bir etki yapar.
euro 2016 arefesinde tartışılması gereken şey, ozan'ın dış görünüşü müdür yoksa saha içi performansı mıdır? normal mantık gereği saha içi performansı olmalıdır.
ozan tufan saha içindeki kötü oyunu sebebiyle mi, yoksa dış görünüşüyle mi konuşulmaktadır? çoğunlukla dış görünüşüyle konuşulmaktadır.
dış görünüşünün eleştirilmesi korkunç bir hata mıdır? değildir, herkes başkasına zarar vermediği müddetçe keyif aldığı şeyi yapabilir.
dış görünüşünün eleştirilmesi, hatta bununla dalga geçilmesinin goygoy yapmaktan başka bir anlamı daha olabilir mi, mesela ozan'ı fazla kiloları konusunda uyarıp daha iyi bir profesyonel yapabilir mi? pek zannetmiyorum, zaten hem fener'deki hem milli takım'daki hocaları onu uyarıyordur zaten. ama belki işe yarayabilir elbette, zorlama da olsa ilginç bir fikir.
ozan tufan'ın dış görünüşüyle dalga geçenler, "dalga geçelim ki ozan kilo vermek için şevke gelsin ve daha iyi bir profesyonel olsun" diye mi dalga geçiyor? hayır, eğlenmek istediği için dalga geçiyor.
öyleyse ozan tufan'ın dış görünüşüyle dalga geçenlerin kahir ekseriyetinin goygoy peşinde olduğunu, "ozan futbolunu nasıl geliştirebilir" demek yerine "şunun tipe bak lan" deyip dalga geçtiğini söyleyebilir miyiz? evet.
ozan tufan'ın futbolunu derinlemesine analiz etmek, "ozan şu açıdan iyi ama şu açıdan kötü" demek mi daha çok çaba gerektirir; yoksa tipiyle dalga geçmek mi? elbette birincisi daha yorucudur.
öyleyse, ozan hakkında konuşan insanların kahir ekseriyetinin objektif bir performans analizi yapmak yerine, onun ilk bakışta göze çarpan ve yorum yapması daha az çaba gerektiren ikincil özellikleri (fazla kiloları) hakkında konuştuklarını söyleyebilir miyiz? evet.
onur kıvrak hakkında konuşan insanların kahir ekseriyetinin objektif bir performans analizi yapmak yerine, onun ilk bakışta göze çarpan ve yorum yapması daha az çaba gerektiren ikincil özellikleri (akrobatik kurtarışları) hakkında konuştuklarını söyleyebilir miyiz? evet.
sabri sarıoğlu hakkında konuşan insanların kahir ekseriyetinin objektif bir performans analizi yapmak yerine, onun ilk bakışta göze çarpan ve yorum yapması daha az çaba gerektiren ikincil özellikleri (isabetsiz şutları, beyinsiz demeçleri) hakkında konuştuklarını söyleyebilir miyiz? galatasaray sözlük istisna olmak üzere, evet. yoksa sabri'nin tipinde bir problem yok, tipiyle dalga geçen de duymadım zaten.
olcay şahan hakkında konuşan insanların kahir ekseriyetinin objektif bir performans analizi yapmak yerine, onun ilk bakışta göze çarpan ve yorum yapması daha az çaba gerektiren ikincil özellikleri (tekniğinin diğer kanat oyuncularına göre düşük olması, gol kaçırması) hakkında konuştuklarını söyleyebilir miyiz? evet söyleyebiliriz. gördüğüm kadarıyla beşiktaşlıların olcay'ın tipiyle bir problemi pek yok, onlar "olcay niye quaresma gibi top cambazı değil, niye gomez gibi bitiriciliği yok" diye kızıyorlar daha çok. tipiyle biz dalga geçiyoruz.
terraneo hakkında konuşan insanların kahir ekseriyetinin objektif bir performans analizi yapmak yerine, onun ilk bakışta göze çarpan ve yorum yapması daha az çaba gerektiren ikincil özellikleri (parayı basıp van persie'yi alması, aziz yıldırım'ın emriyle emre'ye "seneye seni takımda düşünmüyoruz" demesi) hakkında konuştuklarını söyleyebilir miyiz? evet.
bütün bu örnekler, bize türk taraftarının futbolu gerçekten inceleyerek kavramaya çalışmak yerine, ilgisini çeken ikincil özelliklerle yetindiğini ve bunun üzerinden goygoy yaptığını gösterir mi? evet gösterir.
volkan babacan'ın bilal'e benzemesi bu örneklerle ilgili mi? hayır değil. ama böyle alakasız bir mevzu bile ibrahim üzülmez'in başarısından daha çok konuşuluyor, bu da goygoy merakımızı gösteriyor.
"ozan tufan'ı eleştiren herkes, olcay şahan'a darbukacı muamelesi yapıyor, sadece goygoy peşinde koşup futboldan anlamıyor" demek gibi bir maksadım var mıydı? hayır, kesinlikle yoktu.
dün lafı bu kadar uzatmamak için kısa yoldan gitmiştim, çünkü uzun olduğu zaman kimse okumuyor maalesef. ama straw man safsatası gerçek bir fikri ahlaksızlıktır, eğer söylediklerimden böyle bir intiba doğduysa herkesten özür dilerim. ahlaksızlık yapıyorsam söylediğim şeylerin de bir önemi kalmaz zaten, bu sebeple kendimi aklamak için uzun uzun yazdım, gerekirse daha da yazabilirim.
ha bir de son zamanlarda kullanılan "duyar kasmak" lafı ne anlama geliyor ben bilmiyorum, anladığım kadarıyla "ne güzel goygoy yapıyorduk, 'bir de şu açıdan bakın' deyip keyfimizi kaçırma lan" demenin bir başka versiyonu. ama emin değilim, straw man ahlaksızlığına düşmek istemem. duyar kasmak eğer söylediğim manaya geliyorsa, duyar kasmaktan mutlu olurum. herkesin aynı şekilde düşünüp birbirini gazladığı, kimsenin kimseye "bir de şöyle düşün" demediği bir ortamdan hiçbir halt olmaz çünkü. yok eğer başka manaya geliyorsa buyrun açıklayın, kabahatimi bileyim *
